İsminin “darbe” olmaması veya sivil iktidara müdahalenin silahla gerçekleşmemesi, 28 Şubat'ı darbe kimliğinden uzaklaştırmıyor. Ancak, uzun bir süre 28 Şubat'ın gerekçesinin “laiklik” olduğuna dair bir algı oluşturuldu.
Oysa ki, asıl amaçlanan siyasi darbenin yanı sıra ekonomik bir darbeydi.
Erbakan'ın başkanlığındaki hükümetten rahatsızlık duymalarının asıl sebebi de, hükümetin bu rant kapısını kapatma çabasıydı. 28 Şubat'ın olduğu 1997 yılından, Türkiye ekonomisinin en büyük krizi olan 2001 krizine kadar TMSF'ye devredilen banka sayısı 20'yi aştı.
.
Ne yazık ki bu sorular cevaplanmadığı için, 28 Şubat süreciyle gerçekleştirilen örtük ekonomik darbenin sorumluları, halen daha, 28 Şubat'ın üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen, gerçek manasıyla hesap vermediler.
28 Şubat'tan 10 yıl sonra, bu kez Türkiye 27 Nisan e-muhtırasıyla karşılaştı. Üstelik, arkasında güçlü bir halk desteği olan hükümetin sağladığı siyasi ve ekonomik istikrar mevcutken. 28 Şubat sürecinde olduğu gibi, 27 Nisan'daki motivasyon “laiklik” değildi,
27 Nisan'da, günün şartlarına ve gelişmelere uygun olarak, web üzerinden verilen “örtük darbe mesajı”, 15 Temmuz'da bu kez, silahlı bir darbe girişimi olarak karşımıza çıktı. 28 Şubat sonrasında cevap aradığımız sorular varken, 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte bu sorular daha da çoğaldı.
28 Şubat ve 27 Nisan'da, ülkede toplumsal bir huzursuzluk olduğu ve ülkenin yönetilemez olduğu vurgusu yapılıyordu.
28 Şubat sonrasında, yalnızca siyasi alana değil ekonomiye de ağırlığını koyan darbeci zihniyetin,
15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığı karşısında, ekonomiyi çökertme planının başka araçlar ve aktörler tarafından devam ettirilmesi, darbeci zihniyetin, sivil siyasetin yanı sıra ekonomiyi de hedef aldığının kanıtı.
Bu yüzden 20. yılında 28 Şubat okuması yaparken, 28 Şubat'ın aynı zamanda bir ekonomik darbe olduğu, hatta asıl amacın da ekonomiyi belirli grupların vesayetinde tutmak olduğu göz ardı edilmemeli.
“Bin yıl sürecek” denilen 28 Şubat sürecine son verilmiş olsa da, 28 Şubat zihniyetinin devam ettiğini son olarak 15 Temmuz'da gördük.