FETÖ'nün TSK içindeki yapılanmasının gerçekleştirdiği darbe girişiminin ardından kafalarımızda “2. Darbe gelir mi?” sorusuna cevap ararken, Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye genelinde 3 aylık OHAL uygulanacağı açıklamasını yaptı. Darbeleri TSK gölgesinde yaşamış, o günkü şartlar altında sıkıyönetim ve OHAL uygulamaları görmüş Türkiye için 2016 yılında uygulanacak olan OHAL nasıl olacak ve 2. Darbe söylentileri hakkında biraz konuşalım. (Bu arada Fransa'da terör nedeniyle OHAL ilan edildiğini ve 2017'ye OHAL ile gireceğini de hatırlatayım.Yazımın son kısmına merak edenler için anayasada geçen OHAL ibarelerini ekleyeceğim)
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı OHAL, tüm yurt genelinde yaşanan
kapsamına giriyor. Bakanlar Kurulu konu ile ilgili kararnamesi Resmi Gazete'de yayınlanarak TBMM'ye sunulacak. TBMM kabul edilmesinden sonra uygulanmaya başlayacak.
3 aylık OHAL Türkiye'deki valilerin yetkilerinin artırılmasına yönelik olacak.
TSK valilerin ve hükümetin hizmetinde olacak. Bu ayıklamada ise
Cumhurbaşkanı OHAL kararını açıklarken özellikle ekonomide istikrara değindi. Ekonomi reformları kesintisiz sürdürecek. Merkez Bankası faizi 0,25 puan düşürmüştü, Cumhurbaşkanı Erdoğan likidite teminatı da verdi.
OHAL ile en çok sorulan sorulardan biri de sokağa çıkma yasağının olup olmayacağı. OHAL ile sıkıyönetimin birbirine karıştırılmaması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'nin çeşitli meydanlarına bağlantı yaptığı telekonferansta,
bu sorunun cevabı niteliğini taşıyor.
Kısacası önümüzdeki 3 ay boyunca ilan edilecek OHAL'den korkması gerekenler FETÖ yapılanmasında bulunanlar olacak.
.
Vatandaşların en büyük korkularından biri ise 2. Darbenin gelip gelmeyeceği.
Geçmişte savaşlar ülkelerin birbirine deklarasyonu ile başlayıp, alanlara askerini yığması ile devam ederdi. Ancak günümüzde savaşlar böyle yaşanmıyor. Savalarda karşı ülkenin
yapıyor v.s
Zira FETÖ lideri sahte Mesih'in haldır haldır yabancı kanallara demeç vermesi panik halinde olduğu aşikar kılıyor. Kendisi utanmadan Türkiye DAEŞ'e destek veriyor başlığı altında demokrasi nöbeti tutanlara DAEŞ'çi çamuru bile atmaya kalkıştı.
Ancak benim merak ettiğim
Elimizde Iraklı askerlerle savaşmadan bir günde teslim ettiği ABD silahlarına sahip DAEŞ ve sırtını Amerika'ya dayayan PKK var. Açık konumunu Pensilvanya'dan bildiren Wikileaks'ten irmik tatlısı tarifi çıktı. Moodys cunta darbesi ardından Türkiye'nin notunu düşürüverdi.
(MADDE 120. – Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddî belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilân edebilir.
MADDE 121. – Anayasanın 119 ve 120 nci maddeleri uyarınca olağanüstü hal ilânına karar verilmesi durumunda, bu karar Resmî Gazetede yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır. Meclis, olağanüstü hal süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.
Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler, Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisce onaylanmasına ilişkin süre ve usul, İçtüzükte belirlenir.
MADDE 15. – Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
(Değişik: 7.5.2004-5170/2 md.)Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.)