|
Reykjavik"i nasıl hatırlarsınız?

Okurlarımızın Reykjavik adıyla ilgili sınırlı bilgiye sahip olmaları şaşırtıcı değil elbette. Muhtemelen daha yakın zamanlarda basına yansıyan dünyanın en küçük ülkelerinden biri olan İzlanda''nın yaşanan ekonomik ve finansal krizden yüksek düzeyde etkilenmesi ve bir bakıma ülkenin iflasa sürüklenmesine ilişkin haberlerle hatırlayacaklardır. Başkentinin Reykjavik olduğu İzlanda ekonomisi ekonomik krizden birinci derece etkilenmiş ve ülke ekonomisi iflas etmiştir. Hatta basında mizahi bir şekilde iflas eden İzlanda''nın satışa çıkarıldığı ve üç yüz nüfusla bu küçük ülkenin taliplilerini beklediği gazete köşelerine yansımıştır. Dolayısıyla konuyla ilgili haberler Reykjavik adını bir kez daha gündemin baş sayfalarına taşımış olup okuyucu bu yönüyle bu şehri hatırlıyor olabilir.

Reykjavik adını popülerleştiren bir başka olaysa henüz Doğu ve Batı blokları varlığını sürdürüyorken, bloklar arasında akıl almaz bir silahlanma yarışı devam ederken ve bu yarışın yol açacağı büyük felaketle ilgili kaygılar bütün canlılığıyla insanların zihnini meşgul ederlerken Amerika Birleşik Devletleri Başkanı R. Reagan ile Sovyetler Birliği Başkanı Gorbaçov arasında 1986 yılında gerçekleştirilen meşhur zirveye ev sahipliği yapmış olmasıydı. Dünyanın iki önemli süper gücünün lideri 1986 Ekim ayında Atlas Okyanusu''nun kuzeyinde bir ada devleti olan İzlanda''nın başkenti Reykjavik''te bir araya gelmiş ve iki blok arasındaki silahlanmanın ve mevcut silahların denetimi konusunu görüşmüşlerdi. Bütün dünyanın gözlerinin çevrili olduğu bu zirve bir bakıma Soğuk Savaş döneminin sonunu getirmiş ve yeni dünya düzeninin yollarını aralamıştır. Soğuk Savaş dönemine ilişkin gelişmeler üzerinde duranlar sözünü ettiğimiz Reykjavik Zirvesi''ne değinmek zorundadırlar. Bu zirvede alınan kararlar bloklar arasındaki çılgınlık düzeyine ulaşmış olan silahlanma yarışına bir sınır getirmiş, silahların denetimi hususunda önemli mekanizmalar hayata geçirilmiştir.

Kuzey Kutbu''na en yakın başkent olan Reykjavik bu özellikleri yanında ilgi çeken başka özelliklere de sahip. Üç yüz bin nüfuslu bir ada ülkesi olan İzlanda''nın başkenti olmanın ötesinde ülkede yaşayan nüfusun nerede ise yüzde sekseninin yaşadığı bir şehir. Zaten ülkede insanlar kıyı şeridinde yaşamakta olup iç bölgelerde yaşayanlar son derece az. İç bölgelerde İzlanda''nın asıl yerlilerinin yaşadıkları ve bunların geleneksel kültürü sürdürdükleri belirtilmektedir.

Reykjavik''te bulunan Amerikan Hava Üssü Kuzey Atlantik bölgesinin güvenliği için büyük öneme sahipti ve ülke ekonomisi için büyük bir rol oynuyordu. ABD''nin burasını kapatıp ayrılması İzlanda açısından bir kayıp olmakla birlikte bugünkü Keflavik Uluslararası Hava Alanı bu hava üssünden kalmıştır. Hava üssünün binaları sivil yerleşime açılmış olduğundan Reykjavik kenti buraya doğru hızlı bir gelişme göstermektedir.

Jeotermal kaynaklar açısından dünyanın en zengin ülkesi olan İzlanda ısınmada ve elektrik üretiminde bu kaynakları değerlendirmektedir. Başkentten seksen beş kilometre uzaklıktaki Geysir adı verilen yeraltındaki suların yeryüzüne fışkırması gerçekten görülmeye değer bir mekan. Ayrıca yine iç bölgelerdeki şelaleler, coşkun akan akarsular ülkeyi ziyaret eden turistlerin gözde ziyaret mekanları.

Kuzey Kutbu bölgesine yakın olan ülkede gece ve gündüz ayrı bir ilgi kaynağı. Gündüzleri nerede ise yirmi saate kadar uzun olan ülkede güneşin hiç batmadığı günler bile söz konusu. Bugünlerde akşam saat yarım civarında olsa da üç saat kadar süren gece boyunca arabanın ışıklarını hiç yakmadan seyahat etmek mümkün. Böyle bir ülkede oruç tutmanın ne anlama geldiğini tahmin etmeniz zor olmasa gerek.

Oruç demişken Reykjavik''te çok sınırlı sayıda Müslümanın yaşadığını not edelim. Toplam kırk civarında Türk yaşamakta, Müslümanların sayısı da yüzler civarında bulunmaktadır. Buradaki Türklerin ilginç hikayeleri var. Buraya ilk gelen Türk olan Savaş Bey, Almanya''daki yüksek öğrenim sırasında tanışıp evlendiği eşinin İzlandalı olması nedeniyle buraya gelmiş, yerleşmiş ve artık buralı olmuş. Ülkenin tek fabrikası olan alüminyum tesislerinde çalışan makine mühendisi Savaş Bey tam otuz beş senedir burada yaşıyor. Diğer Türklerin kimisinin eşleri İzlandalı yahut Danimarkalı. Her birinin buraya geliş hikayesi farklı.

Reykjavik''te mütevazı bir yerde bulunan Mescid-i Nur, Müslümanların buluşma noktası. Hem namaz kılınan bir mekan, hem de çocuklara dini bilgilerin verildiği bir okul, hem de bir kültür merkezi. Cuma günü camiyi dolduran üç sıra Müslümana bakılınca bir bakıma İslam dünyasının küçük bir modeli ile karşı karşıya kalınıyor. Siyahtan beyaza, sarıya, her yaşta ve her cinste Müslüman var. Yolunuz buraya düşerse Mescid-i Nur''u ziyaret etmeyi unutmayın.

15 yıl önce
Reykjavik"i nasıl hatırlarsınız?
Kızları babalarına, eve ve evliliğe karşı isyana çağıran feminizm
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü