|
AK Parti’nin aslı ve kökü

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü grup konuşması merakla bekleniyordu. Neler söyleyeceği her zamankinden önemliydi çünkü 31 Mart’tan sonra seçim sonuç-larına ilişkin AK Parti çatısı altında ve kamuoyu önünde ilk geniş değerlendirmesini yapacaktı.

Erdoğan, 3 Nisan günü yapılan AK Parti MYK toplantısında sandıktan ikinci çıkmalarının özeleştirisini yaparken,
“Sadece oy kaybı değil, kan ve ruh kaybı da var”
demişti. Ağır ve her liderin yapmaktan kaçınacağı bir özeleştiriydi. Lakin Erdoğan’ın 31 Mart sonuçlarının fotoğrafını çektiğinin özet cümlesiydi.
Erdoğan’ın grup toplantısındaki konuşması da kaybedilen o ruhu yeniden kazanmaya yönelikti.
Dikkatle ve notlar alarak takip ettim. Cumhurbaşkanı, tüm coşkusu ve alışılagelen üslubuyla dolu dolu bir hitapta bulundu.

Şu sözler; hem AK Parti teşkilatlarına hem AK Parti seçmenlerine hem de yeni siyasi hesaplar yapanlaraydı: “Şunu herkes görsün ve bilsin; biz ‘bitti’ demeden hiçbir şey bitmez. Biz bu ülkenin en dinamik partisiyiz, heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri.”

Mahalli seçimler geride kaldı, 2028 seçimleri 4 yıl sonra olacak. Devletin başında Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı’nda. Türkiye bölgesel krizlerin odağında bir ülke konumunda. Dünya geri dönüşü olmayan bir yola sokulmak istenirken, birileri Türkiye’nin 31 Mart seçimlerine takılıp kalmasını istiyor ve buradan siyaset üretmeye çalışıyorlar.

Sosyal medyada bir zemin inşa ediliyor ve erken genel seçim türküleri yeniden söylenmeye başladı.
AK Parti’nin omuzlarına basarak siyasette kendine alan açan Yeniden Refah Partisi direkt bu algıya oynuyor mesela.

Erdoğan beklenti ve planları olanları işaret ederek üst perdeden noktayı koydu: “Sonuçlara bakarak, bunun bir yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, pervasızlaşanlar, hatta farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyoruz. Adeta bir genel seçim havasına girmek suretiyle sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar... Birileri kendilerince, ‘yerel iktidar’, ‘merkezi iktidar’ diye Türkiye’de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor. Bu tarz söylemler, ‘demlendikleri’ ittifak ortaklarına diyet borcu ödeme hamleleri değilse, ham bir hayalden ibarettir. 81 ilimizde tek bir iktidar vardır, o da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir.” 

Diğer yandan Türkiye ekonomisi enflasyonu yeniden alt etmenin sinyallerini vermeye başladı. Hedef 2026’da tek haneye indirmek. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de kararlı olduklarını her fırsatta gösterdiler. Bu disiplini bozmamak için, seçim ekonomisi uygulamayarak yerel seçimleri kazanamamayı dahi göze aldıklarını ortaya koydular.

Erdoğan bir kez daha altını çizdi: “Artık seçimin de olmadığı önümüzdeki 4 yıl içinde enflasyonla mücadelemizi inşallah zaferle sonuçlandıracağız. Geçmişte yaptık, yine yapacağız.”

Dünkü grup konuşması Erdoğan’ın AK Parti’ye nasıl bir neşter vuracağının işaretleri açısından da önemliydi.
Kulaklar biraz da bu yönlü mesajlarındaydı.

Değişim sinyalini çok net ifadelerle verdi Erdoğan. Lafı eğip bükmeyeceklerinin altını çizdi ve “Tabir yerindeyse kırk dereden su getirerek analizler kasmak bize yakışmaz. Milletin verdiği mesajları herkesten önce bizim doğru okumamamız gerekiyor. Komplekse kapılmadan bu muhasebeyi yapmak aziz milletimize karşı görevimizdir. Kendi bünyemizle gerekli değişimi gerçekleştireceğiz. Milletimiz bizden kapsamlı, samimi biz özeleştiri yapmamızı istemiştir. Karşımızdaki tablo nettir, biz de bu tablonun farkındayız. Bu mesajların gereğini yerine getireceğiz” dedi.

Şimdi akıllara şu soru var: Değişim yani yenilenme nasıl bir boyutta olacak? Erdoğan son MYK’da seçim sonuçlarının siyasi boyutunu değerlendirmek üzere bir komisyon kurulması talimatını vermişti. AK Parti’nin oy kaybının ekonomi, emekliler, yanlış aday tespiti, teşkilat yönetimi gibi hangi sebeplerden olduğu ortaya çıkarılacak. Erdoğan bu çalışmaya dikkat çekti ve değişimin boyutunun nasıl olacağının işaretlerini, şu tespiti yaparak verdi: “Milletin talepleri ve tenkitleri doğrultusunda kendi bünyemizde gerekli değişimi gerçekleştirecek, daha da güçlenmiş bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Aslımıza, köklerimize, iradesiyle ve desteğiyle bizi bu makamlara taşıyan aziz milletimize, bizi var eden ilkelerimize çok daha sıkı sarılacağız.”

AK Parti’nin aslı da kökü de Recep Tayyip Erdoğan’dır. Gazze’nin ayakta kalan umudu, Filistin halkının hamisi, mazlum Müslümanların kapısı ve İslam dünyasının lideridir Erdoğan. Türkiye’de ezilen, sindirilen, önü kesilen, yok sayılan ve iradesini el konulan halkın en büyük hikâyesi yine Erdoğan’dır.

Bu nedenle AK Parti’nin yeniden Erdoğan'a yönelmesi ve yeniden Erdoğan’ın seviyesine, heyecanına, coşkusuna ortak olması gerekiyor.

Erdoğan’ın dünkü konuşması her kelimesi ve cümlesiyle “toparlanın, kendinize gelin ve ayağa kalkın gitmiyoruz” manifestosu niteliğindeydi. AK Parti’nin böyle bir silkelenmeyi yaşaması gerekiyordu. Erdoğan tüm bilgi ve birikimiyle hem partisine hem de halka yeniden cesaret yükledi.


#siyaset
#AK Parti
#Ersin Çelik
13 gün önce
AK Parti’nin aslı ve kökü
İnsanlığın temel sorunu
“Bir yanımı sardı müfreze kolu; bir yanımı sardı Varilcioğlu!”
Kara dinlilerle milletin savaşı
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema