|
'Yeni Pearl Harbor', 'Yeni Dünya Savaşı'...
Amerika toprakları ve üstelik Amerika'yı Amerika yapan biri 'ekonomik ve mali', diğeri 'askeri gücü'nü simgeleyen 'kudretin iki tapınağı' ilk kez saldırı hedefi oldu. New York ve Washington'daki akıl durduran saldırılar, bu yönüyle Amerika'yı İkinci Dünya Savaşı'na çeken 1941'deki Pearl Harbor baskınından daha önemlidir.

Pearl Harbor netice itibarıyla bir askeri hedefe, 'savaş provokasyonu' olarak Pasifik'in ortasındaki bir deniz üssüne yapılmıştı. Bu, 'dünyanın patronu'na kendi evinde indirilen bir darbe. Bir başka deyimle 'harim-i ismeti'ne, 'yatak odası'na tecavüz.

Pearl Harbor, Amerika'nın İkinci Dünya Savaşı'na katılmasına, İkinci Dünya Savaşı ise dünya tarihinde 'Amerika'nın dünya egemenliği'ne nasıl yol açtıysa; ondan daha 'dramatik' nitelikteki Dünya Ticaret Merkezi (New York) ve Pentagon (Washington) saldırılarının, eş değerde sonuçlar vermesi kaçınılmazdır.

Amerika, mutlaka ama mutlaka karşılık verecektir. Bu karşılık 'askeri' biçimde olacağı gibi, dünyanın çehresini değiştirecek yeni bir 'kurallar sistemi'ni devreye sokmasıyla olacaktır. Bu nedenle, 11 Eylül 2001'de tarihin yeni bir sayfası dönmüştür. Hiçbirşey, eskisi gibi olmayacaktır.

Ancak, bu değerlendirmelerin somut biçime dökülebilmesi, hiç de kağıt üzerinde göründüğü kadar kolay değildir. Çünkü, bu kez, Amerika, 'uluslararası sistemin lideri', 'dünyanın tek süperdevleti' kimliği belli olmayan bir düşmanla karşı karşıyadır.

'Savaş alarmı'na geçmiştir. Saldırıları, Amerika'ya karşı bir 'savaş' olarak algılamıştır. Ama, 'düşman'ı tahmin etmekte, tanımlamakta; gelgelelim adresini tam olarak ilan edememektedir. Kuşkuların üzerinde yoğunlaştığı Suudi Arabistanlı, Afganistan Taliban rejiminde mukim Usama bin Laden, koca Amerika nezdinde bir 'sinek' kadar küçüktür.

O yüzden, 'düşman' bir 'kavram'la açıklanmakta ve buna 'uluslararası terörizm' adı uygun bulunmaktadır. Amerika'nın 'dev süperdevlet cihazı' bir 'kavram'a karşı somut sonuçlar elde edecek biçimde harekete geçirilmek isteniyor. Bu manzarayı Amerikalı yazar Lawrence Freedman, 'postmodern çatışma' olarak niteliyor.

Amerika'nın şu sırada karşı karşıya bulunduğu 'ikilem' de, New York ve Washington saldırılarının ortaya çıkarttığı garip 'yeni durum'la ilgili. 'Postmodern bir saldırı'ya karşı acilen 'modern yöntemler'le karşılık verme baskısı altında Amerika.

George W.Bush'un dün sabaha karşı Washington'a geri döndükten sonra merakla beklenen açıklamasında sözünü ettiği 'teröristlerle onları barındıranların aynı şekilde cezalandırılacağı'na ilişkin açıklaması, Amerika'nın Afganistan'a yönelik çok şiddetli bir 'askeri cezalandırma' eylemine gireceği şeklinde 'tercüme' edildi. Bizce, Irak bile potada… Ne var ki, bilinen 'askeri' yöntemler kullanılırsa, bu 'postmodern saldırı'ya 'modern araçlar'la karşılık vermek sayılacak. 11 Eylül 2001'le doğan 'yeni durum'un doğasına aykırı bir durum olacak. Amiyane tabiriyle, kesmeyecek...

Amerika'nın orta ve uzun vadede ne yapacağının ipuçlarını 'Cumhuriyetçi realpolitik guru'su' ünlü Henry Kissinger veriyor:

"Bugünkü gibi saldırı, sistematik planlama, iyi örgütlenme, çok para ve bir üs gerektirir. Böyle bir şeyi emprovize edemez ve sürekli hareket halindeyken planlayamazsınız. Bunu yapanların peşine düşerken, bu saldırılara karşı bir tür misillemede bulunabiliriz. Ama saldırı Amerikan topraklarına yöneltilmiştir ve yaşam biçimimiz ve bir özgür toplum olarak varoluşumuza yönelik bir tehdittir. Dolayısıyla, buna değişik biçimde karşı konulmalıdır - bunu üreten sisteme saldırıyla.

… Derhal çalışmaya başlamalı ve hayat tarzımın bozulamayacağını göstermeliyiz… Ardından hükümet, Pearl Harbor saldırısını sona erdiren cinsten sistematik bir cevap verme işlevini üstlenmelidir. Yani, bundan sorumlu olan sistemin tahrip edilmesiyle. O sistem, çeşitli ülkelerin başkentlerinde barınak bulan terörist örgütler şebekesidir. Bazı durumlarda örgütleri barındıran o ülkeleri cezalandırmıyoruz; bazı durumlarda ise onlarla normal ilişkilere yakın bir ilişki tarzımız oluyor… Bugüne dek bu tür saldırılara polisiye yaklaşıyorduk; artık bu daha değişik biçimde yapılmalıdır.

… Elbette bir tür misilleme yapılmalıdır ama bu sürecin sonu olmayı bırakın, ana bölümü bile olmamalıdır. Bu işi ana bölümü terörist sistemi kovalamaya başlamaktır. Terörist sistemle, küresel zeminde örgütlenmiş parçalarını ve senkronize biçimde hareket edebilmelerini kastediyorum. Gerçi Laden tipi bir harekat olmakla birlikte, bunu henüz Usame bin Laden'in yapıp yapmadığını bilmiyoruz. Ama bu tür saldırıyı gerçekleştirme yeteneğine sahip grupları barındıran her hükümete, bu saldırılarla ilişkili olsun olmasın, çok ağır bir fatura ödettirilmelidir.

Sorun, bu hafta ya da gelecek hafta nasıl bir darbe indireceğimiz de değil… Sakin biçimde, dikkatlice ve acımasızca yapacağımızda."

Yani, Amerika önderliğinde 'uluslararası terörizm'e karşı açılacak ve kimi hükümetleri alaşağı etmeyi, kimi rejimleri değiştirmeyi öngören bir 'topyekun savaş'ın eşiğindeyiz.

Eğer, bir İngiliz istihbarat yetkilisinin üzerinde durduğu ve kimi Amerikalılar'ın da aklından geçtiği gibi bu olayın ardında 'Oklahoma tipi yerli' yani 'Amerikalı teröristler' yoksa, ister bu işin arkasından Usama bin Laden çıksın, isterse onunla 'akraba' sayılabilecek gruplar; gelecekteki dünya 'Müslüman' ve bir de 'Arap' kimlik kartı taşıyanlar için çok zor bir dünya olacak. Çünkü, 11 Eylül 2001'de New York ve Washington'da gerçekleşen 'yeni Pearl Harbor'un başlattığı 'yeni dünya savaşı'nda Amerika'nın hasmı olarak en başta onlar görülecekler…
#Pearl Harbor
#Yeni Dünya Savaşı
#ABD
#Terör saldırısı
23 yıl önce
'Yeni Pearl Harbor', 'Yeni Dünya Savaşı'...
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle