|
‘Kendisi Türk öyle mi, bizim gibi Türk?’
Önce, şair ve düşünür Yavuz Bülent Bakiler’in iki yıl önce ‘Doğduğum Ev’ serisi için GZT.com’a verdiği röportajdan alıntı yapmak istiyorum:
“Babamın almış olduğu dergilerden Türkiye dışındaki Türklerden haberdar oldum. O dergileri okuyarak, o dergilerdeki yazıları, şiirleri okuyarak onlara karşı çok yakın bir ilgi duydum. O duyguyu, o fikri, konuşmalarımda ifade ettim. Ama o dönemler bizim Milli İstihbarat Teşkilatı’nda, Türkiye dışında yaşayan soydaşlarımıza bir ilgi duymayı çok büyük bir suçmuş gibi görüyorlar ve gösteriyorlardı. O bakımdan benimle ilgili
Milli İstihbarat Raporu’nda Türkiye dışındaki Türklere çok yakın bir ilgi duyduğumu, Turancı olduğumu belirtmişler. Doğru. Moskova’da da aynı suçlamayla açılmış bir dosyamın olduğunu Azerbaycan’a gittiğim zaman öğrendim.
Ruslar da bunu böyle tutmuşlar. Bu yakınlık çeşitli makamlarda büyük bir suç gibi görülüyordu bir zamanlar. O bakımdan Milli İstihbarat’ın tutmuş olduğu rapor bazı yetkili kişilerin mesela Kenan Evren’in önüne konulduğu zaman onları çok korkutuyordu. O bakımdan beni devlet hizmetinde geri hizmetlere çektiler ve beni cezalandırmak yoluna gittiler.”
“TABİİ Kİ TÜRK”
Bu yaşanmışlığı burada noktalayıp
rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal
’a geçelim. Özal, Avrasya coğrafyasına yönelik ilk resmi ziyaretini 11 Mart 1991’de yapmış ve sırasıyla Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve Azerbaycan’da temaslarda bulunmuştu. Programın Kazakistan durağı ise bir hayli anlamlıdır. Kazakların egemenlik ilanından sonra ülkeyi ziyaret eden ilk devlet başkanı Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dır. Başkent Alma Ata’daki ikinci gün,
namaz vakti götürüldüğü camide eline mikrofonu alan Turgut Özal cemaate hitap etmeye başlar.
Herkes şaşkındır. Uzun zamandır ibadete kapalı olan cami, Özal gelince ilk defa kullanıma açılmıştır. Ağlayanlar, yaşadığı ana inanamayanlar… O gün o caminin içinde olan dönemin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Engin Güner şahitliklerini şöyle aktarır;
“Özal en öne geçti. Yıllar sonra ibadet etmenin ve Türk Cumhurbaşkanını aralarında görmenin sevincini birlikte yaşıyorlardı. Ağlayanlar çoktu. Sol yanımda oturan ak ve sivri sakallı, nur yüzlü, masal kitaplarından çıkmış gibi yaşlı dede kulağıma eğildi ve hemen önümdeki Özal’ı göstererek sordu: ‘Padişah İstanbul’da mı oturuyor?’ Ben kendisine Özal’ın Cumhurbaşkanı olduğunu, Cumhuriyetle birlikte Ankara’nın Başkent seçildiğini izah ettim. Belli ki Ankara’yı ilk defa duyuyordu. Bana ikinci sorusu: ‘Kendisi Türk öyle değil mi? Bizim gibi Türk değil mi?’ oldu. Ben de ‘Tabii ki Türk,’ dediğimde gözlerinden yaşlar akmaya başladı.”
ÖZAL ÖMRÜNÜ ADADI
Türki Cumhuriyetlerin bağımsızlığa kavuştuğu 1991’den 2021 senesine kadar geçen sürede devlet başkanları birçok kez bir araya geldi. Bu toplantıların ilki 1992 yılında Cumhurbaşkanı Özal’ın davetiyle Ankara’da gerçekleşmişti. Altı bağımsız Türk devletinin başkanları Özal’ın daveti ile bir araya geliyordu. Bu sebeple de Ankara’daki zirve yüzyıllar boyunca
birbirinden uzak kalmış, birbiri aleyhine kışkırtılmış, komünizm baskısı altında din, dil, kültür erozyonu yaşamış Türkleri yeniden bir araya getiren
çok önemli bir gelişme olarak kayıtlara geçirildi. Turgut Özal
bu birliğe ömrünü vakfetmişçesine bir kader yaşadı adeta.
Çünkü vefatından önceki son yurtdışı gezisini Türk Cumhuriyetlerine yapmıştı. Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Azerbaycan gezilerini tamamlayarak 15 Nisan’da Ankara’ya döndü ve iki gün sonra rahmetli oldu.
“BİR MİLLET ÇOK DEVLET”
Bir zamanlar hayali dahi kurulamayan, hayalini kuranların, ya da dillendirenlerin devlet eliyle fişlendiği
Türk Birliği’ni Turgut Özal’ın bıraktığı yerden devralıp
daha ileri aşamaya taşıyan ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan oldu. 1992 yılından beri toplanan, Türkçe Konuşan Devletler Devlet Başkanları Zirvelerinin adı önceki gün İstanbul’da yapılan zirvede ‘Türk Devletleri Teşkilatı’ olarak değişti. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki
“bir millet iki devlet” bağı, ‘bir millet çok devlet’ olarak güçlendi. Çelikleşti.
Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı toplantıda Erdoğan’ın yaptığı konuşma tarihe geçecek izler taşıyordu. Erdoğan, “Konseyimizin adı artık Türk Devletleri Teşkilatı’dır. Yeni adımız ve yapımız Türk Devletleri Teşkilatı’yla bundan sonra daha hızlı, özellikle ısrarla kök salacak, büyüyecek, gelişecek ve serpileceğiz. İnşallah Güneşin yeniden doğudan doğmaya başlayacağı vakitler yakındır” dedi.
SIRA KIBRIS TÜRK DEVLETİ’NDE
Güneşin yeniden doğudan doğmasından korkan,
300 milyonluk Türk ailesinin kardeşler birliğinin nasıl bir güç oluşturacağını iyi bilenlerin yıllardır engellemeye çalıştıkları rüya
artık gerçek oluyor. Bugün atılan adımların meyvesini belki yıllar sonra alacağız ama buna kesinlikle değecek. Son bir not:
Kıbrıs Türk Devleti’nin ilanı ve tanınma süreci de bu konseyden geçecek.
#Yavuz Bülent Bakiler
#Turgut Özal
#Kıbrıs
2 yıl önce
‘Kendisi Türk öyle mi, bizim gibi Türk?’
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle