“Evliliğe nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna verilen cevap oldukça ilginç. Türkiye toplumunda %29.3 “şart değil” diyor. Çok düşündürücü bir oran. Çünkü yüzde otuzlara varan bir kesim evliliği şart görmüyor. Yani evliliğe olan inancını kaybetmiş. Evliliği şart görmüyor. Büyük bir bilinç değişimi bu. Evliliğe bakışta meydana gelen bilinç değişimi… Evliliği şart görmeyen ve onsuz da yaşanabileceğine inanan bir bilinç. Bunun açılımı partner yaşam, evlilik dışı cinsel yaşam, fuhuş gibi davranışların onaylanması demektir. Yani toplum namusunu kaybediyor!
Evet! Toplum namus kaybına uğruyor. İnsanların namusu varsa toplumların neden olmasın? İnsanlar namustan sapıyorlarsa toplum da sapabilir. İnsanlar namustan koparak birçok değerini kaybediyorsa toplum da namustan koparak birçok değerini kaybediyor. Görünen o ki insan ile sınırlı bir mesele karşısında değiliz, onu da aşan ve daha genele yayılan bir toplum meselesi ile yüz yüzeyiz. O da evliliğin kaybolmasıyla ortaya çıkabilecek anominin yaygınlığı…
Evlilik, toplumların evrensel halleridir. İnsanların meşru cinsel süreci, karşı cinsler arası psikolojik denge, erkek ve kadın arasındaki ilişkilerin/arkadaşlığın en mahrem biçimiyle gerçekleşmesi, sevincin ve namusun paylaşılması, aile akdinin gerçekleşmesi… Evlilik, en büyük döngüdür insan hayatında. En anlamlı, en sevinçli ve en değerli durakların başında yer alır. O nedenle her anne ve baba çocuğunun mürüvvetini görmek ister. Yine doğum ve çoğalma en sağlıklı biçimde evlilikle gerçekleşir.
Evlilik, dinimizde karşı cinsle meşru yaşamanın yoludur. Evlilikle, erkek erkek olur. Mesuliyet yüklenir. “Efendi” olur. Bizim memlekette hala efendi diye hitap eder kadın erkeğine. Erkek, başıboşluktan, manasızlıktan ve kaotik yaşamın tehditlerinden kurtularak huzura varır. Ondan dolayı erkek on beşinden itibaren evlenmek ister. Askerliğini tamamlayarak evliliğe ayak basar. Kız, kadın aşamasına evlilikle varır. Yepyeni bir tecrübe yaşar. Koca sahibi olur. Sevgi ve aşkı huzurla yudumlar. Kadın, evlilikle anne olur. Çocuk doğurur. Bedeninden bir beden getirir dünyaya. Capcanlı varlıkların sahibi olur. Onları yetiştirdikçe, büyüyen insanların güzelliğini seyreder. Ektiği ağaçların çiçeklenmesini ve meyveye durmasını gördüğü gün mutluluktan geçen çiftçiye benzer. Kadın, dosttur, arkadaştır.