|
Namlusunu halka çevirmiş tanka saygı duymam

15 Temmuz gecesi bir milletin tekrardan dirilişidir. Bir milletin vatanına bayrağına ülkesine ve demokrasisine ölümüne sahip çıktığının bir göstergesidir. 15 Temmuz; 19 Mayıs’tan, Çanakkale’den ve Milli Mücadele’den sonra destanlara konu alınacak, 2’nci kurtuluş savaşını yaşadığımız bir gündür


Türkiye’nin darbelerle karartılmak istenen siyasi tarihinde ana akım medya 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat darbelerinde ve 27 Nisan’da genel olarak büyük ölçüde darbecileri desteklemiş ve onların sözcülüğünü yaparak yayınlarını gerçekleştirmişti. 15 Temmuz’da ise Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak, Türk milleti ve yerli medya sorumlu ve etik gazetecilik örneği göstererek milli irade ve demokrasinin yanında yer alarak kendi tarihlerinde ‘Yeni Milat’lar ve dönüm noktaları yaratmış ve yaşamıştı.

15 Temmuz başarısız darbe veya kalkışmasının, NATO-CIA ve PENTAGON’un kontrolündeki FETÖ tarafından gerçekleştirilmek istendiği onlarca iddianameye yansımış gerçeklere işaret ediyor. Diğer taraftan çok uzun bir zaman diliminde titizlikle ve profesyonelce hazırlanmış, Cumhuriyet tarihinin en kanlı ve planlı darbesini gerçekleştirmek isteyen hainlerin darbe öncesi ilişkide olduğu küresel gizli servislerin desteğiyle, Türkiye’de toplumu yönlendirebilecek kanaat önderleri ve siyasi partileri hedef alarak dizayn etmeleri liderlerini ise çeşitli suikast yöntemleriyle ortadan kaldırmaları açık bir ön alma stratejisidir.

15 Temmuz’da, Cumhuriyet tarihinde görülmedik bir şekilde Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının derdest edilmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürmek üzere özel seçilmiş asker elbisesi giymiş FETÖ’cü hainlerin Marmaris’e gönderilmesi, bu terör örgütünün geçmişte işlediği siyasi cinayetlerden biri olan Yazıcıoğlu suikastını neden işlediklerinin ipuçlarını gözler önüne seriyor. 28 Şubat ve 27 Nisan e-muhtırasına milli irade ve demokrasi adına CUNTACI’lara ve arkasındaki küresel güçlere en büyük tepkileri veren merhum BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu “Namlusunu halka çevirmiş tanka asla saygı duymam” demiş, Türkiye’yi bölünmüş gösteren PENTAGON ve NATO haritalarını basın toplantısında yırtıp çöpe atmış, ihtiyaç halinde Amerika’nın ortasına devlet kurarız açıklamalarında bulunmuştu. Muhsin Yazıcıoğlu’nun FETÖ elebaşı Gülen’in bizzat verdiği emirle helikopter kazası süsü verilmiş bir suikastla şehit edilmesi, 15 Temmuz Kalkışması’nda milletle birlikte tankların önüne çıkarak darbeye karşı koyma ihtimalinin engellenmesi amacına matuf görünüyor. Zira Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a yönelik suikast düzenleyecek hainlerin başarılı olamamaları sonrasında, Erdoğan’ın CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın akıllı telefonundaki FaceTime uygulamasıyla hayatta olduğunu ortaya koyacak şekilde millete hitap ederek halkı kritik olan havalimanları, köprüler ve meydanlarda toplanmaya çağırması, milyonların çağrılara uyarak sokağa dökülmeleri darbecilere karşı direnişe geçmelerine neden olmuştu. Milletin, silahsız bir şekilde göğüslerini tanklara ve ölüm kusan uçak ve helikopterlere siper etmesi, yine Cumhuriyet tarihimizde ve dünyada bir ilk olarak yüce Türk milletinin devletine ülkesine ve kendi iradesine sahip çıkmasının açık bir işaretiydi. Oysa 15 Temmuz Kalkışması'nı düzenleyen hainler ve arkasındaki güçler, Türk milletinin iradesine sahip çıkma konusunda isteksiz olduğu, asker postalı karşısında sessiz kaldığı yönündeki geçmiş darbelerdeki tutum ve davranışlarını baz alarak yaptıkları analizlerin yanlışlığı ve gerçeği ifade etmediklerinin ortaya çıkması geçmişten günümüze uyguladıkları psikolojik harp metotlarının çökmesine neden olurken siyasi cinayetlerin amacını da boşa çıkarmıştı.

15 Temmuz Kalkışması'nın diğer darbe veya darbe girişimleri ile kesiştiği en önemli nokta aynı dış merkezin (NATO-PENTAGON-İSRAİL) kontrolünde gerçekleştirilmiş olmasıdır. Geçmiş darbelerde ana hedef, Türkiye’de siyasi istikrarsızlık yaratarak ülkenin Ortadoğu ve dünyada sözü geçen bir ülke olmasını engellemekti diyebiliriz. 15 Temmuz Kalkışması'nı diğer darbelerden ayıran en önemli özellik ise bu kez hedefin Türkiye’yi işgal ve iç savaş çıkarmak suretiyle ülkenin ulusal güvenliğini ve toprak bütünlüğünü bekasını tehdit ederek Türkiye’nin Suriyelileştirilmesine yönelik açık dış destekli bir proje olmasıdır. Türkiye’nin aynı ittifak içinde olduğu NATO, güvenlik ve istihbarat alanlarında en üst düzeyde stratejik düşmanımız pardon ortağımız olan PENTAGON ve CIA, FETÖ terör örgütünün içeride ve dışarıda 1 numaralı destekçileridir. 15 Temmuz’un 1’inci yıldönümünde şehitlerimizin devlet-millet ve medya işbirliği ile en üst katılımla birlik beraberlik içinde anılması yeni küresel terör kılıflı bekamıza yönelik saldırıları defedecek en önemli panzehirdir.

Bu vatan için şehadet şerbetini içmiş tüm şehitlerimizi bir kez daha minnet ve şükranla anarken Türk milletine de tekrar baş sağlığı dileklerimi iletiyorum.

#15 Temmuz
#NATO
#FETÖ
#Türkiye
7 лет назад
Namlusunu halka çevirmiş tanka saygı duymam
‘Ve toprak bağırmadıkça kesilen bir kurban gibi’
İngiliz Yahudi medeniyetinin ölümü kimin eliyle olacak?
Ey iletişim!..
Sıkılaştırmanın reel kesim üzerindeki etkileri giderek belirginleşiyor!
Soykırımcıya ayakta alkışlar kime yarar?