|
“Zafer” paylaştıkça “zafer” olur…

İnsanları ezmişler, insanları sindirmişler, ruhlarını çekip almışlar, bir şey yapamayacaklarına, yeteneksiz olduklarına inandırmışlar, tarihin en cesur milletini frenlemişler, kendi gölgesinden korkar hale getirmişler.

Şu Afrin, öyle büyük, öyle acayip, öyle enteresan bir zafer oldu ki, herkese kendini yeniden hatırlattı, milletin üstündeki ölü toprağını kaldırdı, çok iyi oldu, çok güzel oldu, çok kahramanca oldu, bu mukaddes yolda milletle olan, milletle yürüyen, işgalciye direnen, coğrafyanın namusuna inanan herkese kutlu olsun.



Her şeye rağmen zaferi bölüşmek lazım, bu önemlidir, yabana atılacak bir konu değildir, Türk milletini büyük millet yapan zaferden sonraki tavrıdır, davranışıdır, artık bu milletin hikayesini toplayıp, yola devam etme vakti gelmiştir, zaman geçti, yapılması gerekenler yapılamadı, millet oyalandı, herkes herkese cevap yetiştirdi, bundan sonra siyaset kendi içinde, kendi mecrasında hesaplaşsın, tartışsın, yorulsun, emek versin, en sonunda iyi olan kazansın, hepimiz alkışlayalım.

Zeytin Dalı Harekatı’ndan önce yazılanları çizilenleri biliyoruz, yeni bir şey değil ki bu, Türkiye, terörle mücadele ederken sadece silahlı terörle değil, kalemli terörle de mücadele etti, buraya böyle gelindi, Türkiye’nin ekranları, PKK terör örgütü içinde faaliyet gösteren, eli silahlı Nurettin Demirtaş’ın kardeşi Selahattin Demirtaş’tan, Türkiye Cumhuriyeti’ne, “Cumhurbaşkanı” çıkarma projesine ev sahipliği yaptı, bu planlar hep Afrin’de yapıldı, sırtını YPG’ye, PYD’ye yaslayanlar, gece Afrin’e gidip sırtlarını yasladı, gündüz TBMM’ye gelip sırtlarını yıkadı, bu işler hep böyle oldu.

35 yılda 50 bin insanın öldürüldüğü, 1 trilyon dolar paranın batırıldığı, Türkiye’yi parçalama planları Afrin’de çizildi, gümrük kapılarında patlayan bombalar Afrin’den getirildi, Ankara garında onlarca insanın kanına giren o patlayıcılar da Afrin’de yapıldı.

Tarih bir bütün olarak akıyor, her şeyin, her şeyle bağlantısı var, 28 Şubat’ta darbe oldu, “Başaramadınız gidin” diyenler, 15 Temmuz’da, yarım kalan darbeyi tamamlamak için tekrar sahaya indi, halk direndi, hem 28 Şubat’ta, hem 15 Temmuz’da, hem Fırat Kalkanı’nda, hem Zeytin Dalı’nda, halkın direnişini ve desteğini görmek isteyenler gördü, siyasetini ona göre kurdu, milleti arkasına aldı ve Türkiye adına söz sahibi oldu, süreci doğru okuyamayanlar, yanlış merkezlerde kendilerine istikbal arayanlar, teslim olmuşlar, başkasının çizdiği siyasi haritaya boya olmanın ötesine geçemedi.

Tam da bunu diyorum işte, hain ile gafili ayırma vaktidir, “Devlet olarak, millet olarak, bu kadar güçlü olduğumuzu, bu kadar cesur olduğumuzu bilmiyordum, bunu düşünemiyordum” diyenleri de halkaya alma vaktidir, bu kolay atlatılacak bir travma değildir çünkü, onlara da hak vermek lazım, dile kolay tam “üç yüz senedir” geriye yaslanan, köşesine çekilmiş, kendini korumaktan başka bir şey düşünemeyen, sürekli dayak yiyen bir boksör gibiydi bu ülke, ne kadar ağır bir psikolojidir bu, biliyor musunuz, bu psikolojiden kurtulmak kolay mıdır zannediyorsunuz?...

Türkiye, ayağa kalkıyor, biraz şiddetli kalkıyor, Türkiye’nin başı yükseldikçe aşağıdakiler gözünde küçülecek, Türkiye devleşecek, endişelenmeye gerek yok, milletin tamamını, hepsini, bu yükselişe ortak etmeli, herkesin bu gururu paylaşmasını sağlamalı.

Urfa’yı “şanlı” yapan da, Maraş’ı, “kahramanlaştıran” da, Antep için “gazi” olan da, Afrin’de şehit düşen de hep aynı Mehmet idi, Konak meydanındaki hükümet binasından Yunan bayrağını indirip al bayrağı asan da, Afrin’deki, kaymakamlıktan paçavraları söküp şanlı hilali dalgalandıran da aynı Mehmet idi, bunu tekrar hatırlatmalı.

Bu yeni dönemde kollarını kim daha çok açarsa, o kadar fazla insanı kucaklayacak, kim ayrım yaparsa, kim bölerse, küçüle küçüle yok olacak, kim tarihiyle barışırsa, kim milletin zaferiyle halay çekip, milletin hüznüyle gözyaşı dökerse, o “bey” olacak, o “hakan” olacak, o, gerçek demokrasinin koruyucusu olacak.

Adam beş ay önce başka şeyler yazmış, bugün başka şeyler yazıyormuş, bırakın yazsın, yüzüne vurmayın, o da mutlu olsun, en çok onu korkutmuşlar demek ki, “kaybederiz” sanmış, “asla kazanamayız” diye düşünmüş, “dünyanın en güçlü silahlarına sahip ordusuna karşı koyamayız” demiş, “üç yüz senedir” geri çekilmenin, ruhunda yol açtığı erozyonla, tahribatla, yarınları bu kadar görebilmiş.

Ne yapacaksın, atsan atılmaz, satsan satılmaz, biraz bozulmuş ama o da bizim insanımız nihayetinde, millet olarak kazandığımız büyük Afrin zaferini, küçük korkularına yenilmiş “sevimli dantelimizin” yüzüne vuramayalım artık, ona da yazık…

#Afrin
#TSK
#Zafer
6 yıl önce
“Zafer” paylaştıkça “zafer” olur…
Kara dinlilerle milletin savaşı
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…