|
Hoş bir özlem: “Solda birlik”!

"Solda birlik" tartışmaları Türk siyasetinde gündemden düşmeyen temel konulardan biri.

Siyaseti takip edenlerin yakından bildikleri gibi "solda birlik" tartışmaları zaman zaman gündemden düşse de belli zamanlarda yeniden gündeme gelir ve bu çerçevede bir sürü söz söylenir, suçlamalar yapılır, bazı kişilere eleştiriler yöneltilir ve ardından gündemden düşer.

Bugünlerde de yeni bir "solda birlik" tartışmalarına şahit oluyoruz. Bu tartışmanın gündeme gelmesinde, sanıyorum Ecevit''in vefatı sebep olmuştur. Hatırlanacağı gibi merhum Ecevit, seksenli yıllardan bu yana "solda birlik" tartışmalarının en önemli muhatabı olarak görülmüş ve ağır suçlamalara maruz kalmıştır. Hatta zaman zaman tartışma ve eleştirilerin dozu iyice artarak Ecevit''e "bir bölen" suçlaması bile yöneltilmiştir.

Şöyle düşünülüyordu: Ecevit solda birliğin gerçekleşmesi önünde en önemli engel oluşturmaktadır. Eğer Ecevit bu birlik çabasına engel olmazsa ve destek verirse kolaylıkla "solda birlik" gerçekleşir ve böylece tek şemsiye altında toplanan birlik halindeki sol rahatlıkla iktidara gelebilir. Ecevit''in solda birliğe destek olmaması, aslında solun iktidar olmasını engellemekte ve böylece solun bölünmesine katkıda bulunmaktadır!..

İlk etapta bakıldığında bu tür yorum ve değerlendirmelerin haklı bir zemine dayandığı düşünülebilir. Ancak solda birliğin, sanıldığı kadar bir liderin destek olmaması veya engellemesiyle gerçekleşebilme imkanı bulamayan bir özlem olmanın ötesinde bir siyasi mesele olduğunu unutmamak gerekiyor.

Siyasette birlik konusu sadece sol için sağ veya muhafazakar kesimler için de bir sorun olarak görülebilir. Sol kendi içerisinde bölünmüştür de sağ veya muhafazakar kesim birlik halinde midir? Türk siyasetinde sol kesimde de, sağ kesimde de bölünmüşlük söz konusudur ve bu bölünmüşlüğün ortadan kaldırılması sanıldığı kadar kolay bir şey değildir.

Ülkemiz siyasetinde sola ilişkin tercih ve hareketlerin gündeme gelmesi altmışlı yılların ortasında İnönü liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi''nin (CHP) kendisini siyasi yelpazenin "ortanın solu"nda olduğunu açıklamasıyla olmuştur. Bu tarihten önce CHP için ne sol, ne de bir sosyal demokrat kimlik söz konusuydu. Bilindiği gibi önce ortanın solunda olduğunu açıklayan CHP Ecevit''in yönetiminde "demokratik sol" kulvara taşınmış, daha sonraki yıllarda da "sosyal demokrat"lık çizgisine yerleşmiştir.

Altmışlı yıllardan sonraki gelişmelere bakıldığında Türk solunun hiçbir zaman birlik halinde bulunmadığı, her zaman birden çok partinin bu alanda faaliyet gösterdiği gözlenmektedir. Unutmamak gerekir ki Türk solu olarak tanımlanan toplum kesimleri kendi içerisinde homojen ve tek tipte değiller. Bundan dolayı da birden çok siyasi partinin olması doğal karşılanmalıdır. Zira her bir siyasi parti, solun belli bir anlayışını temsil etmekte ve siyasal tercihleri az çok farklılık göstermektedir.

1961 yılında kurulan Türkiye İşçi Partisi (TİP), altmışlı yıllarda CHP karşısındaki diğer sol partiydi. Sol oyların önemli bir kısmını alıyordu. Bunun yanında Türkiye Birlik Partisi (TBP) de yine sol cenaha yerleşmiş ve belli oranda sol oyları bölmüştür. Yetmişlerde TİP''nin kapatılmasından sonra sol oyların bir kısmı CHP safına dönerken bir kısmı yeni kurulan daha soldaki partilere gitmiştir. Ama yine de solun en derli toplu olduğu dönem, herhalde yetmişli yıllar olmuştur.

Seksenlerden sonra Türk solu ciddi zikzaklar yaşamış ve yeni partiler doğmuştur. 1983''te Halkçı Parti''nin (HP) dışında Sosyal Demokrat Parti (SODEP) de kurulmuştur. Süreçte HP ile SODEP birleşerek Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) doğmuştur. Bu arada bu partilerin kuruluşuna karşı çıkan B. Ecevit de Demokratik Sol Parti-(DSP)''yi kurmuştur. Ecevit yetmişli yıllarda yaşadıklarını ve parti içindeki hizipleşmeleri dikkate alarak parti disiplini yüksek bir parti kurmuştur. Eski partilerin kuruluşuna izin çıkınca CHP yeniden kurulurken SHP de buna katılmış ve böylece solda CHP ile DSP kalmışlardır.

Her ne kadar solda iki güçlü parti öne çıkmaktaysa da bunların dışında başka sol partiler de varlıklarını sürdürmektedir. Bu partiler kendilerini sosyal demokrat olarak tanımlasalar da ideolojik zemin, siyasal tercih ve önceliklerde önemli farklılıklara sahiptirler. Merhum Ecevit''in DSP''si ile Baykal''ın CHP''nin aynı olduğunu söylemek mümkün değil.

Yarım asra yaklaşan siyasal tecrübeye bakıldığında "solda birlik" tartışmalarının anlamlı tartışmalar olmadığı, solda her zaman birden çok partinin olduğu, Türk solunun kendi içerisinde değişik partilere bölünmüş olduğu ve partilerin varlıklarını sürdürdükleri görülüyor. Ayrıca diyelim ki solda bütün partiler tek bir partinin şemsiyesi altında toplansalar bile seçmenin de tek partiye yöneleceğini söylemek mümkün değildir. Dünyada gözlemlenen gelişmeler Türk solunu da etkilemektedir. Muhtemelen CHP''nin sağa doğru açılmaya yönelmesi bundan olsa gerektir.

"Solda birlik" sonu gelmez bir tartışma olup gerçekleşme şansı olmayan hoş bir özlem görüntüsü vermektedir.

17 yıl önce
Hoş bir özlem: “Solda birlik”!
İyi Ki Varsınız
Bir Başka Mesele: Neden cinsiyet değiştiriyorlar?
Birliğe çağrı
Adamın adı Filistin
Dünya bu gençlerle güzelleşecek