|
Batı"nın Kürt ilgisi

Bugünlerde Batı''da, bir Kürt aşkıdır aldı başını gidiyor. Özellikle Avrupa medyası, Batılının Türk ve Kürt''le ilgili olarak zamirinde ne varsa az çok hepsini ortaya döküyor. Emellerini, art niyetlerini ifşa ediyor.

Onların bu münasebetle yazıp söylediklerinin kısa bir özetine gelin birlikte şöyle bir göz atalım.

Haftalık Le Point dergisi (27.2.99), bilinen sebeplerden ötürü şimdi iyice gündemde olan bu sorunu "Kürtler Türkiye''nin Paryaları" manşetiyle kapak konusu yaptı. İstanbul''a özel muhabir gönderen ve daha çok PKK''lı militanların görüşlerine yer veren dergi, dört sayfalık yazıda kin ve düşmanlık noktalarını öne çıkardı.

Le Figaro Magazine (27.2.99), "Kürtler ve Batı''nın Aczi" başlıklı yazısında, "Avrupa olarak kırılgan Ecevit hükümetine yüklensek, kârlı çıkanlar İslâmcılar olur. Öte yandan, kuvvet kullanılmazsa, Türkler''in Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya ihtirasını hiçbir şey durduramaz" iddialarında bulundu. "Fakat bir şey yapmadan da olmaz" uyarısını yaptı. "Müdahale ödevi"nden bahsetti. Türkiye ve İran''ın "her zamankinden daha çok Batı pazarına muhtaç" olduğunu ileri sürerek Avrupa Birliği''nin Kürtler''le yeterince ilgilenmesini istedi.

Le Nouvel Observateur''de (3.3.99) "Kürt Esrarı" başlıklı bir makale yayımlayan derginin genel yayın yönetmeni Jean Daniel, "Tek sorumlular Türk yetkililerdir, çünkü bağımsızlık isteyen Kürtler''i eziyor, baskı yapıyor ve aralarında fanatik terörist örgütlerin çıkmasına sebep oluyorlar" hükmünü verdi. Aynı dergide, "Zincire vurulmuş ''peygamber'': Öcalan" başlığıyla neşredilen yazıda da Türkiye''nin Kürtler''e zulmettiği üzerinde duruldu. Siyasî çözüme gidilmezse Ankara ile Avrupa arasında açılan hendeğin giderek derinleşeceği uyarısı yapıldı. Le Monde ise Kürtler konusunda Türkiye''yi suçlayan zehir zemberek yazılara yer verdi.

Gerek yazılı, gerek görsel ve gerekse Internet aracılığıyla ulaştığım yayınlarda, Avrupa medyası sürekli olarak Sèvres Anlaşması''na gönderme yapıyor. İran, Irak, Suriye, Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan''a yayılmış 25 milyon Kürd''ün bağımsızlık mahrumu olduğunu sık sık vurguluyor. Bu hususta Ankara, Washington ve Kudüs arasında oluşturulan ve Avrupa''yı dışlayan bir siyasetin izlendiğine dikkat çekiliyor.

Batı Avrupa''nın tavrı bu. Ya öbür Batı''nın, yani Amerika ve onun öncü kuvveti İsrail''in bu meseledeki tutumu ve ileriye dönük hedefi ne?

"1967''de, İsrail Arap Savaşı''nın ertesinde, Daniel ve Cletta Mayer''lerde, Laurent Schwartz, Alfred Kastler ve ben, Golda Meir''le karşılaşmıştık. O zaman İsrail İşçi Partisi lideri idi. Kendisine, İsrail''in sömürgelikten kurtulma ve millî haklarını geri alma yolundaki halkların düşmanlığını çekmekte olduğunu hatırlattık. O da bize, İsrail''in var gücüyle desteklediği bir millî hareketin bulunduğunu söyleyerek karşılık verdi. "Kim o halk?" diye sorduk. "Bu sır bu odanın dışına çıkmayacak değil mi?" dedi. "Pekâlâ" dedik. "Kürtler" cevabını verdi.

Elbette söz konusu olan Irak Kürtler''i idi ve muhtemelen bu yardım çıkar gözetmeyen bir yardım (altını ben çizdim. C.A) da değildi."

L''Événement du Jeudi dergisinde (3.3.99), tarih profesörü ve yazar Pierre Vidal-Naquet''nin anlattığı bu hatırası o konuda fazlasıyla ipucu vermiyor mu? Hiç Kürtler''in kara kaşı kara gözü için kıllarını kıpırdatır mı onlar?

Okura: Önce ilân, sonra günümün değişmesi, ardından sehiv gibi benden kaynaklanmayan sebeplerle size ulaşamadım. İnşallah bu yazımla buluşuruz.


25 yıl önce
Batı"nın Kürt ilgisi
Atılan taş ürkütülen kurbağaya değdi mi?
O ev…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı