|
Faiz tartışmaları gölgesinde, FED beklentileri

Bu satırları yazarken Amerikan Merkez Bankası, FED faiz kararını açıklamamıştı. Ama şunu açık söylemek gerekirse, FED’in faiz artırması çok yüksek bir ihtimal.

Yılbaşından bugüne değin, ekonomi çevreleri FED’in 2018 yılında üç veya dört defa faiz artırımı yapacağını tartışıyor. Artık herkes buna göre pozisyonunu belirlemiş durumda. Yani ileriye dönük beklentilerini ve yatırım kararlarını bu faiz artırımlarını hesaba katarak planlamış durumda.



Bu da piyasanın FED’in kararlarını önceden satın aldığı anlamına geliyor.

FED küresel ölçekte, piyasalar ve finans sistemi üzerinde etkili olabilmek ve kararlarının etkilerini küresel boyuta yayabilmek için bunu bilinçli olarak yapıyor. Belirli zaman aralıklarında açıklanan toplantı tutanakları, bölgesel FED başkanlarının yaptığı açıklamalar FED başkanının özenle seçilmiş zamanlarda ortaya attığı söylemler bunu sağlıyor.

Bu sayede yapılan faiz artışı, ekonomi üzerinde oluşturacağı olası etkinin çok daha ötesinde, küresel piyasaları ve finansal sistemi etkiliyor.

FED 2018 yılı boyunca; 30-31 Ocak, 20-21 Mart, 1-2 Mayıs, 12-13 Haziran, 30 Temmuz-1 Ağustos, 25-26 Eylül, 7-8 Kasım ve 18-19 Aralık olmak üzere sekiz tane toplantı düzenleyecek.

Bu gidişat, yıl boyunca yapılacak olan üç veya dört faiz artışı beklentisini dörde doğru kaydırıyor. Ancak, ekonomi çevreleri bu ihtimali de çoktan fiyatlamış durumda.

Dolayısıyla FED, alacağı kararlarla piyasalar üzerinde sınırlı bir etkiye sahip olacak olsa da alınan kararların küresel ölçekte tartışılması ve yatırımcıların geleceğe dönük yatırım planlarını yaparken, bunların etkili olması sayesinde amacını zaten gerçekleştirmiş olacak.

FED VE MERKEZ BANKASI

Türkiye ekonomisi açısından konuyu değerlendirecek olursak, her toplantı öncesinde ortaya çıkan faiz artışı tartışmaları FED’in küresel anlamda hedeflediği amaçlarına hizmet ediyor.

FED toplantılarının yapılacağı dönemlerde, bazı çevrelerin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası üzerinde adeta bir baskı kurmaya çalıştığını, kurlardaki yukarıya doğru hareketliliğe hız verildiğini ve dolayısıyla Merkez Bankası’nın faiz artırması gerektiğini ortaya koyan sözler duyuyoruz.

Neyse ki başta da kamu maliyesindeki güçlü duruş, yüksek büyüme rakamları ve Merkez Bankası’nın bu tür söylemlere karşı ortaya koyduğu direnç, FED’in aldığı kararlar ülkemizde sınırlı bir etkiye sebep oluyor.

Daha önceki yıllara baktığımızda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın toplantı tarihlerini dahi FED’e göre ayarladığını ve FED’in aldığı kararlara göre pozisyon belirleyerek hareket ettiğini görüyoruz. Artık, ekonomide gerçekleştirilen yapısal dönüşümlerin de sayesinde, FED’in ya da dışarıda alınan kararlar yüzünden ekonomide bir şok yaşansa dahi çok çabuk toparlanabiliyor ve kendi kararlarını ve planlarını tatbik edebiliyor.

Bunun en güzel örneğini 15 Temmuz hain darbe girişiminde gördük. Böylesine büyük bir badirenin etkileri dahi olayın üzerinden henüz bir ay bile geçmeden, darbe girişiminin etkileri kısa sürede bertaraf edildi ve ekonomi yoluna kaldığı yerden devam etti. 2017 yılında yüzde 2’nin üzerinde ekonomik büyüme beklentisi buna iyi bir örnektir.

Bu sınavın başarıyla atlatılması bize gösteriyor ki ekonomimiz konjonktürel şoklar yüzünden kırılganlık oluşsa da ivedilikle alınan tedbirlerle, kısa bir sürede tekrar rayına giriyor.

Ekonomide başta enflasyon ve cari açık gibi sorunlarla baş etmek için oluşturulan yol haritası, ekonomi yönetiminin yalnız FED’in aldığı kararlar doğrultusunda değil, ekonomi için gerekli alanlarda adım attığının önemli bir göstergesi.

Yıllardır yaşadığımız sayısız dış müdahaleye ve yapılmaya çalışılan spekülatif manevralara rağmen, Türkiye faiz tartışmalarını da bir tarafa iterek yoluna devam edecektir.

#FED
#Faiz
#Merkez Bankası
6 yıl önce
Faiz tartışmaları gölgesinde, FED beklentileri
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık