|
Sen kimin boynuna urgan geçiriyorsun başkan?
Samsun’da iki sarhoşun elindeki o halat, anıtı yıkamazdı ama Atakum Belediyesi’nin yayınladığı o karikatür toplumu bölecek, parçalayacak güçte büyük bir provokasyon olarak önümüze düştü. Hatta daha ilerisi, toplumun belli bir kesimine yönelik; bile isteye
toplu itibar suikasti
yapıldı.
Nasıl mı bile isteye? Samsun’daki Atatürk Anıtı’na saldırı girişimi 3 Şubat günü sabaha karşı yapıldı, zanlılar aynı gün gözaltına alındılar. Ertesi gün sabah ise sabıka kayıtları ortaya çıktı. İki zanlının alkol ve uyuşturucu bağımlısı oldukları, adam yaralamaktan hapis yattıklarının bilgisi Cuma günü öğlen 12’de her yerde haber oldu. Haber olmasaydılar bile; toplam 38 suç kaydı bulunan ve anıta ip bağladıkları sırada da alkollü olan bu 2 kişinin
“parayla her türlü iş yaptırılabilecek kişiler”
olduğunu tüm Samsun biliyormuş zaten.
Peki, Atakum Belediyesi ne yaptı? Sosyal medyadaki etkileşim dalgasını da arkasına alarak; anıta ip bağlayan
iki sarhoşun ayaklarına takunya giydirdi
. ‘Ne var bunda’ diyecekler olacaktır. Takunya;
dindarlarla, namaz kılanlarla, camiye gidenlerle özdeşmiş ağaç terliktir.
Takunya demek abdest demektir. Cami demektir. Namaz demektir. Birçok camide ve özellikle de Anadolu’daki
camilerin şadırvanlarında hala takunyalar vardır.
Takunya aynı zamanda;
mütedeyyinleri aşağılama, hakir görme ifadesidir.
Daha önceki gün HDP Antalya Vekili Kemal Bülbül, ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin TBMM’de yaptığı konuşmada, dindarlığı betimlemek için
“takunyalı öğretmen, takkeli öğretmen, cübbeli öğretmen”
cümlesini kurdu. Öncesi de var. Merhum Cumhurbaşkanı
Turgut Özal
1967–1971 yıllarında Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini yürütürken, çevresinde oluşan
teknokrat ekibe devlet içinde takılan lakap; ‘takunyalılar’ idi.
Namaz kıldıkları ve abdest alırken göründükleri için “takunyalı” diye anılırlardı. Atakum Belediyesi’nin yayımladığı karikatürdeki takunya metaforunun kaynağı da bu sosyolojik yaftalamadır işte.
O karikatür bu nedenle alelade bir tepki, duygusallık, hassasiyet ürünü değildir ve ellerine ip verilen iki sarhoşun yapmaya çalıştıkları
provokasyonun devamı niteliğindedir.
Üzerine çalışıldığı bariz. Karikatür yayınlanmadan ortaya çıkan
sabıka kayıtlarının bile isteye yok sayıldığı da
ortada. Üstüne üstlük
boyunlara geçirilmiş urgan göndermesi de
var. Ayakta takunya, boyunda urgan. Bir gönderme de ben yapayım o zaman; Atakum Belediyesi, Asteğmen Kubilay’ın katledildiği Menemen provokasyonuna ve sonrasındaki idamlara mı gönderme yapmak istiyor? Ne kadar ilginçtir ki; 23 Aralık 1930’da Menemen’de Asteğmen Kubilay’ı şehit eden Derviş Mehmet adındaki meczubun başını çektiği 7 kişilik grup da esrarkeşti. Devlet kayıtlarında geçiyor hem de.
Samsun’daki provokasyon bu karikatürle siyasi zemine taşındı. CHP’li Atakum Belediyesi dindarları açıkça hedefe koydu.
28 Şubat’ın dehlizlerinden bir kumpası çıkarıp orta yere bıraktı.
Otuz yıl öncesinin karanlık, baskıcı, garabet günlerine geri götürdü ülkeyi.
Abdest alanlar, namaz kılanlar, camiye gidenler bu karikatürle mimlendi.
Dinini yaşayanlar tipinden, şeklinden şemalinden yargılandı ve boyunlarına ip geçirildi. 28 Şubat’ta bu karikatürden daha ağır, daha vahim suçlamalara maruz kaldı dindarlar. Üniversite kapılarında, sınav salonlarında özgürlüklerinin mücadelesini verirken Ali Kalkancı’yı, Fadime Şahin’i, Müslüm Gündüz’ü ‘kucaklarında’ buldular. Bir haberle, bir manşetle sokağa çıkamaz, konuşamaz hale getirilmek istendiler. Saymakla bitmez. Fakat şu dönem çok farklı.
Toplumu terörize eden sosyal medya gerçeği var. Kaos ve etkileşimin alış verişi var.
Çevremden de çok duyuyorum.
Sosyal medyadaki kaotik gündem bir süredir sokağa taşınmaya çalışılıyor. Toplumun sinir uçlarıyla oynanıyor.
Değerlere, kutsallara hakaretler ediliyor. Birileri de elinde benzinle paylaşımlar yapıyor. Bunlardan birisi de maalesef bir belediye başkanı. Atakum Belediye Başkanı olmadan önce Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Samsun Şube Başkanlığı’nı yapan
Cemil Deveci neden olduğu kaosun ne kadar farkında bilmiyorum.
Lakin sosyal medyada milyonlarca kez paylaşılan karikatürün toplumda nasıl bir ayrışmaya neden olduğunu ve nefreti körüklediğini altına-üstüne yazılan yorumları okuyarak gözlemleyebilirsiniz.
Tüm bunları üst üste koyduğumuzda şu soruyu ısrarla sormak gerekiyor; Samsun’daki provokasyon iki sarhoş ve uyuşturucu satıcısının işi midir?
Yoksa kendilerine verilen o ipi tutan elin bir şeyleri denemesi midir?
#Samsun
#Atakum Beledeyesi
#takunya
#CHP
2 yıl önce
Sen kimin boynuna urgan geçiriyorsun başkan?
Zamanda ve mekânda bir uyanış: Sîdî Ukbe Ulucamii
19 Mayıs’a 10 gün kala…
Uluslararası doğrudan yatırımları çekmek
Enflasyon, döviz kuru beklentileri ve CDS
İsrail ve Batı’nın çifte standardı