|
Yarını düşünmek

Ahmet Hamdi Tanpınar günlüklerinde “Türkiye evlatlarına kendisinden başka hiçbir şeyle meşgul olma imkanı vermiyor” demiş ya. Türk futbolu da bize üç hafta üst üste “romantik yazılar” yazma imkanı vermiyor vesselam.

Pazar akşamı oynanan Fenerbahçe- Trabzonspor derbisinden bu yana memleket futbolu insana üst üste üç hafta romantik cümle kurdurtmayacağını bir kere daha hatırlattı.

Hakem kararları, saha olayları, açıklamalar derken üstüne MHK’nin aldığı son derece radikal ve en azından bence zamansız karar gerçeklere çağırıyor siz istemesiniz de… Ama yine de biz meramımızı dolambaçlı yollardan anlatmayı deneyelim, becerebilirsek.

Tolstoy’un dünya klasikleri arasında ön sıralarda yer alan ünlü romanı Anna Karenina’da yer alan Varonskiy karakterini kitabı okuyan herkes hatırlar. Yakışıklı, adab-ı muaşeret bilen, geleceği parlak bir subay… Varonskiy’nin Anna’ya olan aşkı değil konumuz. Tam tersine kitaptaki ilginç bir ayrıntıdan mevzuya girmeyi deneyeceğim.

Varonskiy, hem Rusya’yı iyi tanıması hem de şimdilerde yaygın kullanılan ifade ile “presentabl” oluşu nedeniyle ülkeye gelen Avrupalı bir Prens’e refakat etmekle görevlendirilir. Prensle geçirdiği birkaç gün içinde Varonskiy bir yandan Prens’e sinir olurken bir yandan da ona ne kadar benzediğini fark eder ve kendisini sorgular.

İnsan çoğu zaman kendi hatalarını bilhassa da sürecin içinde onun sıcaklığı ile görmez. Camialar da öyle… Genelde yenilgiler ve başarısızlıklar “ibret vesikası” olarak öne çıkarılsa da işlerin yolunda gittiği zamanlarda etrafa bakıp bir daha yapılmaması gerekenler listesi yapmak gerekiyor galiba.

Trabzonspor camiasının ileri gelenleri, medyası, yönetimi, bir sonraki yönetici adayları, kanaat önderleri ve mümkünse bireyleri etraftaki toz bulutuna bakıp geçmişteki kendilerini görüyorlardır itiraf etmeseler de. Dışarıdan bakınca bu atmosferin sakil durduğu konusunda da camianın çoğunluğu hemfikirdir muhtemelen. Benim de içinde bulunduğum birçoğumuz geçmişte yapılabilecek olana değil, sloganlara sarıldı. Hakemler, federasyon, medya, hatta ülkenin tüm kurumları… Oysa hikaye basit, mümkün olanın en iyisini yapmayı birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü hatta beşinci sıraya koymak. Başarı/başarısızlık kriterini şartlarla birlikte değerlendirmek. Sahaya odaklanmak ve o batağa saplanmamak.

Bütün bunları şimdi söylemek kolay. Ama yarın zor günler yine gelecek. Bakalım o günler geldiğinde söyleyebilecek miyiz. Söylersek dinletebilecek miyiz? Dinletirsek anlatabilecek, anlaşılabilecek miyiz?

HERKES İÇİN GEÇERLİ

Etrafa bakıp bir liste yapmalı. “Asla yapılmaması gerekenler listesi” ve ilk zorlukta kolaya kaçıp o listeyi kenara atmamalı. Yoksa bütün bu yaşanılan süreç sizi sadece “sırası gelmişlerden” ibaret yapar. Sıranın hep sizde olması (ki bu asla salt şampiyonluk değil) size bağlı. Bu “siz”, bugün Trabzonspor olur yarın başka takımlar; herkes için geçerli…

#Ahmet Hamdi Tanpınar
#Trabzonspor
#Fenerbahçe
2 yıl önce
Yarını düşünmek
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
“Keşke bir ömrü daha adasam bu yola”
Kara dinlilerle milletin savaşı
Kim kime neyi, nasıl ve ne sebeple anlatır ya da anlatılan kimin hikâyesidir!
Döviz girişi hızlandı, ülkeye hukuk mu geldi?