|
Düveli Muazzama tutkusu (Bölüm 2)
Devlet Güvenlik Mahkemeleri

Türkiye''nin terör davalarında karşılaştığı iki müşkül vardır. Birisi, teröristlerin duruşmalarda olay çıkarmaları... Bu meseleye çare, Fransa''daki bir uygulamada bulunmuştur. Bu gibi davalara bakan hâkimler içerisine, askeri hâkimleri de koyarak, askerin caydırıcılığından faydalanmak. İşte Fransa örnek alınarak, "Devlet Güvenlik Mahkemeleri" kurulmuştur.

Gözaltı süresi

İkinci konu, mevcut kanuna göre, polisler zanlıları ancak 24 saat gözetim altında tutabilmektedir. Bu süre, teröre karışan birçok kimsenin ifadelerinin alınması için yeterli değildir. Bu müşkülün halledilmesi de, Belçika''da mevcut bir uygulamayı almakla halledilmiştir. Belçika Ceza Kanunu''nda bazı hallerde, iki aya varan gözaltılar yapılması mümkündür. Bu hüküm de Ceza Kanunumuz''a aynen aktarılmıştır.

12 Eylül 1980 darbesinin siyasi yasakları

Türkiye''de, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi yapılmıştır. Komutanlar eski politikacıların bir kısmına yasak getirmek istemektedirler. Bunun için İkinci Cihan Savaşı sonrası, De Gaulle Fransa''sında, Mareşal Petaine ve arkadaşlarına bazı siyasi yasaklar getirilmiştir. Başka bir gerekçeye lüzum yoktur. Avrupa''da böyle bir emsal bulununca, Demirel, Ecevit ve bazı siyasilere siyasi kısıtlamalar getirilmesi elbette meşru olacaktır.

Siyasi partilerin kapatılması

1980 sonrasında, birçok siyasi partiler kapatılmıştır. Siyasi partilerin kapatılması, demokratik midir, değil midir tartışmaya gerek yoktur. Çünkü Alman Nazi partilerinin kapatılmasına cevaz verilmiştir. Aynı emsal Amerika''da Komünist Partiler için de vardır. Bu uygulama Batı''da var olduğuna göre, bizdeki uygulama da demokratiktir.

Siz uygun gördüğünüz bir fikri savunmaya kalkarsınız, ona karşı olanlar hemen konuşmaya başlarlar: Avrupa''nın veya dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir uygulama yoktur... Bazıları da kendi sakat fikirlerini savunmak için "Bu hüküm Avrupa''da da var" deyip size küçük bir prensliği bile misal gösterebilirler.

Bütün bu söylenenlerin temelinde, devletin kendi vatandaşlarına güvenmemesi, vatandaşın devletine inanmaması yatmaktadır. Bu güven tesis edilinceye kadar bu hastalık devam edecektir.

Avrupa Birliği''ne giriş gerekçeleri

Fakat işin en kötü yanı, Türkiye''nin Avrupa Birliği''ne girmesini savunan bir kesim, aynı sakat mantıkla hareket etmektedir. "Avrupa Birliği''ne girelim ki, devlet demokratik kurallara uymaya mecbur olsun..." "Avrupa Birliği''ne girelim ki, sivil idare askeri vesayetten kurtulsun..." Avrupa Birliği''ne girme gerekçeleri arasında bunların bulunması fevkalade yanlıştır ve hatta tehlikelidir.

"Biz Avrupa Birliği''ne girmezsek, Türkiye''yi gerçek demokrasiye kavuşturamayız" diyenler, kendilerine ve ülkelerine güvenlerini kaybetmiş olanlardır... "Biz Avrupa Birliği''ne girelim ki, askerler sivil idareye müdahale edemesinler" diyenler, AB''yi tetikçi gibi kullanmak isteyenlerdir.

Batı''ya özenme hastalığı, işyerlerimize verdiğimiz isimlerde, günlük konuşmalarımızda kullandığımız kelimelerde de açıkça hissedilmektedir. Türk milleti düşünmeyi unutmuş, Avrupa''nın kötü bir taklitçisi haline gelmiştir. En büyük ilim adamlarımız bile eserlerini, Batı kaynaklarından "intihal" yaparak vermektedir.

Tanzimat Fermanı''ndan beri 170 sene geçmiştir. Biz hâlâ neden Avrupalı var olamadık diyenler, kendi kendilerine sormalıdırlar: Bu müessese "Avrupa''da var" diyerek, sakat bir fikri savunarak... Avrupa''nın hiçbir ülkesinde yok, diyerek her olumlu fikrin karşısına çıkılarak, modern medeniyet seviyesine ulaşılabilir mi? Gerek din kitaplarında yazdığı ve gerekse, Atatürk''ün dediği gibi, "aklımızı kullanmak" varken, Düveli Muazzama''nın ağzına bakarak bir yere varılabilir mi?

12 yıl önce
Düveli Muazzama tutkusu (Bölüm 2)
Kafanıza göre bir adam buldum sevin birbirinizi
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü