|
Siyasette yeni dönem…

Pazartesi günü Karar’dan Ahmet Taşgetiren’in ve Yıldıray Oğur’un sorularını cevaplayan Ali Babacan, toplumsal iç barışı tesis edeceğiz, ortak aklı, tartışma kültürünü yeniden hâkim kılacağız, dedi.

Uzun röportajın özeti buydu…



Tabii bunlar tartışılacak, toplumsal barış nedir, Türkiye’nin ortak aklı kimlerden oluşmaktadır, uzun uzun değerlendirilecek.

Yanılmıyorsam Ali Babacan, kuracağı partiyle ilgili ilk kez konuştu, basını da işin içine kattı.

Karar Gazetesi, kendi tercihi miydi, yoksa diğer gazetelerden böyle bir röportaj teklifi gelmedi mi, bilemiyorum ama Karar’a konuşması ilginçti.

Şunun için söylüyorum…

Karar, daha çok Ahmet Davutoğlu’na destek veren, yakın duran bir gazete olarak değerlendiriliyordu.

Babacan’ın Karar üzerinden Davutoğlu ile kesinkes çalışmayacağı mesajını vermesi iki partinin kurulacağı tezini de güçlendirdi.

Şimdi gelelim Babacan’ın demeçlerine…

Benim anladığım kadarıyla Ali Babacan, partili cumhurbaşkanlığı sistemine karşı.

Kuracağı partinin ana hedeflerinden biri de parlamenter sisteme geri dönmek.

Toplumun biraz da bu sistem yüzünden kutuplaştığını düşünüyor, önceden seçimden sonra koalisyon yapılıyordu, şimdi ittifaksız seçim yapılamıyor, diyor.

Cumhurbaşkanlığı sistemi tartışılabilir, tam olarak oturmadığı da söylenebilir.

Fakat toplumsal kutuplaşmaya nasıl bir etkisi oldu, ya da oldu mu, bu konu daha geniş bir şekilde izah edilmeliydi.

Babacan’ın, olağanüstü koşullarda sistem değiştirilmez, tezi doğru.

Doğru da…

Olağanüstü koşullardan çıkabilmenin bir yolu da olağanüstü kararlar alabilmekten geçiyor.

Herkesin şunu anlaması lazım…

15 Temmuz’un ardından AK Parti iktidarı, yeni sistemin yetkileriyle FETÖ yapılanmasını devletten temizlemek için mücadeleye girişmeseydi muhtemelen Kemalist bir darbe ile yüzleşecekti.

Bunun ne demek olduğunu anlayabiliyor musunuz?..

Tartışma buradan açılınca yeni kurulacak partilerin 15 Temmuz’a nasıl baktıkları, bütün o hadiseleri nasıl yorumladıkları da sorulacak.

Muhafazakâr/demokrat siyaset, böyle daima FETÖ ile tehdit edilmemeli, buna karşıyım.

Ama Türkiye’nin yıllarca tartışacağı, hukuk fakültelerinde ders olarak okutacağı FETÖ diye bir meselesi var.

Daha önce yazmıştım, siyasetin sol ayağını bağlayan terör örgütleri vardı, şimdi sağ ayağını bağlayan terör örgütleri var.

Sayın Babacan konuşmuş, iyi de etmiş, olumlu ve olumsuz sonuçları olacaktır.

Fakat toplumsal kutuplaşma hadisesi, Erdoğan başbakanken, Gül cumhurbaşkanıyken, yani parlamenter sistem bütün kurumlarıyla işlerken Gezi ile yükseltildi.

Seçilmiş bir başbakan, seçilmiş bir cumhurbaşkanı vardı, o yaz başında ne olmuştu da memleket yangın yerine dönmüştü bir anda?

Bu sorular herkese sorulacak, ikna edici cevaplar istenecek.

AK Parti, eski AK Parti değil, Erdoğan da eski Erdoğan değil, yirmi yılda çok şey değişti.

Erdoğan, yirmi yılda belediye başkanlığından devlet adamlığına geçiş yaptı, madalyonun öteki tarafını da gördü.

Şimdi biz şundan emin miyiz…

Ülkeyi neredeyse yirmi yıldır yöneten muhafazakâr bir partinin en son geldiği nokta burası olmamalıydı, bunu mu söylüyoruz.

Bakın arkadaşlar…

Bu partide liyakat sorunu yaşandı, görevini kötüye kullananlar oldu, kişisel çıkarları uğruna bütün değerleri altüst edenler çıktı, bunların hepsi yaşandı.

Bunu ben söylemiyorum, bunu son seçimde seçmen söyledi.

Fakat…

Kutuplaşma hadisesini sadece iktidarın üstüne boca edip, bu işin tek sorumlusu AK Parti’dir, deyip işin içinden çıkamayız.

Şimdi ben de buradan söylüyorum…

Sayın Babacan partisini kursun, kitlesini toparlasın, iktidar adayı olsun.

Bakın görün o zaman, şimdi kendisini alkışlayan sol taraftan ne sesler yükselecek ne sesler…

FETÖ’cü mü demeyecekler, senin konuşmaya hakkın yok, her şeyin içinde sen de vardın, mı demeyecekler, bilmem hangi servislerin adamı olduğunu mu söylemeyecekler.

Bunları yaşayıp göreceğiz…

Şimdi o zaman Ali Babacan mı ülkeyi kutuplaştırmış, ortamı germiş olacak?

Psikoloji gergin ruh analizini şöyle yapar: Dış etkenlerin sebep olduğu anormal tepkiye hazır hal...

Bakın ne diyor, dış etkenlerin sebep olduğu, diyor.

Türkiye, yukarıdan aşağıya doğru değil, aşağıdan yukarıya doğru sıkıştırıldı.

Her toplumsal hadiseden sonra devlet sertleşti, ayakta kalabilme refleksiyle hareket etti, kutuplaşma dedikleri şey de aslında buydu.

Röportaja dair son bir not daha…

Ekonomiyi toparlamak, yoluna koymak en kolay iş, bunu daha önce yaptık, yine yaparız, demiş Babacan.

Bugünün şartları böyle bir sıçrayış için uygun mudur, o eski dünya durduğu yerde duruyor mudur, bilemiyorum.

Neyse, hayırlısı olsun bakalım…

#Ali Babacan
#Abdullah Gül
#FETÖ
#Karar Gazetesi
#Ahmet Davutoğlu
5 years ago
Siyasette yeni dönem…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle