|
Dilek Doğan cinayeti hepimizi yaralamıştır
Ben bu yazıyı yazarken, Dilek Doğan'ın polis kurşunuyla öldürülmesi sonrası feryatlara boğulan ailesinin haykırışları kulağımdan gitmiyor. Gencecik kızını gözleri önünde kaybetmek hiçbir âilenin dayanabileceği bir acı değil. Ağlayarak yazdığım bu yazı, yazmakta zorlandığım yazılardan bir tanesi… En başta Dilek Doğan'a rahmet, âilesine sabır dilerim.

İstanbul polisi, canlı bomba olduğu iddia edilen terör örgütü DHKP-C üyesi bir kişiyi yakalamak için 18 Ekim'de 16 farklı adrese operasyonlar düzenledi. Polisin gittiği evlerden biri de Dilek Doğan'ın âilesinin evi idi.

Doğan Âilesi'nin iddiasına göre, dışarıdan hızla eve giren Y.M., silahı bir anda üzerlerine ateşledi. Olaya tanık olan polis memurlarının ifadesine göre ise aile bireylerinin Y.M.'yi çekiştirdikleri sırada silah patladı. Yapılan analizler sonucu Dilek Doğan'ın vücudundan çıkan kurşunun Y.M.'ye ait silaha ait olduğu belirlendi.


Olaya âit kamera görüntüleri ise yakın bir zamanda ortaya çıktı. Kamera kaydına yansıyan anlara göre, polis memurları normal bir şekilde arama yapıyorlar. O sırada Polis memurundan “Ben sana ne dedim?”, Dilek Doğan'dan ise “Ne yapıyorsun?” gibi bir diyalog duyuluyor. Bu diyaloğun hemen ardından ise ne olduğunu göremediğimiz görüntüler arasından silah patlama sesi duyuluyor. Patlama ardından Dilek Doğan'ın vurulduğu anlaşılıyor. Sonrası acı feryatlar, âilenin can acısıyla polise saldırması, sonrasında da polisin saldırı nedeniyle kelepçe talebi. Hepsi her açıdan oldukça üzücü…

Şüpheli Y.M.'nin "Mehmet Doğan'ın tüfeğime doğru hamle yaptı. Hepsi birden kollarımdan, elbise ve tüfeğimden tutarak salona doğru çektiler. Kendimi geriye doğru çekmek istedim. O anda tüfek patladı ve genç kız vuruldu.” şeklinde ifadesi mevcut.

Polis aramasının başında ev sakinleri ve polis arasında bir gerilim görünmüyor, ev sakinlerinin “Ayağınıza galoş giyin” talepleri yerine getiriliyor. Polis aramasını yaparken birkaç dakika içinde olan olan oluyor.

Doğan âilesinin avukatı Şükriye Erden, poliste olay gününe ait daha fazla kayıt olması gerektiğini ve bu kayıtların dosyaya girmesini talep edeceklerini söyledi.

Yaşanan bu acı olayın ardından, adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanan polisin olduğu dava Şubat 2016 gibi tekrar görülecek.

İfadeler ve elimize ulaşan görüntüler tam olarak vurulma anı görüntülenmediği için arbede anında kaza ile bir vurulma mı oldu, yoksa olayda bir kasıt mı vardı bunu şimdilik bilemiyoruz.

Samimiyetle temennim, olaya ait tüm görüntülerin ortaya çıkarılması, olayda bir kasıt varsa polis memurunun ceza alması yoksa ise yersiz ithamların önüne geçilmesi…

Ancak değişmeyecek bir sonuç var, gencecik 26 yaşında, yüzüne bakamadığınız bir genç kız bugün aramızda değil, çok acı bir şekilde âilesinin gözleri önünde hayatını kaybetti, bu acı hepimizi üzmüştür.

Bu konuda hukukun âdil bir şekilde işlemesi, suçlunun cezalandırılması, vicdanların rahatlatılması aslî görevdir.

Tüm bunlarla birlikte “Katil Şudur!” kolaycılığına ve hakkaniyetsizliğine düşmeden, bu tip olayların dolaylı olarak müsebbibi olan bir söylem ile muhatap olduğumuzu düşünüyorum. Terör eylemlerine, teröristlere destek veren, yönlendiren bir kesim var, bunların pusulasını bir grup medya çalışanı işletiyor. Terörü övüyor. Onları Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alınıp şehit edildiği saldırı sonrasındaki tavırlarından tanıyoruz. Katil terörist olunca öven; polis olunca ortalığı ayağa kaldıran bu kitlenin tarafgirliği sırasında kaybediyoruz çocuklarımızı. Hendek terörünü savunan, askerin görevini yapmasına “terör” diyebilen ağızların kötü niyetleri neticesinde kaybediyoruz insanlarımızı.

Polisin de bir anası var, öldürülen gençlerin de bir anası var. Ve ağlayan hep onlar oluyor. Terörü besleyen ve destekleyenler ise aldıkları yüksek maaşlar ile ölen çocukların evlerinde yas varken Venedik'ten, Paris'ten selfie fotoğrafları paylaşıyorlar. Selfielerinin arkasında Eyfel Kulesi yahut Pizza Kulesi yok, Dilek Doğan'ın, Şehit Mehmet'in naaşı var.
#Dilek Doğan
#aile
#cinayet
8 yıl önce
Dilek Doğan cinayeti hepimizi yaralamıştır
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık