Son maçı sarı lacivert formalar giymiş kalabalığın içinde izledim…
Maç başlamadan oturduğumuz mekanda herkes ayağa kalkmaya davet edildi…
Davete uymayan kalmadı… Omuza omuza sarılarak tıpkı tribünlerde olduğu gibi zıplayarak tezahürata başladılar…
O anda Lig tv''de kanalı yöneten, yeni yayın dönemini anlatıyordu…
Büyük değişiklikler, teknolojik devrimlerden bahsediyordu…
“Şöyle yapacağız, böyle edeceğiz” diye hava atıyordu… Bundan böyle isteyen 9 maçtan birini seçerek izleyebilecekmiş…
Vay be idi durumlar… Teknoloji sınırları zorluyordu…
Fenerbahçe maçı bittiğinde bulunduğum mekandaki taraftarlar ne yapacağını şaşırdı…
“Şampiyon olduk mu?” diye herkes birbirine soruyordu…
Teknoloji sınır tanımıyordu güya…
Devir digital devir…
Yıl 2010… Ceptelden canlı yayınların yapıldığı dönem…
Ve kim şampiyon oldu belli değil…
Bursa maçı daha önce bitmiş…
Amma velakin kim şampiyon belli değil…
Yuh yani!...
Yemişim ulan bu teknolojiyi…
Koskoca Lig tv, Bursa maçının kaç kaç bittiğini bir alt yazı geçemiyor…
Fenerbahçe maçı sona erdiği anda şampiyon belli…
“Bursa şampiyon” yazamayan bir kanal…
Ekrana bakıyorum İstanbul''da seyirci sahaya dalmış, futbolculara sarılıp omuzlara alıyor…
Lig tv spikeri o anda Fenerbahçe''nin galiba şampiyon olduğunu stada anons yapıldığını söylüyor…
“Bursa''daki maçın skorunu öğrenmeye çalışıyorum” diyor…
Bu ne biçim yayıncılık, bu ne biçim habercilik, bu ne biçim teknoloji?
Lig tv''dekiler işi bırakıp maç izlemeye mi daldı?
Yahu kardeşim hiç mi aklınıza gelmiyor?
Fenerbahçe maçını anlatan spikerlerinizin kulağına dakika dakika Bursa maçındaki son durum bilgisini versenize…
Bursa maçı bitiyor onu bile söylemekten acizsiniz…
Hadi staddaki adam anons yaptı, tribündekileri kahretti…
Lig tv''nin ondan ne farkı var?...
Ekran başındaki milyonlarca kişi de Lig tv''nin bilgisizliğinden aynı staddakiler gibi kahrolmadı mı?...
Teknoloji imiş… Devrim yapacaklarmış… Sevsinler…
Hayatımda ilk defa pazartesi günü tv haberlerini seyretmek gelmedi içimden…
Çünkü milyonlarca insanın yanlış bilgilendirmeden kahrolduğu güne ait görüntüler döndürüle döndürüle verilecekti…
Açmadım pazartesi akşamı televizyonumu…
Fanatik değilim…
Beni kahreden mevzu, iletişim çağı dediğimiz yüzyılda böylesine bir olayda insanların “İletişim Gazabı”na uğratılması oldu…
Aslında Bursa doğumluyum…
İkinci takımımdı Bursaspor… Onun da şampiyon olmasını istiyordum…
Ertuğrul Sağlam gibi sapasağlam bir adamın omuzlara alınmasını da candan arzuluyordum…
Kim şampiyon olacaksa sevinecektim…
Bursa''nın ipi göğüslemesi de beni mutlu etti…
İnternette Ertuğrul Sağlam''ın annesini, “Oğlummm senin için sabaha kadar tespih çektim” sözlerini gözyaşlarıyla izledim…
Büyük başarıya imza atan bir adam ve sabahlara kadar onun için tespih çeken bir ana…
Eli öpülecek bir ana…
Bursaspor''un başarısında futbolcudan taraftara, teknik direktöre kadar herkesin payı var…
Sabahlara kadar tespih çeken anaların da…
Keşke Bursalı futbolcular şampiyonluktan sonra Fenerbahçe için birilerinin hazırladığı teneke kupayı ellerine almasalardı…
Keşke “Fenerbahçe''yi de kutlarız, onlar da şampiyon” diyebilselerdi…
Yaralı milyonlarca insanı kucaklasalardı…
Ne güzel olurdu…
