|
Demokrat dindarlığın sağduyusu: İnsani bulmuyorum

Dindarlık, Müslümanlığın tarih içinde yaşadığı çeşitli pratiklerle beraber tecrübe edilir. Din, bireylerin tarihsel ve sosyolojik gerçeklik içindeki ifşaları ile beraber bir tecrübeye döner. Dolayısıyla farklı tarihselliklerde ve farklı sosyolojik gerçekliklerde farklı dindarlık tarzlarıyla karşılaşabiliriz. Hangi dindarlığın daha doğru olduğu ise Müslümanlığın ana parametrelerine olan yakınlık ve uzaklığı ile açıklanabilir.

Özellikle Müslümanlar için içtihat alanı oluşturan siyaset, dindarlığın en önemli tecrübe alanlarından biridir. Siyaset tarzları da tarihsel ve sosyolojik farklılıklara göre değişiklik taşıdıkları için dindarlığın siyasal pozisyonu da buna göre yapılanır. Sadece son yüzyıllık Türkiye dindarlık tecrübesine baktığımızda bunu görüyoruz. Dindarlığın siyasal tecrübesi İslamcılık (Milli Görüş), milliyetçi maneviyatçılık, dindar demokratlık (Said-i Nursi DP''yi bu kavramla adlandırıyor) ve dindar muhafazakarlık gibi ana akımlardan oluşmaktadır.

Türkiye''nin siyasal geleneğinde dindarların bu politik tecrübeleri oldukça önemli gerçeklikleri ortaya koyuyor. Her şeyden önce farklılık ve çeşitlilik taşıyan bir siyasal tecrübeyle karşılaşıyoruz. Göreli bir siyasal çoğulculuktan hareket ederek dindarların siyasal talepleri gündeme getiriliyor. Milliyetçi- maneviyatçılık, İslamcılık ve demokratlık arasında dolaşan bir siyaset bulunmaktadır. Dindarlık, Türkiye siyasetini zenginleştiriyor.

Milliyetçi- maneviyatçılık büyük ölçüde devletin resmi ideolojisiyle paralellik taşıma zorunluluğundan kaynaklanan bir tecrübedir. Çünkü milliyetçilik, resmi ideoloji olarak bütün siyasal çizgiler üzerinde mutlak ve tartışılmaz bir hegemonya oluşturmaktadır. Var olmanın ve yaşamanın yolu, onunla kol kola yaşamaktan geçmektedir. Hala anayasanın korunan bir ideolojisi olarak varlığını sürdürmeye çalışan milliyetçilik, elbette siyasal dağıtım yeri olan devletten özgürlük talebinde bulunan toplumsal kesimler de onunla meşrulaşma ihtiyacını duyacaklardır.

Dindarların devletle olan ilişkilerinden kaynaklanan milliyetçi maneviyatçılık politik tecrübelerinin başka önemli bir tarihselliği ise Sovyetler komünizminin "dinsizlik" propagandasının önemli bir etkisi bulunmaktadır. Müslüman toplumlar, Kafkaslarda komünizm tarafından dinsel arınma siyasetleriyle karşılaşmaları karşısında önce afallaşmışlardır. Daha sonra bu propaganda çalışmalarının Anadolu''ya yansıması, dindarları Komünizmle Mücadele Derneklerini kurmaya yöneltmiştir. Elbette, tek parti CHP siyasetinin dinsizliğe varan baskıcı ve sert laiklik uygulamaları, çok partili sisteme geçiş yıllarıyla beraber Batı Bloku''nun görece dinsel özgürlük vaatleri sunarak buna karşın anti-komünizm çağrıları da etkili olduğunu belirtmemiz gerekir.

Bediüzzaman''ın kavramlaştırmasıyla DP, dindar demokratlığı temsil etmektedir. Dindarların din eğitimi, ifade özgürlüğü, inanç ve ibadet hürriyeti taleplerini kısmi olarak karşılayan bir programla ortaya çıkan DP, Müslümanlığın algısında dindar demokratlığı anlatmaktadır. Dindarlık, yeni tarihsel dönemde demokratlık tecrübesiyle var olma çabasındadır. Demokrasinin insan hakları, hukuk devleti, ifade ve inanç hürriyeti vb. ilkeler uzun bir dinsel asimilasyon programından sonra büyük bir kurtuluş olarak görülmektedir. Dindar demokratlık tecrübesi, siyasal bir tutum olarak Nurculuk, Süleymancılık, Nakşibendilik gibi çeşitli dindar ekollerin önemli bir ilgi odağı olmuştur.

Milli Görüş Hareketi MNP ve MSP ile beraber, dindarlara İslamcı bir siyaset arayışını sunmuştur. Dindarların siyaset arayışı, kimi radikal öneriler taşımaya başlamıştır. Köleci sömürü düzeni tanımlanması, anti-emperyalist eleştirisi, batı karşıtlığı ve bunlara karşı alternatif bir siyasal düzenin total önerisi getirilmeye çalışılmıştır. Özellikle siyaset ve din ilişkisinin bölgesel olarak radikal bir dönüşüm yaşamaya başlaması ve ANAP''ın kendi içindeki dindar demokratları tasfiye etmesi ile beraber Milli Görüş dindarların radikal bir siyaset tarzı olmaya başlamıştır.

Dindarlığın son siyasal tecrübesi, Muhafazakar Demokrasi tezini siyasal kuruluş değerleri olarak yapılandıran Ak Parti''dir. Ak Parti, muhafazakar demokrasi kavramlaştırmasıyla dindarları milliyetçi- maneviyatçı hattıyla siyasal İslamcı hat arasındaki gerilimden çıkararak yeni bir yol ortaya koymuştur. Bu nedenle geniş kesimlerin kabulüne mazhar olmuştur. Dindarlığın siyasal tecrübesi olarak bölgesel bir etki uyandırmaya başlamaktadır. Dindarları siyasal olarak demokratlığa çağıran ve kültürel olarak gelenek, din ve tarihle bütünleştiren bir politik tasarım ortaya koymaktadır.

Ak Parti, belli bir ideoloji ve ütopya üzerine sabitlenmeyerek çoğulcu dindar politik tecrübeleri içinde birleştirmektedir. Bahsettiğimiz dindarlık tecrübelerinin bir demokratik koalisyonu pozisyonumdadır. Asıl gücü de buradan kaynaklanmaktadır. Elbette bazen bu politik çizgiler biri belirginlik taşıyabilir. Örneğin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, milliyetçi -maneviyatçılık bir politik tahayyül ile yaptığı yorumlar (Güneydoğu''daki gelişmeler ile ilgili) bu açıdan değerlendirebiliriz. Ancak bu çizginin varlığını demokrasiyle yeniden dengelemek üzere "dindar demokrat" tecrübesi öne çıkarak "insani"lik prensibini hatırlatmada bulunur. Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik''in Şahin''e verdiği cevabın anlamı (İnsani bulmuyorum. Ak Parti hükümetini ve Ak Parti''yi temsil etmez) budur. Konuşmasıyla, Ak Parti ve Ak Parti Hükümeti''nin bu görüşlerle olan mesafesini gündeme getirerek milliyetçi maneviyatçılık yönelimden uzak durduğunu göstermektedir.

12 yıl önce
Demokrat dindarlığın sağduyusu: İnsani bulmuyorum
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle