Uzun soluklu bir sürecin sonuna yaklaşıyoruz…
Türkiye’de çok zor dönemler yaşanmış olsa da bir asırlık Kürt Meselesi’ne dair bir çözümün, yapı taşlarını kararlılıkla döşeniyor.
Türkiye’de Çözüm Sürecinin hem tarafı hem de muhatabı olan kesimler var, bu kesimlere bakalım:
Türkiye’nin ulusalcı kesimi, tabanından tavanına kadar külliyen eski Türkiye rejimi arzusunda olduğu için, Türkiye’deki ırkçılığın kısmi tarafı olduğu için, çözüme destek vermiyor. Buna ulusalcı taifenin tembelliği de eklenince, çözüme ulusalcı kanattan köstek dışında bir etki olmuyor. Lakin kendileri bir etki gücüne sahip olmadıkları için köstekleri çok da bir anlam ifade etmiyor.
Milliyetçi kesime geldiğimizde; tabanın aslında çözüme çok da uzak olmadığını ancak varlık sebebi yalın ve işlevsiz bir “Türklük” (Olası yanlış anlamalar için açıklama yapayım: Maalesef Türkiye’de milliyetçilik iddiası ile ortaya çıkanlar, bu ülkeye hayırlı bir dokunuşta bulunmamıştır, ülkenin geleceğine ve inşasına dair emek vermekten uzak olan bu kitle “Türklüğü” kullanmış, işlevsiz, faydasız bir vatanseverlik ortaya koymuştur.) anlayışına dayanan ve ideolojik endişeler gölgesinde yaşayan tavan, maalesef çözüm noktasında basiretsiz çıkışlar ile meselenin onlarca kat gerisinde slogan atmaya devam etmektedir. Devri bitmiş olan bu anlayışın da çözüme bir katkısı mümkün değildir. Özellikle son süreçte Paraleller ile ortaklığı ilerleten bu taifenin bu ülkeye ihanet eden Paraleller ile birlikte iş tutması, alınlarına sürdükleri silinmeyecek bir lekedir.
Bunlar dışında Çözüm Süreci’ne dair yoğunluklu çalışmalar Ak Parti hükümeti ve HDP arasında sürdürülüyor. Özellikle Yalçın Akdoğan-Sırrı Süreyya Önder görüşmeleri, bunlara ek olarak İmralı’dan gelen olumlu mesajlar umutları besliyor.
Çözüm Süreci’ndeki son duruma baktığımızda; Öcalan’ın Türkiye için silahsızlanma sürecine girildiğini ve artık siyasi sürecin ilerleyeceğini söylediği ifade ediliyor. Öcalan’ın bu çağrısı bir karşılık bulursa çözümde sona gelinmiş demektir. Ancak önümüzde ciddi bir Kandil engeli var, zira Kandil’in Öcalan’ın bu mesajının kamuoyuna iletilmesini engellediği belirtiliyor.
Bir iddiaya göre yakın zamanda, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve hükümeti temsil eden yetkililerle HDP heyeti tam kadro bir araya gelecek ve PKK’nin Türkiye’de silahlı mücadeleyi sonlandırdığı belirtilecek.
Çözümün bu muhataplarına ve taraflarına baktığımızda gelişmeler iç açıcı cinsten ama…
Ama Çözüm Süreci kapsamında bir Demirtaş problemi var. Kobani günlerinde insanları sokağa çağırıp, 40’tan fazla insanın ölmesine sebebiyet veren olaylarda parmağı olan Demirtaş, bugüne gelindiğinde çözüme dair olumlu açıklamaların olduğu saatlerde yine provokatif bir açıklamaya imza atıyor ve diyor ki: “İç Güvenlik Paketi, süreci dinamitleyecek kadar tehlikeli''
İç Güvenlik Paketi, üzerine konuşabileceğimiz bir gelişme, mevzu o değil mevzu Demirtaş’ın her ağzını açtığında çözüme yönelik değil çözümü tehdit eden ifadeler kullanması. Çözümü bir şey dinamitlerse bu Demirtaş’ın basiretten uzak açıklamaları olur.
Bir diğer husus: HDP cephesi sık sık “Biz gerekeni yaptık, top artık hükümette…” diyor.
Açıkçası HDP’nin gerekeni yaptığına inanmıyorum HDP eğer gerekeni yapmış olsaydı liderlerinden biri olan Demirtaş, çözümü bir tehdit aracı gibi gören açıklamalara imza atamazdı. Dahası gerekeni yapmış olan bir HDP’nin Kandil gibi çözümü sıkça sabote eden bir yapıyı ikna etmiş olması gerekiyordu.
Bu ülkede çözüm olacaksa, bu evlatlarını toprağa veren Kürt ve Türk anneler başta olmak üzere hepimiz için olacak. Bu yol bir daha acı yaşanmasın, kan akmasın maksadıyla yürünüyor ve Demirtaş dahil hiç kimsenin bu sürece gölge etmesine müsaade edilmemeli. Dün silah varken silahı; bugün silah yok çözüm varken çözümü bir tehdit aracı olarak kullananlar bu yolu yürüyemezler.
