|
Kürtlerin “Bağımsızlık” değil “Bağımlılık” Referandumu Olur
Bir önceki yazımda
bahsederken, özet halinde bir Irak başlığı açmıştım, bu hafta o özeti güncelleştirerek Irak’taki olası referandum üzerinden bölgeyi konuşalım.

Irak Bölgesel Kürt Yönetimi , Irak Parlamentosu’ndan referandum için “ret” kararı çıkmışken, referandum anayasaya aykırıyken 25 Eylül’de bir bağımsızlık referandumu yapma kararı aldı. Aslını isterseniz bölgenin tarihine baktığımızda ve olması gerekenler üzerinde makul düşündüğümüzde bu referandum bölge için, Kürtler için tam bir bağımlılık referandumu olacaktır.

Mesut Barzani, bugüne kadar Kürtler açısından da, Türkiye ile ilişkiler açısından da mutedil bir lider profili çizdi. Durum böyle olunca, Mesut Barzani’nin göz göre göre ABD ve İsrail’in “şimdilik”, çıkarları için desteklediği bir referandumda ısrarcı olması anlaşılabilir durum değil. Şöyle söyleyebilirsiniz; “Barzani’nin de ifade ettiği gibi, Irak yönetimi ile uyuşamayan Kürtlerin bir devletinin olma zamanı geldi” lâkin bu referandum sonucunda bağımsız bir Kürt devleti olacağını, bölgede sükûnet ve suhulet olacağını düşünmek tam anlamıyla safdilliktir.

Diğer yönden Barzani, tek başına “Kürtlerin ağabeyi” olma rolüne soyunmak istiyor. Üzgünüm ancak bu ihtirasın sonu hüsran olur zira Kuzey Irak petrolü üzerinde dahi tam anlamıyla söz sahibi olamayan Barzani’nin referandum macerası, Türkiye ile savaş halindeki PKK ve Kandil’in çeteciliği, ABD’nin bölgedeki kolonisi PYD’nin varlığı, bu yapıların kendi içlerindeki “liderlik” çekişmesi, bölgedeki farklı etnik grupların mevcut problemleri ve çekişmeleri bir bağımsızlığa değil bir kaosa meydan verecektir.

Bölgede mezhepçi bir ideoloji ile radikalleşen İran yönetimi ve ABD yörüngesinden çıkamayan ayrıca sadece bir figür olan İbadi’nin vasıfsızlığı, Irak’taki mevcut ve olası tüm sorunları çözmekten uzaktır. Dahası Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulması bu köklü sorunu çözmek bir yana devamlılığını garanti etmektedir. Bölgedeki bu kaosu hepimizden daha derin ve acı bir şekilde tecrübe etmiş olan Mesut Barzani’nin bunu göremiyor olması mümkün olmadığına göre bu ısrarın amacı nedir? Bölgede kartlar yeniden karılırken, Barzani pastadan hak ettiğini düşündüğü payı almak için kolları sıvamış olabilir mi? Suriye’de PYD ile ittifak halinde olan, Irak’ta ise İbadi yönetimi ile ittifak halinde olan ABD’nin, Barzani’ye bağımsız hareket etme imkânı vereceğini düşünmek, bölge tarihinden hiçbir şekilde ibret alınmadığının da göstergesidir.

Bir diğer olasılık, İsrail’in Akdeniz üzerindeki emellerini gerçekleştirme amacıyla güneye yönelmesi gündemi ile birlikte Suriye’deki buhran devam ederken, dikkatler o bölgedeyken, Barzani Kürtlerin kaderini PKK-PYD çetesine teslim etmemek için kolları sıvaması olarak okunabilir lâkin günlerdir PKK-PYD’ye desteğini açıkça ifade eden Avrupa, İsrail varken, ABD’nin kendi emelleri için bölgede PYD’yi beslemesi durumu mevcutken, bu ortamda Barzani yönetimine kimse fırsat vermez, dolayısı ile bu iyi niyetli düşünceyi çöpe atmak gerekiyor. Öyle görülüyor ki şimdilik Barzani tercihini işgalci ve sömürgeci yönetimlerden, egemenlerden yana yapmak istiyor ancak bölgenin kaderi Barzani’nin bu ihtiraslarına bırakılmayacak kadar önemlidir ve en kısa zamanda ciddiyetle bu girişim bertaraf edilmelidir.

Tüm iyi niyetimle söylüyorum ki, yalnızca Türkiye’nin sınır güvenliği için değil tüm Kürtlerin refahı için bu referandum yanlış bir karardır. Bölgedeki kaos ortamında, yer yer kriz anlarında, Türkiye ile iyi ilişkilerini koruyan Barzani yönetimi Türkiye’nin samimi uyarılarına dikkat kesilmelidir, Türkiye’de olası her olumsuz sonucu mutedil bir dil ile Barzani yönetimine ifade etmelidir.

Geçtiğimiz yazılarda Irak’taki Kürtlerin tarihsel durumuna dikkat çektiğimde Molla Mustafa Barzani’nin de zamanında böyle bir girişimde bulunduğunu, Batı’ya güvenerek adım attığını ancak hüsranla sonuçlanan bir durumun ortasında kaldığını ifade etmiştim, bile bile Mesut Barzani’nin aynı maceraya atılması anlaşılabilir bir durum değildir.

Orta Dünya’nın sınırlarının suni bir şekilde çizildiği bir asırlık Sykes-Picot antlaşmasının acı sonuçları nedeniyle doğan problemler, henüz çözülmemişken, Sykes-Picot kararlarının devamlılığını garanti edercesine Irak’ın toprak bütünlüğüne dokunmak bölgede uzun süreli sorunlar için alan açma gafletinden başka bir şey değildir.

#Armero
#Omayra
#Kolombiya
7 yıl önce
Kürtlerin “Bağımsızlık” değil “Bağımlılık” Referandumu Olur
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle