|
Akdeniz’den ne çıkarsa yiyeceğiz…

Taviz vermeyelim…

Parmak sallamalarına, tehdit etmelerine aldırmayalım.

Dünya enteresan dengeler üzerinde dönüyor, eskisi gibi değil.

Bazı şeyler değişti, tek kutuplu dönem sona erdi, o parantez kapandı.



Kimse kimseyi yok edemez, bitiremez…

Racona pabuç bırakmayalım, her şeyin alternatifi var, zorlansak da taviz vermeyelim.

Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin hakları çiğnenemez, Türkiye derdest edilemez, Türkiye sindirilemez.

Bunu haykıralım…

Tarih ikinci kez döndü, önümüzde kilitlendi, bu fırsatı kaçırmayalım.

Her zaman söylüyorum, yine söyleyeyim…

Bugünün dünyasında, Türkiye’nin fiilen saf değiştirmesi, yani NATO’dan çıkması, gerçek anlamda III. Dünya Savaşı sebebidir.

Bu kadar önemliyiz, bu kadar değerliyiz…

İçeriyi ve dışarıyı dengeleyelim, kendimize olan güvenimizi tazeleyelim.

Nezaket diplomasisi en azından bir süreliğine rafa kalktı, kuzu postu para etmiyor, kurtsan kurtluk yapacaksın, bu anlaşıldı.

Adam kalkmış, Arabistan kralını arıyor, bizim hesaba şu kadar para yatır, diyor.

“Yatırır mısın, şundan şundan dolayı” bile demiyor, yatıracaksın, diyor.

Kral da şaşkın ördek gibi sağa sola bakıyor, ne diyeceğini şaşırıyor.

“Vallahi ömrümde böyle bir şey görmedim, ilk kez bir Amerikan başkanı benden bu şekilde para istiyor” diyor.

Herkesin bağımsızlıktan anladığı şey farklı demek ki…

Beyinsize bak sen!..

“Rica edilerek” soyulmaya alışmışken, “emredilerek” soyulmayı sindiremiyor, özgürlüğüne vurulan pranga olarak anlıyor.

Farklıyız…

Biz farklıyız ve özel bir milletiz.

Kimsenin hakkını yemeyiz, kimseye de hakkımızı yedirmeyiz.

Bir kere Amerikancı değiliz, olmayacağız da…

Batının bombalarının düştüğü yer neresi olursa olsun, bizim için orası dünyanın doğusudur, dediğimiz müddetçe onurlu bir millet olarak yaşayacağız.

Onurlu devletler eşit şartlarda görüşür.

Haklarını, hukuklarını karşılıklı olarak savunur.

Nihayetinde şerefli antlaşmalar yapar, el sıkışır.

Dünya böyle döner, böyle yönetilir.

Kimse kimsenin babasının uşağı değildir!..

Daha yüz yıl önce Musul’u, Kerkük’ü kaybettik, gelecek yüzyılların hazinelerini kaybettik.

Cumhuriyet Türkiye’sinde yaşadığımız ekonomik sorunların tek sebebi Musul’u, Kerkük’ü kaybetmiş olmamızdır.

Şartlar öyleydi…

O kadarını yapabildik…

Hiçbir zaman bunun aksini düşünmedim.

Hatay’ı vatan topraklarına katmak isteyen irade Musul’u, Kerkük’ü neden versin, niçin versin ki?

İnsan kendi yöneteceği devletin hazinelerini niçin başkasına versin ki?..

Bu tartışmalara hak vermedim, kurucu iradeyi suçlamadım.

O gün o kadarını yapabildik.

Çünkü…

Türkiye toprakları dışındaki her yerde savaşı kaybettik.

Irak’ta, Arabistan’da, Suriye’de, Mısır’da kaybettik.

Türkiye toprakları dışında savaşı kaybettiğimiz bu yerlerde kurulan yönetimlerle de aramız hiçbir zaman iyi olmadı.

Bakın şimdi yeni bir dönemin eşiğindeyiz.

Topunu tüfeğini kapan Akdeniz’e gelmiş, pusuya yatmış, bekliyor.

Ne bekliyor?..

Parayı bekliyor, gücü bekliyor, geleceğin hazinelerini bekliyor.

Aman ha, aman, aman!..

Bir santim geri adım atmayalım, bir milim oynamayalım.

Ne derlerse desinler, neyle tehdit ederlerse etsinler, korkmayalım, “Bu bizim için ölüm kalım meselesidir” diyelim.

Çocuklarımıza bu yüzyılda ikinci bir Musul/Kerkük sendromu yaşatmayalım.

Golan Tepeleri’ni boşuna İsrail’e vermediler…

Rum kesimini boşuna AB’ye almadılar…

Mısır’da boşuna darbe yapmadılar…

Suriye’yi boşuna boşaltmadılar…

Ve nihayetinde…

Türkiye’yi boşuna yormadılar…

Bu sefer alttan alan biz olmayalım, gücümüzün farkındayız, hayalci değiliz, macera peşinde hiç değiliz.

Ama kapımızda yetişen kirazın çöpüne de razı olacak değiliz.

Burası bizim bahçemiz…

Burada ölülerimiz yatıyor, burada çocuk doğuruyoruz, burada kurban kesiyoruz.

Burası bizim kapımız…

Bizim kapımızdan geçerken herkesten selam bekleriz, usulünce misafiri ağırlamayı da en iyi biz biliriz.

Burası bizim kapımız…

Gerektiğinde kapımızın önünü süpürmeyi de biliriz.

Bir kere daha söylüyorum.

Cumhuriyet tarihinin en önemli meselesiyle karşı karşıyayız.

Ya haklarımızı savunacağız, devletimizi ayakta tutacağız, bayrağımızı Akdeniz’in üstünde dalgalandıracağız.

Ya da…

Hesaba para yatırın diye telefon açtıklarında başımızı öne eğeceğiz.

Ben eğmem…

Allah’tan başka kimsenin önünde baş eğmedim, eğmem de…

Benim devletim de eğmeyecek, böyle davranmasını beklerim.

Burası bizim denizimiz…

Biz, denizden babamız çıksa da yemeyiz ama Akdeniz’den ne çıkarsa yiyeceğiz.

Bu sefer kararlıyız, Akdeniz’den ne çıkarsa yiyeceğiz kararlıyız.

Herkesin haberi olsun…

#Türkiye
#Akdenize
5 yıl önce
Akdeniz’den ne çıkarsa yiyeceğiz…
Kardeşlerim bu yazıyı da namluya sürün
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü