|
Muhalefetin ülkeye sevgisi/nefreti: Ya benimsin ya toprağın!
“Takıntılı aşk!”

Takıntılı aşk, psikolojik bir sorun. Kişinin tek taraflı yahut karşılıksız bir şekilde âşık olduğu kişiye yönelik saplantılı bir ruh haline bürünmesi sonucu kendine, çevresine ve hatta aşık olduğunu iddia ettiği kişiye şiddet uygulaması şeklinde de sonuçlanabiliyor. Saplantılı âşık, kendi yaşadığı saplantı hâl sonucu aşık olduğunu iddia ettiği kişinin de kendisi gibi mutsuz olmasını istiyor, bu durumda hasta vaka gibi anormal, savunulamayacak tepkiler veriyor.

“Ya benimsin, ya toprağın” sloganı, bu tip saplantılı kişilerin mottosu olmuş durumda. Örnekleyelim;

“Konya'da son iki gün içerisinde park halinde bulunan yaklaşık 150 aracın lastiğini bıçakla kesen şüpheli 24 yaşındaki Serdar A. polis tarafından evine yapılan baskınla yakalandı. Serdar A. polise verdiği ifadede, "Sevdiğim kızı bana vermediler. Psikolojim bozuldu" dedi.

“ Erzurum'un Aziziye ilçesi Ilıca Mahallesi'nde istediği kızı başkasıyla nişanladıkları gerekçesiyle Ahmet Y.(21), sevdiği kızı ve babasını bıçaklayarak öldürdü. “

Bu ve bunun gibi birçok vahim örnek vermek mümkün.

Türkiye muhalefetinin ruh halinin de Ahmet Y. Ve Serdar A.'dan farklı olmadığını düşünüyorum.

Türkiye, 2002 yılında Ak Parti iktidar olana kadar, resmi tek tipçi ve darbeci ideolojiye taraf olan siyasi partiler ve despot bir askeri müdahale ile yönetildi. Darbe anayasası ile yönetilen Türkiye'de birçok insan “düşünce suçu” nedeniyle Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılandı, Türkiye'den kaçmak zorunda kaldı. Kürtler, faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Solcu olmak suçlu olmak için kâfi idi. Dindar bir Müslüman olmak, “irtica suçu” ile itham edilmek için yeterliydi.

Ak Parti'nin iktidar olmasıyla birlikte, tek tipçi faşist ideolojinin bu ülkedeki kökleri kesilmek istendi. Türkiye'nin demokratik, düşünülebilir ve yaşanabilir bir ülke olması amaçlandı. Çok kısa bir sürede oldukça uzun bir yol kât edildi. Ülkede azınlığı temsil eden elitlerin yönetimi yerine gerçek anlamda herkesin katılımcı olabildiği, eşit olabildiği bir sürece girildi. İşte bu resmi ideoloji sayesinde var olan vesâyetçiler için ülkeye saplantılı bir şekilde yaklaşmanın nedeni oldu.

Bugün Hürriyet'in kırık camı için memleketi ayağa kaldıranlar Gezi ile başlayan yakıp yıkma sürecine destek verir hale geldi. Logosuna “Türkiye Türklerindir!” yazanlar, “Şerefsiz!” diye manşet atanlar, Selahattin Demirtaş'ı 7 Haziran seçimleri öncesi alenen desteklediler. Resmi hesaplardan “HDP'ye oy ver, diktatörden kurtul!” twitleri atabildiler. Çünkü onların olmayan, bu ülkede yaşayan herkesin olan Türkiye, ya onlarındı ya toprağın. Bu bozuk halet-i ruhiye içinde terörden, teröristten medet ummaktan çekinmediler, ülkenin lastiklerini kestiler.

Bu ülkede devletin üst düzey konuşmalarını dinleyen, bunları Alman istihbaratına servis eden, Ergenekon ve Balyoz gibi ciddi davaları hiç eden, irticacı olarak fişledikleri, medet umdukları darbeci askerleri suçlu/suçsuz bakmadan içeri tıkan Paralel Örgüt ile, onun solcu görünümlü şakirt(!) elemanlarıyla ağız birliği yaptılar. Paralel Örgüt'ün algı operasyonundan nemalandılar. Oysa düne kadar Paralel Örgüt, en büyük düşmanlarıydı. Çünkü onların olmayan, bu ülkede yaşayan herkesin olan Türkiye, ya onlarındı ya toprağın. Bu bozuk halet-i ruhiye içinde terörden, teröristten medet ummaktan çekinmediler. Bir sabah 16 askerin PKK tarafından şehit edildiğinin haberi gelmişken, onlar çocukları öldürenlere özel araçlarıyla destek veren vekillerin partisi HDP'nin destekçiliğine soyunmuş, Demirtaş'ın “geçmiş olsun” ziyaretinden memnuniyetlerini dile getiriyorlardı.

Suriye'de Esed denen katil, savaştan önce tüm Suriye halkına zulmediyorken, savaş sırasında binlerce insanı kimyasal silah dahil olmak üzere keskin nişancılar, varil bombalarıyla katlediyorken, Mihraç Ural'ın ekibinin bu ülkede suikast düzenlemesine rağmen Esedci olabildiler. Çünkü onların olmayan, bu ülkede yaşayan herkesin olan Türkiye, ya onlarındı ya toprağın. Bu bozuk halet-i ruhiye içinde terörden, teröristten medet ummaktan çekinmediler. Reyhanlı saldırısı öncesi kendilerini defaatle uyaran MİT'i dinlemediler, 53 kişiyi öldürttüler.

Bugün Orta Dünya'da Rusya, Şii hareketler ile bir olup alternatif bir emperyalist siyaset izlerken, Putin DAEŞ'e ait hiçbir mevzi'yi vurmazken muhalifleri hedef almışken, onlarca sivil katledilmişken, Kobane üzerinden hepimize insanlık dersi vermek isteyenler sevinç çığlıkları attılar. Fırsat bulsalar Rus füzelerine karanfil fırlatacaklardı. Çünkü onların olmayan, bu ülkede yaşayan herkesin olan Türkiye, ya onlarındı ya toprağın, herkesin olmasını kabul edemezlerdi. Bu bozuk halet-i ruhiye içinde çocukları öldürenlerden medet ummaktan çekinmediler. Aylan gibi birçok çocuğun cansız bedeninin kıyıya vurduğu günlerde, Suriye'deki Rus işgalinden memnuniyet duydular.

Normal şartlarda, normal olan bir muhalefet, iktidar olmak isterse yahut mevcut iktidarı eleştirerek daha iyi bir yönetim şekli oluşturmak isterse bunları faydalı yatırım, hukuki yaptırım, doğru söylem ile yapar. Ancak, ülkeye yaşadığım toprak, hepimizin toprağı değil de “Ya benimsin ya hiç kimseninsin” gözüyle bakanlar, iktidar olabilmek için her türlü gayr-ı meşru yolu, ülkeye zarar verecek eylemleri, yabancı istihbaratların düşmanlığını, kirli ittifakları dener. Şimdi olduğu gibi… Çünkü onların olmayan, bu ülkede yaşayan herkesin olan Türkiye, ya onlarındır ya toprağın. Bu bozuk halet-i ruhiye içinde her türlü gayr-ı insani tutumdan beslenmekten çekinmezler, saplantılı aşkları, halk tarafından verilen “hayır” cevabını kabul etmemeleri onları her türlü terör ve şiddet eyleminden medet umabilecek psikolojik bir hastalığın pençesine iter. Ne diyeyim, böyleleri için rehabilitasyon şart, eşit olmayı, hayır cevabını kabul etmeyi öğrenmekle başlasınlar. Bu Türkiye için küçük sayılmayacak ama kendileri için çok büyük sayılacak bir adım olur.

#muhalefet
#Rusya
#Şii hareketler
#putin daeş
9 yıl önce
Muhalefetin ülkeye sevgisi/nefreti: Ya benimsin ya toprağın!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle