|
Bolton Pentagon darbe merkezi yöneticisi mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump’ın 14 Aralık’ta heyetleriyle birlikte yaptıkları telefon görüşmesi sonrasında Trump Suriye’den çekilme kararı almıştı. Bu kararda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’a ABD’nin Suriye’de kalma nedeni olan DEAŞ’ın neredeyse bitme noktasına geldiği yöndeki ikazı önemli bir rol oynamıştı.



14 Aralık’ta Erdoğan ile Trump arasında yapılan görüşme sonrasında varılan mutabakatta ABD askerleri Suriye’den en kısa zamanda çekilecek DEAŞ’ın bu bölgede tamamen bitirilmesi görevini de Türkiye üstlenecekti. Bu karar bilindiği gibi başta PYD/YPG terör örgütünde ve terör örgütünü koruyup kollayan ABD Savunma Bakanlığı’nda, Pentagon’da, İsrail, Fransa ve İngiltere’de şok etkisi yaratmıştı. Terör örgütü PYD /YPG’de panik başlamış, ABD bizi sattı sloganları yerini bu kez terör örgütünün sözde üst düzey yöneticilerinin Suriye, Fransa ile görüşmelerine bırakmıştı. Trump’ı bu tarihi kararından döndürmek için Amerikan Kongresi, Pentagon, Müesses Nizam, İsrail lobileri ve ABD medyasının hangi yasal veya gayri yasal yöntemlere başvurduğunu bilmiyoruz. Ancak Trump’a rağmen çekilme kararını sulandırmak, çekilme süresini uzatmaya yönelik olarak asparagas haberlerle yapılmak istenen algı operasyonlarını Trump attığı çok önemli bir tweet ile darmadağın etti. Twitter hesabından yaptığı açıklamalarda Trump, “Başarısız New York Times Suriye’deki niyetlerim hakkında bilerek yanlış bir hikaye yazdı. Asıl ifadelerimde herhangi bir değişiklik bulunmuyor. IŞİD ile savaşmaya devam ederken uygun bir şekilde çekileceğiz” ifadelerini kullandı. ABD’li New York Times gazetesi Trump’ın ABD birliklerine Suriye’den çekilmek için 4 ay süre verdiğini iddia etmişti. Trump’ın asparagas ve kasıtlı haber olarak nitelediği bu yazıyı gazete ABD yönetiminden iki kişiye dayandırmıştı. Gazetenin iddiasına göre New York Times’e konuşan yetkililer, Trump’ın DEAŞ’a karşı mücadeleden sorumlu Birleşik Ortak Görev Gücü-Doğal Kararlılık Harekâtı Kumandanı Korgeneral Paul J. La Camera ile yaptığı görüşme sırasında çekilme tarihini söylediğini belirtmişlerdi!!!

Aslında Trump’ın bu tweeti Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un 7 Ocak’ta İsrail’de yaptığı skandal bir açıklama sonrasında atması manidardı. Daha önemlisi ise Bolton, ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford ve DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu Özel Temsilcisi olarak atanan James Jeffrey’nin 8 Ocak’ta Türkiye’de olması bekleniyordu. 14 Aralık’ta Erdoğan ve Trump arasında yapılan mutabakata ilişkin görüşmeler yapılacaktı. Ancak Bolton, İsrail’de yaptığı açıklamada; Türkiye’nin Washington’la tam işbirliği yapmadığı sürece Suriye’de herhangi bir askeri operasyonda bulunmasını istemediklerini sanki emrivaki gibi açıklamıştı. PKK’nın uzantısı PYD/YPG’yi kast ederek, Türkiye’nin “Kürtleri korumak için güvence vermesi durumunda” ABD’nin güçlerini Suriye’den çekeceğini ve bunun Trump’ın talebi olduğunu iddia etmişti. Türkiye’ye karşı hazırlanan ve Bolton tarafından uygulamaya konulan provokatif algı operasyonları yalnızca bu skandal açıklamalarla kaim değil şüphesiz. ABD medyasında 8 Ocak görüşmelerinden önce bazı ismi verilmeyen ABD yetkililerin referans gösterildiği diplomatik taktik ve strateji sınırlarını aşan henüz resmen Türkiye’ye iletilmediği belirtilen bir plan ve haritadan bahsediliyor. Habere göre Jeffrey ve ABD Dışişleri Bakanlığı ekibi, Türkiye’nin PYD/YPG’ye müdahalesini engellemek ve bölgedeki güç paylaşımını müzakere etmek üzere renkli bir harita hazırladı. Eski bir ABD yetkilisi söz konusu haritayı, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Fransa ve İngiltere’nin Ortadoğu için hazırladığı haritaya benzeterek ‘Asite yazılmış Sykes-Picot’ diye tanımladı.

Yaklaşık bir asır önce, I. Dünya Savaşı devam ederken, İngiltere ve Fransa arasında masa başında kolonyalist amaç ve stratejilerle, gizlice imzalanan Sykes-Picot Anlaşması’yla Osmanlı İmparatorluğu kontrolündeki Ortadoğu masa başında paylaşılmıştı. DEAŞ’ın yaklaşık 100 yıl önce İngiltere ve Fransa arasında imzalanan, ABD tarafından da onaylanan Sykes- Picot Anlaşması’nı, Irak ve Suriye sınırını buldozerlerle yıkarak delmesi ve bu anlaşmayı geçersiz kıldıklarını açıklaması bölgenin sınırlarını, haritasını ve güç dengelerini değiştirebilecek bir dinamiğe sahip olması açısından, Batı’nın onayı ve desteği alınmadan gerçekleştirilmesi mümkün görülmemektedir. ABD, yetkililerinin bir taraftan PKK’nın terör örgütü olduğuna yönelik beyanlarına karşın, Suriye’de sözde IŞİD’e karşı savaşan PKK/ PYD’yi terör örgütü olarak kabul etmediklerine yönelik tutarsız ve çelişkili açıklamalarına, PKK’ya operasyon yapılmasın anlamına gelen ifadeleri de eklenince, üstelik günümüze kadar PYD/YPG terör örgütüne SDG örtüsü altında onbinlerce TIR ve binlerce uçak dolusu silah mühimmat füze yeni nesil ağır silah ve eğitim yardımı yapılınca uluslararası ilişkilerde kafası karışmış bir küresel güçten ziyade, uluslararası terörizmle mücadelede samimi olmayan, terörü araç olarak kullanan bir ülke akıllara geliyor sanırım. Üstelik ABD Özel Kuvvetleri’ne (DELTA FORCE) mensup kara birliklerinin, Suriye’de, Cizire, Kobani, Tel Abyad ve Afrin Kantonları güzergahında (PKK koridoru) Cerablus, Azez ve Halep şehirlerine yakın bölgelerde konuşlandırılması, Özel Kuvvetler’e mensup savaş ve bomba uzmanı eğitmenlerin, PKK/PYD terör örgütü mensuplarına yeni savaş taktikleri ve el yapımı patlayıcılar (EYP) konusunda sözde IŞİD ile savaşmak üzere eğitim verdiklerinin ortaya çıkması, Türkiye’nin Suriye ve Irak sınırlarında oluşturulmak istenen terör koridorlarıyla çevreleme stratejisi Türkiye’nin muhtemel ikinci Sykes-Picot Anlaşması ile hedef alındığının açık işaretlerini taşıyordu. Bu önemli tespit sonrasında TSK ve ÖSO ile birlikte gerçekleştirilen Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında resmi rakamlara göre 7 bin gayri resmi rakamlara göre 10 bin PYD/YPG’li terörist etkisiz hale getirilerek PKK koridoru ve 2’nci Sykes- Picot akim bırakılmıştı.

8 Ocak Salı günü Bolton başkanlığındaki ABD heyeti ile Türkiye arasında 14 Aralık’ta Erdoğan ve Trump arasında varılan mutabakat ile ilgili DEAŞ ile mücadele ve Suriye’den çekilmede koordinasyon konularında detaylı görüşmeler yapıldı. Türkiye’nin hassasiyet gösterdiği Fırat’ın doğusunda sınırın Suriye tarafında hakimiyeti elinde bulunduran terör örgütü PYD/YPG konusu görüşmelerde önemli bir yer tuttu. Zira bu konu Türkiye’nin bekası ve kırmızı çizgisi. Bolton’un 14 Aralık mutabakatını aşan ipe sapa gelmez ifadeleri heyetler arasındaki görüşmelerde ön almak için bir taktik veya strateji değilse işi zor görünüyor. Zira Pentagon darbe merkezinin FDD’nin yöneticilerinden biri olan Bolton yakın arkadaşı Rubin gibi azılı bir neo-con. PKK koridorunu Akdeniz’e uzatabilmek için Astana ortaklarının arasını açmak, Müslüman Kardeşleri terörist ilan etme ve İsrail’in güvenliğini sağlamak faaliyetlerinde bulunan Bolton, Türkleri sevmeyen bir kişilik olarak biliniyor. John Bolton İsrail’de yaptığı açıklamalarda PYD/YPG’nin Türkiye tarafından tasfiye edilmesine izin vermeyeceklerini iddia ederek Netanyahu’yu rahatlatmış ve açık destek vermişti. Trump ise İsrail’e başınızın çaresine bakın açıklamasıyla Netanyahu’yu şok etmişti. Kuvvetle muhtemel ki Bolton’un açıklamaları Trump’tan bağımsız ve azade görünüyor.

#Recep Tayyip Erdoğan
#Donald Trump
#John Bolton
#PYD/YPG
#PKK
#Pentagon
#Darbe
5 yıl önce
Bolton Pentagon darbe merkezi yöneticisi mi?
Kanuni intifa hakkı ve menfaat mülkiyeti
Tiyatroya karşı çadır tiyatrosu
Tutulmayan vaatler öldürür
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”