|
İlim Yayma Cemiyeti ve İbnülemin Mahmud Kemal İnal Vakfı

Kaleme aldığı birbirinden değerli eserleriyle, hayır kurumlarına bağışladığı mal varlığıyla, İstanbul Üniversitesi’ne hibe ettiği zengin kütüphanesiyle, ilim ve mûsıki meclisi haline getirdiği konağıyla âbide şahsiyetler kafilesinde yerini alan merhum üstad İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ın gerek konuşmalarında, gerekse yazılarında çok tekrarladığı şöyle bir cümle var: “Semere-i hayat, hayırla yad edilmektir!”

İbnülemin Bey’in, vefatından kısa bir süre önce babası Seyyid Mehmed Emin Paşa’dan kendisine intikal eden tarihi konağı İlim Yayma Cemiyeti’ne vakfetmesi, onun ne kadar hayırsever olduğunun canlı bir göstergesidir.

Bilindiği üzere, İlim Yayma Cemiyeti ve İbnülemin Mahmud Kemal İnal Vakfı, uzun yıllardan beri yüzlerce, binlerce öğrenciye burs verme geleneğini sürdürüyor. Bu iki müessesenin kuruluşunda ve takdire şâyân hizmetlerinde merhum büyük pay sahibidir dersek, bir gerçeği dile getirmiş oluruz.

Bu günlerde, İlim Yayma Vakfı, yaptırılmakta olan bir yurt binası dolayısıyla, medyanın diline düştü. Gazetelerde yer alan haberlerde, inşaatı devam eden binanın, Süleymaniye Camii’nin siluetini gölgeleyeceği iddia edildi. İlk okuduğumda bu haber benim de canımı sıktı. Fakat daha sonra gerek vakıf yetkilileri, gerekse Fatih Belediyesi tarafından yapılan açıklamalar işin gerçeğini ortaya çıkardı. Mesela Yeni Şafak’ın birinci sayfasında genişçe yer alan haberin spotu şöyleydi.

“İlim Yayma Vakfı’nın, Süleymaniye Camii’nin önünde yaptırdığı yurt binası ‘silueti bozduğu’ gerekçesiyle tartışma konusu olunca vakıf yönetimi dün acil bir toplantı yaptı. Toplantıda üç katlı binanın gerekirse tek kata düşürülebileceği, hatta yurt binasından vazgeçilebileceği belirtildi. Vakıftan yapılan açıklamada da, ‘Süleymaniye’nin ruhuna zarar verebilecek herhangi bir girişimi önce biz kabul etmeyiz’ denildi.”

Bu açıklamalara rağmen adı geçen binanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından mühürlenmesi -en hafif ifadesiyle- işgüzarlıktan başka bir şey değildir. Bu vesileyle belirteyim. Cumhuriyet Halk Partisi zihniyeti, Osmanlı’dan günümüze intikal eden tarih ve kültür eserlerinde öyle bir tahribat yaptı ki, buna “siluet”, yani gölge değil, zifiri karanlık demek gerekir.

Bir kısım medyada yer alan bu türlü yalan yanlış haberlere itibar etmeyerek, geçen gün İlim Yayma Vakfı’nın merkezine gittim ve yetkililerden işin doğrusunu öğrenmeye çalıştım. Genel Müdür Âdem Yavuz Bey, bir takım görüntülerle beni bilgilendirdi. Arkadaşımızın verdiği bilgilerden biri de, bağış sahibinin yurt yapılması şartını koşmasıymış.

Şimdi biraz daha geriye gidip bu öğrenci yurdu konusuna ışık tutmaya çalışalım. Efendim, İbnülemin Mahmud Kemal Bey, konağının orijinal hali muhafaza edilerek mütedeyyin öğrencilere yurt şeklinde tahsis edilmesini istiyordu. Nitekim vasiyetnamesindeki maddelerden biri de bu hususla ilgilidir. Buna rağmen Hazret’in 24 Mayıs 1957’de vuku bulan ölümünden kısa bir süre sonra -vasiyeti göz ardı edilerek- bu tarihi bina yıkıldı ve yerine koca bir iş hanı dikildi. Kapısına da “İbnülemin İş Hanı” yazıldı. Halbuki böyle bir ilim adamına ait binanın kapısına “İbnülemin Kültür Merkezi” yahut “İbnülemin Müzesi” gibi cümleler yazılmalıydı. Merhumun iş adamlığıyla hiçbir ilişkisi yok ki!

İsterseniz önce, bu yanlış uygulamayla ilgili olan ve İbnülemin kitabımın 2. cildinde yer alan bilgileri nakledeyim, sonra da konuyla ilgili bir iki cümle daha söyleyeyim.

Yusuf Kâmil Paşa’nın Mühürdarı Seyyid Mehmed Paşa’nın oğlu İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ın tarihi konağı -Süleyman Nazif’in ifadesiyle- tam bir “Dârülkemâl”di. Bu ilim meclisini Ali Emiri Efendi, Said Halim Paşa, İsmail Saib Sencer, Mehmet Akif, Abdülhak Hamid, Yahya Kemal, Hüseyin Vassaf, Mükrimin Halil Yınanç, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç, Ebu’l Ula Mardin, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Sadeddin Kaynak, Ahmet Hamdi Tanpınar, Alaaddin Yavaşça gibi daha birçok seçkin şahsiyet zinetlendirmişti. Ayrıca burada geçen fasıllarla, bâki bu kubbede hoş bir sadâ bırakılmıştı. İşte bu konak -yukarıda da belirtildiği üzere- merhumun irtihalinden hemen sonra ortadan kaldırıldı.

Bu olay o zamanki basına da intikal etti. Mesela 24 Şubat 1964 tarihli Yeni İstanbul gazetesinde şöyle bir haber yayımlandı:

“Merhum mütefekkir ve muharrir İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ın İlim Yayma Cemiyeti’ne bağışladığı Mercan’daki büyük konağının yerine inşa olunan ‘İbnülemin Mahmud Kemal İnal Tesisi’ yarın törenle hizmete açılacaktır.

Üst katında modern bir konferans salonu ile kütüphaneyi de ihtiva eden 78 mağazalı iş hanının açılışına Başbakan Süleyman Demirel ile bakanlar ve milletvekilleri, üniversite rektör ve profesörleri, İstanbul valisi ile belediye reisi ve yüzlerce kişi davet edilmiştir. Yarın saat 14.30’da yapılacak açılıştan sonra tesis gezilecek ve ilk konferansı Süheyl Ünver verecektir.”

İbnülemin Mahmud Kemal Bey’in o zamanlar hayatta olan tek vârisi, yeğeni Selma Hanım bu habere tepki gösterip yine aynı gazetenin 27 Şubat 1966 tarihli nüshasına, bu haberle ilgili bir açıklamada bulundu. “Vasiyetname İhlal Edilmiştir” başlığıyla ve “İbnülemin Mahmud Kemal’in yeğeni edebiyat öğretmeni Selma Akay dün bir açıklamada bulunmuş ve İbnülemin Vakfı hakkında merhumun vasiyetnamesinin çiğnendiğini belirtmiştir” spotuyla yayımlanan açıklamayı aşağıya alıyorum.

“Selma Akay şöyle demektedir:

Gazetenizin 24 Şubat 1966 tarihli nüshasında ‘İbnülemin Mahmud Kemal İnal tesisi törenle açılıyor’ başlığı altında intişar eden haberde ‘Merhum mütefekkir ve muharrir İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ın İlim Yayma Cemiyeti’ne bağışladığı Mercan’daki büyük konağın yerine inşa olunan tesis yarın törenle hizmete açılacaktır’ denilmekte, bu tesisin, üst katta bir konferans salonu ile bir kütüphane ihtiva ettiği ve 78 mağazalı bir iş hanı olduğu ilave edilmektedir.”

#İlim Yayma Cemiyeti
#İbnülemin Mahmud Kemal İnal Vakfı
#Süleymaniye Camii
2 yıl önce
İlim Yayma Cemiyeti ve İbnülemin Mahmud Kemal İnal Vakfı
7 Haziran dersleri - 1
Milletvekilliği neden hâlâ bu kadar önemli
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…