|
Ecevit 'teslim'...
Bülent Ecevit, ellerini havaya kaldırdı... Türkiye'nin Bülent Ecevit imzalı 'Amerika'ya destek' mektubunun ve George W. Bush'un her talebinin Ankara tarafından 'vakit geçirilmeden' ve 'tümüyle' kabul etmesinin başka hiçbir açıklaması yok.

Bülent Ecevit, aslında Amerika ile işbirliği yapmamak için günlerdir 'vakit geçiriyor'du. Başbakan'ın, basının orasına burasına serpiştirilmiş 'zabıt katipleri'nin aksine tüm gayretlerine rağmen, Amerika'yla işbirliğinden kaçınmak için bin dereden nasıl ve niçin binbir su getirdiğini dün Ertuğrul Özkök gayet güzel teşhis etmişti:

"Başbakan Ecevit, Türk dış politikasına bütün gücüyle ağırlığını koymuş durumda. Bu politika da sadece onun üslubu ve endişelerinden ibaret. O da şu: 'Aman Saddam'ın başına bir şey gelmesin. Aman biz bu işe bulaşmayalım.' Başbakan bir şeyi görmüyor. Bu süreç artık başladı. Bu sürecin sonunda Saddam'ın ayakta kalması mümkün değil. Türkiye bu işe bulaşmasın diyorsunuz ama Türkiye zaten bu işin içinde... Öyleyse bütün dünya anti terör bir cephede birleşirken Ecevit ne yapmaya çalışıyor? Herhalde rahmetli İsmet İnönü'nün İkinci Dünya Savaşı'nda yaptığını. Yani son güne kadar bekleyip, 'müttefiklerin kazandığına' emin olduktan sonra Almanya'ya savaş ilan etmek. Anlayacağınız bir tür 'son dakika fırsatçılığı.' Oysa önümüzdeki olay ne bir Amerika-Almanya savaşı, ne de Müslümanlık-Hristiyanlık kavgası. Bu, dünya ve demokrasi ile terörün savaşı. Bu konuda 'bitaraf' kalınabilir mi?"

Nitekim, Türkiye bu kez, Ecevit'in 'çaktırmadan' sürdürdüğü tüm çabaya rağmen kalamadı. Daha doğrusu, kalmasına 'izin verilmedi'...

Gelişmelerin sıralamasına bakıldığında zaten herşey ayan beyan ortaya çıkıyor. Dünyanın bu gerilimden etkilenecek tüm liderleri Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'tan İngiltere Başbakanı Tony Blair'e, Endonezya Cumhurbaşkanı Bayan Megawati Sukarnoputri'den Rusya Dışişleri Bakanı İgor İvanov'a, S. Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud el-Faysal'dan bilmemkime Beyaz Saray kapısında adeta kuyruğa girmişken, Amerika'nın ne yapacağını anlamaya çalışır ve kendi ülkelerinin bakış açısından gelişmelere yön çizilmesine katkıda bulunmaya uğraşırlarken, Türkiye'nin yetkilileri bırakın Washington yolunu tutmayı, bir 'mektup' bile kaleme alamadılar. Bakanlar Kurulu, bir kez bile New York ve Washington saldırılarından sonra ortaya çıkan durumu ele almadı.

Bütün bunlar şaşırtıcı sayılmaz. Türkiye'nin Başbakanı, bundan 11 yıl önce Körfez Krizi patlak verdiğinde, iki kez Saddam'ın ayağına Bağdat'a koşmuştu. Amerika'ya muhalefet ediyordu. 'Manzara' böyle olunca, Bush'un Ecevit'i aramaması anlaşılabiliyor. Neticede, George W. Bush, aradan 10 gün geçtikten sonra, Ecevit yerine Ahmet Necdet Sezer'i arıyor. Bush'un aynı gün telefonla aradıkları arasında Umman ve Nijerya liderleri de var. Türkiye'nin böyle bir uluslararası gerilimde yer aldığı 'hiyerarşi'ye bakın!

Brüt 15 dakika, Türk Cumhurbaşkanı İngilizce bilmediği için çeviri süresini çıkarttığınızda net 7,5 dakikalık telefon konuşmasında Bush, Türkiye'den isteklerini sıralıyor ve konuşmanın hemen ardından Sezer, Ecevit'i arıyor ve derhal bir 'Güvenlik Zirvesi' toplanarak yarım saat içinde Amerika'nın bütün istekleri kabul ediliyor. Bu 'kabul'ü bildiren 'mektup' hemen hazırlanıp, Washington'a resmen gönderiliyor!

Turgut Özal, bana bir seferinde Körfez Savaşı'nda izlediği politikayla ilgili gözlemlerini anlatırken, "İncirlik hava üssünü açmayacak ve buna Amerikalıların ses çıkartmayacağı tek Türk lideri benim" demişti; "Beni iç politikada müşkül duruma düşürmemek için, bu konuda bastırmayabilirlerdi. Benim dışımda her kim olursa olsun, hepsine ve her birine bastırıp açtırırlar. Buna dayanacak tek bir kişi bile yok..."

Kastettiklerinin arasında Ecevit de vardı ve aradan 10 yıl geçtikten sonra, Özal'ın gözlemi doğrulandı. Ecevit, 'ellerini havaya kaldırdı'. Buna göre:

1. Türkiye'deki üsler ve hava sahası Amerika'nın istediği gibi kullanımına açıldı;

2. Türkiye, silah, mühimmat, uçak da dahil Amerikan kuvvetlerine her türlü lojistik desteği sağlayacak;

3. Türkiye, ayrıca, Amerika'ya askeri istihbarat ve MİT'in istihbarat desteğini sağlayacak;

4. Türkiye, Taliban'a karşı Afgan muhaliflerine, bu arada Özbek General Raşit Dostum'a destek verecek.

Ecevit, Raşit Dostum'a desteği de çok önemli bir şeymiş gibi gösteriyor. Türkiye, Raşit Dostum'a 10 yıldır destek veriyor. Bu, yeni değil. Dostum'u Amerikalılar da pek iyi biliyorlar. Dostum, 'parayı veren düdüğü çalar' türü bir figür. Türkiye'den gayrı Özbekistan ve Rusya ile de oynaştı.

Dahası, Afganistan'ın kuzeyindeki muhaliflere destek vererek, Taliban'ı halletmek hayal. Dostum, Afganistan'da nüfusun yüzde 6'sını oluşturan ve kuzeyde bulunan Özbeklerin elindeki toprakları bile tutamadı. Taliban karşısında yenildi. Taliban muhalifleri, Afganistan'ın kuzeydoğusunda Tacikistan sınırında yüzde 10'luk bir bölümü kontrol ediyorlar ve bunlar Tacik. Nüfusun yüzde 25'i...

Amerika'nın 'Kuzey İttifakı' adıyla biraraya gelen muhaliflere bel bağlaması ve Afgan'ı Afgan'a kırdırarak sonuç almaya kalkması, Ecevit öyle istese bile, sonuç vermez ve bu Amerika'nın Vietnam'ın güneyindekileri kuzeye karşı desteklemesi gibi bir durum yaratır. Afganistan'ın kuzeyindeki Taliban muhalifleri Tacikler ve Özbekler. Nüfusun yüzde 38'i ise Paştu. Taliban'ın yerine yerleştireceğiniz Paştu dayanaklı bir rejim olmazsa, Afganistan'da sonuç alamazsınız. Amerikalılar, bu sebeple, sürgündeki Kral Muhammed Zahir Şah ile temastalar ve bunda Ecevit'e ihtiyaçları yok.

Muhtemelen yakında Türkiye'de de Ecevit'e hiç ihtiyaçları kalmayacak...
#Bülent Ecevit
#Türkiye
#Afganistan
#Amerika
23 yıl önce
Ecevit 'teslim'...
“Avrupa’da kayıp mülteci ve göçmen çocuklar”
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!