|
Kurtarılmış mahalle üniversitesi ve rektörlük

Boğaziçi Üniversitesi’nin getto kimliğini bir iki yıl önce CNNTürk’te gündeme getirmiştim. Henüz Cumhurbaşkanımız Erdoğan açıklamalarda bulunmadan da eleştirilerimi ortaya koydum. Sorunlar çok boyutlu. En azından iki cephesi var: Boğaziçi Üniversitesi’nin akademik gettosu ve rektörlüğün göreve getirilme yöntemi. Boğaziçi Üniversitesi akademik getto kimliğini korumakta ısrar ediyor. Memleketin zeki evlatlarını burada ABD’ye hayran bilinçlere çeviriyorlar. Tornadan çıkmış bu zeki Anadolu evlatları elitizme ve Batı hayranlığıyla bir an önce Batı şehirlerinde kapitalist ve siyasi merkezlerin kapılarında görev almakla yanıp tutuşuyorlar. Elbette bu tornadan düzensiz çıkan epey insanımız da var. Hocalar, bu düzeni sürdürmek için var güçleriyle tepki veriyor. Devlet üniversitesinde, başka devletlere devşirme yetiştirme rollerine oldukça sadıklar. Protestoların kökeninde bu var. Tek bir başörtülünün bile asistan olmadığı bu kadro, protestolarını etkili hale getirmek için başörtülüleri en ön safhaya yerleştiriyorlar. Yeni “hürriyet kadın” imgesi, başörtü üzerinde piyasaya sürülüyor.

Kapitalizmin şirketlerine devşirme düzenini değiştirmeye yönelen akla karşı var güçleriyle direniyorlar. Çünkü daha büyük bir küresel aklın parçası olarak kendilerini algılıyorlar. Nitekim bu akıldan da ses geldi. Biden’in bakanlarından birisi mesaj verdi. Bu akıl küresel, trend, kapitalist ve en güçlü hegemonya. Bu nedenle herkesi amaçları doğrultusunda bir araya getirebiliyor. Eşcinsel ve başörtüsü burada bir araya geliyor. Özgürlük, özerklik ve demokrasi en etkili söylemler. Oysa bu söylemler, tamamen getto düzenlerini ve devşirme düzenlerini sürdürmek için kullanılıyor. Özerklik derken, bilimsel feodalizmini korumanın peşindeler. Atamaya karşı çıkarken de “bu düzenimize dokundurtmayız” diyorlar. Çünkü bu ülkede bin tane hocanın işine son verildiğinde hiçbir şey söylemediler. Çünkü dört yıldır uygulanan atama yöntemine bir tek kelime etmediler. Çünkü onlar kendi “mahalle üniversitelerini” korumanın peşindeler.

Garip değil mi? Devletin en fazla imkânlarla donattığı ve en zeki evlatların gittiği bu üniversite, kurtarılmış mahalleyi andırıyor. Türkiye’nin en kurtarılmış mahalle havasını veren en gelişmiş bir üniversite olması nasıl bir paradoks? Bu mahalle beyaz, elitist, kibirli, Batıcı, seküler ve sol. Bu beyaz üniversite mahallesi, şimdi kazan kaldırıyor ve “istemezuk” diyor. Meseleyi üniversite sınırlarının ötesine taşıyor. Elbette üniversitelerin kamusal aydınlatma rolleri var. Ama buradaki aydınlanma despotizmi! Biz en iyi bilenleriz ve sizler de buna tabii olacaksınız! ABD neo-liberalizmin solcu yeniçeriliği! Kendi toplumlarının eşitsizlikleri, patolojileri ve cehaletleriyle başa çıkmak için bilimlerini seferber etmek gibi bir motivasyonları da yok. Amerikan akademik hegemonyasının ağlarında yaşıyorlar ve bilimleriyle de buna hizmet etmek için yanıp tutuşuyorlar. Birkaç post-modern felsefe ve sosyal teori ezberleriyle de muhalif olma illüzyonuyla da keyifleniyorlar.

Boğaziçi akademik mahallenin bu düzeni daha fazla devam edemez. Ancak buna karşı yapılan eleştiri ve ortaya konulan mücadele dili de bir hayli sorunlu. “Dilini keseriz” diyen psikopatlar, “gece gelip yapar, sabah işimize gideriz” diyen cahil profesörler… Rektörlük yönetim tarzı da artık başka bir sorun. Dört yıldır başlayan ve Türkiye’nin anormal şartlarında gelişen atama sistemi yerini istişarenin, seçimin ve katılımın olduğu bir yönteme bırakmalıdır. Seçim sisteminin çok ciddi sorunlara yol açtığını yakından biliyoruz. Biz de farklı üniversitelerde, farklı yöneticilikler yaptık. Taşrada da çalıştık, merkezde de. Bölüm başkanlığı da yaptık, dekanlık da. Seçim dönemlerinde yaşanan kutuplaşmaları, demokrasi tiyatrosunu, aşırı kadrolaşma çabaları… Bütün bunlar yine de akademisyenleri rektör belirlemede tanımazlıktan gelmeyi gerektirmez. Yeni bir katılım, seçim ve tayin sistemi bulunmalıdır. İktidara geldiği ilk günde YÖK reformu için büyük gayret sarf eden AK Parti, yeniden reforma yönelmeli. Rektör atama sistemi yerine farklı bileşenlerin uzlaşmasına ve akademisyenlerin de az çok içine dâhil olduğu bir sistem getirilmeli. Artık üniversitenin gettolaşma ve merkeziyetçilik arasında salınıp durmasına son verilmelidir.

#Üniversite
3 yıl önce
Kurtarılmış mahalle üniversitesi ve rektörlük
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî