|
Ahmet Mithat Efendi’nin dini eserleri

Basın mensuplarının, özellikle ünlü gazetecilerin “Efendi Babamız” diye büyük bir saygı gösterdikleri kalem erbabından biri de merhum Ahmed Mithat Efendi idi. Yaşadığı devirde kitapları, makaleleri ve tefrikaları çok ilgi çektiği ve merakla okunduğu için kendisine “Hâce-i Evvel” ünvanı verilen bu zat, hayatının sonuna kadar elinden kalemi bırakmadı. O kadar ki, yazdığı eserlerin sayı itibariyle çokluğundan dolayı adı “velûd” muharrirler listesinin en üst kısmında yer aldı.

Niçin söylemeyelim, okuma ve okutma, öğrenme ve öğretme aşkıyla yanıp tutuşan Ahmed Mithat Efendi hem muharrirdi, hem müellifti. Başta Tercüman-ı Hakikat gazetesi olmak üzere diğer bir takım süreli yayınlarla meşguliyetinden dolayı o bir “muharrir”di. Her sahada kaleme aldığı yüzden fazla kitap dolayısıyla da – tabii ki – kalemi işlek bir “müellif”ti. Ansiklopedist bir yazar olan Mithat Efendi’nin merakını ve tecessüsünü, sınırlı birkaç konu tatmin etmediği için daireyi bir hayli genişletti. Romandan hikâyeye, seyahatnamelerden ders kitaplarına, biyografiden tiyatroya kadar hemen her sahada kalem oynattı.

Ahmed Mithat Efendi dini mevzulara da ilgisiz kalmadı, daha çok İslam’ı müdafaa sadedinde “Müdafaa”, “Beşair”, “Niza-i İlm ü Din” isimleriyle bir takım önemli çalışmalara da imza attı. Yayımlandıkları devirde büyük ilgiyle karşılanan bu eserler ne hikmetse daha sonraki yıllarda nisyan perdesinin altında kaldı. Dini muhtevalı bu kitapları âdeta unutturmak için sanki özel bir gayret gösterildi. Ahmed Mithat Efendi’yle ilgili makalelerde ve biyografilerde bile, söz konusu bu eserlere yer verilmedi. Sadece bu kadar mı, merhumu anma toplantılarında da yine bu kitaplar es geçildi.

Bu konuda bir belge olmak üzere 31 Ocak 1952 tarihli “Tarih Dünyası”nda Ali Kemali Aksüt imzasıyla yayımlanan makaleden söz etmek istiyorum. Kısaca nakledeyim:

Ahmed Mithat Efendi’nin doğumunun yüzüncü, ölümünün otuz üçüncü yıl dönümü dolayısıyla 29 Aralık 1944’de İstanbul Üniversitesi konferans salonunda bir toplantı düzenleniyor. Ünlü gazetecilerimizden Hakkı Tarık Us’un ön ayak olduğu bu toplantıda İhsan Sungu hayli uzun bir konuşma yapıp merhumun hayat hikâyesini ve eserlerini anlatıyor. Lakin, Ali Kemali Aksüt’ün ifadesiyle hatip affolunmaz bir kusur işliyor; “Mütefekkirin mühim bir cephesi olan dini tetkikat ve neşriyatını, söz ve düşünce hürriyetine iltifat etmeyen zamanın gidişine uyarak, hiç kale almamak gibi yakışıksız bir harekette bulunuyor.”

Halbuki Ahmed Mithat Efendi, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan değildir, aksine kükreyen bir imanın da temsilcisidir. “Çocuklara Abdest ve Namaz” risalesiyle dini neşriyata girişen Ahmed Mithat Efendi, bir romanın içinde bile olsa, - vesile düşürüp – İslam’ı savunmak için çare arıyor. Mesela resim ve heykelin İslam’daki mevkiini göstermek üzere “Teaffüf” adındaki bir romanında önemli bir fasıl açıyor.

Materyalist düşünceden çok etkilenerek bileklerini kesmek suretiyle intihar eden Doktor Beşir Fuad bu haliyle onu çok heyecanlandırıyor ve gençlerin de aynı felaket girdabına düşmesini önlemek maksadıyla “Ben

Neyim?” isimli kitabını yazıyor.

Mithat Efendi’nin bu sahada kaleme aldığı diğer bir eser ise – yukarıda da belirtildiği üzere – “Müdafaa” adını taşıyor. Merhum bu eseriyle de, Müslümanlar arasında Hıristiyanlık propagandası yapan misyonerlere susturucu cevaplar veriyor. Müslümanların kendi dini inançları konusunda hataya düştüklerini iddia edip onların Hıristiyanlığa girmelerini teşvik edenlere karşı din kardeşlerini ikaz için yazdığı işte bu “Müdafaa” yerli yabancı bir çok Hıristiyanı kızdırıyor. Ahmed Mithat Efendi’ye bundan dolayı çok şiddetli ve pek edepsizce hücum ediliyor.

Ahmed Mithat Efendi’nin bu vadide kaleme aldığı diğer bir İslami eseri ise, “Beşâir-i Sıdk-ı Nübüvvet-i Muhammediye” adını taşıyor. Eserde, Hazreti Peygamberin Kur’an-ı Kerim’den önceki ilahi kitaplarda nasıl müjdelendiği anlatılıyor. (Latin harflerine aktarılan bu eser 2007’de Kutup Yıldızı Yayınları tarafından neşredildi.)

Ahmed Mithat Efendi İ. V. Draper’in “Les conflits de la science et de la redigion” adıyla Fransızcaya çevrilen kitabını Ahmed Mithat, Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Âliye Hanım’dan alıp okudu. Draper’in İslam dini aleyhindeki tenkitlerini inceden inceye gözden geçirip hepsini cevaplandırdı. “Nizâ-ı İlm ü Din” adını taşıyan bu eserinde de merhum ne büyük bir ihata kuvvetine sahip olduğunu, dost düşman herkese gösterdi ve gençlerin istifadesine sundu.

Yukarıda adını ve tarihini verdiğimiz dergide bu yazıyı yayımlayan Ali Kemali Aksüt merhum bir temennisini şöyle dile getiriyor:

“Bir hayır sahibi çıksa, gerek bunu, gerek ‘Müdafaa’ ve ‘Beşâir’i yeni yazıya çevirse, hatta anlaşılmasını kolaylaştıracak bazı haşiyeler ve ilaveler yapsa, hal ve âti gençlerimiz için ne kıymetli bir hazine elde etmiş oluruz!”

Bu hayır sahibi, halen bekleniyor.

#Basın
#Gazeteci
#Ahmed Mithat Efendi
#Hâce-i Evvel
#Hakkı Tarık Us
3 yıl önce
Ahmet Mithat Efendi’nin dini eserleri
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
Belirsizlik ‘algılamayı’ öldürür
Reisi’nin manidar ölümü
İran bu sancılı günleri nasıl atlatacak?