|
Dünyada borç sorunu
Kovid-19 salgının ekonomiler üzerindeki olumsuz etkisini gidermek için birçok ülke
önemli miktarda mali, parasal ve finansal teşvik paketlerini u
ygulamaya koydular.
Salgın sonrasında ekonomilerde baş gösteren fiyat artışlarının yanında artan kamu borçları da önemli bir sorun halini alıyor. Tabi ki borç sorunu yalnızca düşük ve orta gelirli ülkeler için problem haline gelmiyor. Bu sorun
düşük ve orta gelirli ülkelerin yanında küresel piyasalar için de tehlike çanlarının çalmasına neden oluyor.
Dünya Bankası tarafından açıklanan
yeni borç istatistikleri de
düşük ve orta gelirli ülkelerin dış borç stoklarının geldiği seviyeyi
açık bir şekilde göstermektedir.
DÜNYA BANKASI VERİLERİ NE DİYOR?
Kovid-19 salgını öncesinde düşük ve orta gelirli birçok ülke, yüksek dış borç stoku nedeniyle zaten kırılgan ve savunmasız ekonomilere sahiptiler.
Düşük ve orta gelirli ülkelerin mevcut borçlarının yanında 2020 yılında ekonomilerde yaşanan daralmayla beraber
borcun milli gelir içindeki payı ve borç-ihracat oranı da arttı. Salgın sonrasında düşük ve orta gelirli ülkelerin dış borç stokları 2020'de
yüzde 5,3 artarak 8,7 trilyon dolara yükselmiş.
Düşük ve orta gelirli ülkelerin dış borçlarının GSMH’ye oranı (Çin hariç) 2019’da yüzde 37 iken 2020’de yüzde 42’ye
yükselmiş. Bununla birlikte
borç-ihracat oranı 2019’da yüzde 126 iken 2020’de yüzde 154’e yükselmiş durumda.
BORÇ STOKUNUN YÜKSELMESİNİN RİSKLERİ
Dış borç stokunun artması ekonomiler üzerinde birçok olumsuzluk meydana getirmektedir. Bu olumsuzlukların başında
yüksek borç stokunun anapara ve faiz ödemlerinin arttırması geliyor. Yükselen anapara ve faiz ödemeleri ekonomiler
açısından
önemli bir sızıntı olduğundan kaynakların
ülke dışına çıkması
anlamına geliyor.
Diğer yandan, borç stokunun artmasıyla oluşacak ödeme güçlüğü beklentisi
uluslararası yatırımcıların
ve özel yatırımcıların
endişelenmesine neden olur.
Çünkü artan borç stokunun yeni vergilerle finanse edileceği öngörüsü uluslararası yatırımcıların ülkeden çıkmasına ve yatırımların ertelenmesine sebep olabilir.
Bu bağlamda
yüksek borç miktarı
yatırımları olumsuz etkileyerek
ekonomik büyüme, kişi başı gelir, gelir dağılımı ve daha birçok makroekonomik ve sosyal göstergeyi olumsuz etkileyecektir.
Bugün birçok fakir ülkenin fakirlikten kurtulamamalarının ve içinde bulundukları yoksulluk döngüsünü kıramamalarının da
en önemli sebebi içinde bulundukları borç batağı değil mi?
Her ne kadar Dünya Bankası tarafından fakir ülkelere verilen borçlar
belli dönemlerde zorunlu o
larak öteleniyor
ve borç anapara ve faiz ödemeleri
tıraşlanıyor olsa da mevcut borçların sürdürülebilmesi gerçekten çok zor.
BORÇLARIN SÜRDÜRÜLEBİRLİĞİ NEDEN ÖNEMLİ?

Borçların sürdürülebilirliği bir ülkenin borç anapara ve faiz ödemelerini zamanında yapabilmesi anlamına gelmekte.

Bu nedenle, düşük gelirli
ülkeler
ve gelişmekte olan birçok orta gelirli
ülkeler için sürdürülebilir borç
seviyeleri oldukça
önemli
.
Çünkü, sürdürülebilir borç seviyeleri, ekonomik iyileşme, kişi başı gelirin artması, yoksulluğun azaltılması ve ülke risk primlerinin düşmesi
için hayati önem taşıyor.
En önemlisi de
salgının etkisinin halen devam ettiği bu dönemde
dış borç stokunun
gelecek nesiller üzerinde ağır bir ekonomik yük oluşturması da borçların sürdürülebilirliğinin özen gösterilmesi gereken hayati bir konu olduğunu gösteriyor.
#Kovid-19
#Dünya Bankası
#GSMH
il y a 3 ans
Dünyada borç sorunu
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle