|
Gözleri kapalı bir bilincin hikâyesi

Görmek için tek kişi yeter! Dinlemek içinse en az iki kişi gerekir. Görmek yalnızlaştırır, dinlemekse, tam aksine, çoğaltır.

Bu yüzden karşılıklı konmayı sever bizim insanımız. Konuşmayı.

* * *

Meditasyon sırasında ilk olarak ne yapılır?

Gözler kapanır.

Düşünmek ve/veya hayal etmek için.

Bu toprakların şairleri bile İstanbul gibi bir dilberi ancak gözleri kapalı dinlerler.

Dinlemek için, düşünmek için, hayal etmek için hep gözlerini kapamıştır müslüman bilinci.

Eşyayı gözleriyle değil, kulaklarıyla kavramaya çalışmıştır.

Yüzünü ekşitip “Bak bak deniz!” veya “Bak bak ağaç, n''olmuş yani!” deyû çevresiyle göz temasına girmekten kaçınmıştır.

* * *

Tarih boyunca, müslüman bilinci, nesnelerin, bilhassa canlıların tersim ve tasvirinden hep rahatsızlık duymuştur. Nesnelere görsel olarak süreklilik ve kalıcılık kazandırılmasından hoşlanmamıştır.

Eşyada kalıcılık ve süreklilik vehmetmekte hep bir putperestlik zaafı sezmiştir. Gösterenin gösterilenin yerine geçmesinden çekinmiştir.

Bu bilinç yapısı, resimlerin ve heykellerin mevcudiyetini ideolojik bir tehdit olarak algılamış, çokluğun gösteriminin birlemeyi (tevhidi) zorlaştıracağı, birliğe (vahdete), birlik düşüncesine zarar vereceği ve ister istemez çokluğun haklılaştırılmasına yol açabileceği kaygısını taşımıştır.

Çokluğu niçin çoğaltmak gereksindi ki!?

Birliğe hürmet adına görsellik aracılığıyla eşyanın çoğaltılmasına izin verilmedi. Eşyanın görsel olarak tersim ve tasvirinden kaçınıldı.

Müslüman bilincinin tarihi ne zaman ve nasıl yazılır bilemiyorum ama bu bilinci kendi tarihselliği içinde takib ve tesbit edecek bir kavrayış denemesine ihtiyacımız olduğu kesin!

* * *

Şairler aleyhinde Kur''an''da bir sûre bile yer aldığı hâlde, müslüman bilinci, ne yapıp edip kendisini bir ifade aracı olarak şiire kapamaktan kaçınmıştır. Kur''an''ın, kendisinin bir şiir, Hz. Peygamber''inse bir şair olduğu şeklindeki suçlamaları şiddetle reddetmesine karşın, bu negatif tutumun şiirin kendisine yönelmesine aslâ izin verilmemiştir. Cinler gibi şairlerin de müslümanı, kâfiri olacağına inanılmıştır.

Müzik ve dans yasağı için de benzer şeyler söylenebilir. Bütünüyle bir yasaktan yana yer almamıştır müslüman bilinci. Kısıtlamalar olsa da, sınırlı alanlara iteklense de, geneli itibariyle biraz perhizkâr yaklaşılsa da musikinin ve hatta raksın bütünüyle İslâm toplumunun dışına itildiği bir zaman dilimi hiç olmamıştır. En azından tartışmalı konulardır bunlar.

(Müslüman bilincinin şekillenmesinde sûfîlerin tutumu pek tabii ki büyük bir rol oynamıştır. Aksi takdirde çatık kaşlı ulemanın elinde bu bilincin tarihi çok farklı yazılmak durumunda kalırdı.)

* * *

Unutmamak gerekir ki şiir gibi, musikî de muhatablarının kulaklarına hitab ederler ve muhatabları tarafından kulak aracılığıyla kavranılmayı beklerler.

Peki ya göz?

Görselliği genellikle hat sanatına tahsis eden ve kısmen minyatüre geçiş izni verip ebruyla, tezhible yetinen bu bilinç yapısı, nedense resim ve heykel karşısında muhkem bir red tavrı oluşturabilmiştir.

Bugüne gelindikde, resim ve suret, tersim ve tasvir konusunda müslüman bilinci sadece lâkayddır. Meseleyi tartışmamış, yorumlarını değiştirmeyi ise hiç düşünmemiştir. Sadece çağdaş durumu hiç sesini çıkarmadan kabullenmekte, görsellik çağını bir oldu bitti hâlinde içselleştirmekle meşgul olmaktadır.

Artık teorik haklılaştırma denemelerine ihtiyaç duymayacak denli acilcidir çağdaş müslüman bilinci. Acilci, yani pragmatist.

Sekülarize olup dini dünyadan ayırdığı için, meselâ sadece Son Peygamber''in resmedilmemesini yeterli bulabilmektedir. Tabii ki o da bir süreliğine.

Hz. İbrahim''i aksakallı bir ihtiyar olarak resmedebilirsin ama Efendimizi aslâ!

Sebep?

Sebebi psikolojik!

İtikadî veya fıkhî bir gerekçeyle değil, ancak psikolojik mazeretler sebebiyle...

* * *

Görsellik deneyimi arttıkça, müslüman bilinci kendine özgü hassasiyetlerini yitirecek ve bu bedel karşılığında eşyayı/dünyayı gözleriyle kavramayı da öğrenecektir ne yazık ki.

Lâkin hesaplaşmadan, ve bu değişimin bilançosunu çıkarmadan.

Vuruşa vuruşa geri çekilmek devri kapandı.

Şimdi devir, hiç vuruşmadan, çatışmadan ilerleme devri!

Ne gazileri, ne şehidleri var bu savaşın, ne de herhangi bir tehlikeyi savmayı hedeflemiş muharibleri!

Meydanda muharib gören varsa, lütfen çekinmesin söylesin!

Belki göremem ama muhakkak duyarım.

14 yıl önce
Gözleri kapalı bir bilincin hikâyesi
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle