|
Biz ‘Ramazan’ımızın ne zaman başlayacağını nasıl öğreneceğiz?

Müslümanların temel ibadetlerinin zamanlarını bile tayin edecek kadar din bilim uzlaştırması yapamamaları cidden üzücü ve üzücü olduğu kadar da utandırıcı bir husustur. Bu konuda çok yazdım ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2016’ya kadar devam eden çalışmalarının bir kısmına da katıldım, o toplantılarda düşüncelerimi dile getirdim. Ne yazık ki, çok az kişiye anlatabildim. Fakir bu meseleye 1970’lerden beri kafa yormuş ve üzerinde her yönüyle çalışmış bir ilgiliyim.

Bu zilletin asıl sebebi Müslümanların kâinat kitabıyla münzel kitabı birlikte okuyamamaları ve dini dünyadan koparmalarıdır. Oysa ilk asırlarda Müslümanlar meseleyi kavramışlar ve dini doğru anlayabilmek için özellikle astronomiye, matematiğe, tıbba ve kimyaya çok önem vermişler. Dini daha iyi anlayabilmek için mesela astronomiyi geliştirmişler. Çünkü Allah Ay’a Güneş’e ve yıldızlara dikkat çekmekte ve kâinattaki böyle ayetleri bilenlere ancak ‘alim’ demektedir. İbadetlerin hepsinin astronomi ile alakalı olması çok anlamlıdır.

İkinci önemli sebep de günümüzde İslam ahkâmını benimseyip himaye eden bir otoritenin bulunmaması ve özellikle Suudi Arabistan’ın yaptığı gibi meselenin siyasi, fırkalar için de ideolojik bir manevra aracı haline getirilmesidir.

Aslında Kuranıkerim’e ve hadisi şeriflere bir bütün olarak bakanlar ne yapmamız gerektiğini rahatlıkla anlayabilirler. ‘Allah senelerin oluşumunu ve hesabı bilmeniz için Ay’ı da Güneş’i de çok dakik bir hesapla yaratmıştır’. Bu anlamda Kuranıkerim’de en az on beş ayeti kerime vardır. Peki, Allah bu astronomik düzeni bizim hesabı bilmemiz için yaratmışsa bu emre uyarak bizim bildiğimiz ve mucibince amel ettiğimiz hesap nedir?

İkinci mesele: Ramazan’ın başını ve sonunu tespit etmek sadece hilalin görülmesiyle mi mümkün olabilir? Yani tespit için hilali görmek taabbudi/sebebi sorgulanamaz salt bir ibadet midir, yoksa o tespiti sağlayan araçlardan biri midir? Neden Allah (cc) ‘Ramazan ayına (hilaline değil) şahit olan oruç tutsun’ buyurur? Demek ki, oruç Ramazan ayının girmesiyle başlar. Yani orucun sebebi bu ayın girmiş olmasıdır hilalin görülmesi değildir.

Ay ve Güneş, Efendimiz’in ifadeleriyle ‘Allah’ın birer ayetidirler’ ve hareketlerinin bilinen ilahi bir kanunu vardır, bu kanuna göre doğarlar batarlar. Günler ve aylar onların doğup batmalarına göre oluşur ve hesaplanır. Ayda bir kez Güneş, Dünya ve Ay uzayda aynı düzlemde bulunurlar ve bu birleşme/içtima anından itibaren Kameri hesaba göre yeni ay başlamış olur. Bu an dünyanın her tarafı için aynıdır. Günümüzden dokuz yüz yıl önce yaşayan Subkî, ‘yeni ay başlangıcını tayin için şu anda hilali görmekten başka bir ölçümüz yok, ama bir gün hesap bize kesin bilgi verirse artık görmeye değil hesaba itibar ederiz’ demişti. Çünkü görmede/rüyette, bütün Müslümanların birleşme imkânı asla olamaz.

Durum böyle olunca ilgili ayetlerle hadisi şerifleri birbirinden ayıranlar tabiatıyla tek ölçü aldıkları hadisleri de doğru anlayamayacaklardır. Bektaşi gibi bir hadisin tek bir cümlesini alıp, ‘Resulüllah (sa) hilali görerek oruca başlayın, görerek bayram edin’ buyuruyor, o halde hilali görmek vaciptir gibi güya alimane bir çıkarsama yapmakta ve bu işin tek yolunun hilali gözetleme olduğunu sanmakta ve söylemektedirler. Oysa hadislere bir bütün olarak bakıldığında bu hadisin vürud sebebinin Şaban’ın son günü Ramazan olabilir şüphesiyle oruç tutmayın, hilali görün ve kesin ise Ramazan’a başlayın demek olduğu anlaşılır. Ayrıca buyrulur ki, ‘biz hesap kitap bilmiyoruz, o halde hilali görerek başlayın görerek bitirin, göremezseniz Şaban’ı otuza tamamlayın, ya da takdir edin’. Bunun anlamı nedir? Hesaba ve yazıya karşı olmak mıdır, yoksa hesap kitap bilseydik farklı davranabilirdik demek midir? Sonra takdir ve Şaban’ı otuza tamamlama da hesap değil midir? Kaldı ki, bugün rüyet zamanını tespit edenler de bunu yine hesapla yapıyorlar.

Başka bir hadisi şerif gereği biz de oruca herkes gibi salı günü başlayıp, herkesle birlikte bayram edeceğiz ama işin aslını da bilip problemin halli için kafa yormalıyız: Kavuşum/içtima ânı yarın/pazartesi günü Türkiye saatiyle 04.31’dir. Yani Türkiye’nin büyük bir kısmında henüz sahur bitmeden Ramazan başlamış olacaktır. Buradaki problem, bu noktadan batıda kalanlar oruca başlarken, doğudakilerin Ramazan’a yetişemedikleri için oruç tutamayacak olmalarıdır. Ama bu problem ruyet esas alındığında da vardır. Çünkü mesele astronomik hareketle ilgili bir meseledir ve her halükârda Ramazan’ı bir noktadan itibaren başlatmak zorundasınız.

#Ramazan
#İslam
#Müslüman
#Oruç
3 yıl önce
Biz ‘Ramazan’ımızın ne zaman başlayacağını nasıl öğreneceğiz?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle