|
DİB öğrencilere armağan verebilir mi?

İki gün sonra orta öğretim, yarıyıl tatiline giriyor. Karne heyecanı diye bir şey halâ var mı? Okullardan daha çok dershanelerin olduğu eğitim hayatımızda, okuldan gelecek karne heyecanının yerini çoktan dershanelerin yaptığı değerlendirme sınavlarının çizelgesi aldı.

Karne heyecanı yok ama karne hediyesi hâlâ çok geçerli. Unutulmuyor. Tüketimin çarkları, unutulmasına izin vermiyor. Hemen yeni yılın arkasına ulanan "çocuğunuzla tatil yapmak isterseniz" seçenekleri tuzu kuru aileler için reklamlardaki yerini çoktan aldı.

Tüketim kodlarının etkisinde fena halde kalmış zihinler, Diyanet''in İHL öğrencileri için sunduğu umre programını armağan gibi kabul edip devletin kurumunun "bazı"larına özel muamele yapıp yapamayacağı üzerinden saldırgan bir üslup ile gündeme getirdiler.

Yanlış soruların doğru cevabı olmaz!

Maalesef Türkiye kamuoyu olarak soru soramıyoruz. Soru diye ortaya koyduklarımız soru değil kaba tepkiler. Çünkü soru sormak izan ister. Bilgi, birikim ister.

Eğitimde fırsat eşitliğini, eğitimin giderek zenginlerin hakkı olduğu anlayışını tartışmak yerine, neden Diyanet üzerinden gündem yaratılmaya çalışılıyor? Umre ziyaretini en liberal çizgide tartışma konusu yapanların alt benliğinde "Bizim vergilerimizle ayakta duran bir kurum nasıl olur da bazılarına armağan verir" itirazı saklı.

Diyanet İşleri hac ve umre ziyaretlerinden birinci derecede mesul bir kurum. Hac ve umre talebinde bulunan vatandaşların isteklerini belli kurallar dairesinde gerçekleştirmekle yükümlü. İHL öğrencileri ve öğretmenleri Diyanet İşleri Başkanlığı''ndan umre talebinde bulunmuşlar. Bu durumdan "sorun" inşa etmeye çalışanlar diyor ki, "Daha önce böyle uygulamalar yoktu".

Bu tepki kameri ayları bilmemekle alakalı bir tepki. Bu sene de oruçlar Ramazan''a denk geldi gibi bir cümle. Yılbaşını her yıl 31 Aralık''ta kutlamanın getirdiği "modern algı", umre ve hac ziyaretlerinin yıl içindeki seyyaliyetini kavrayamıyor.

Devletten hizmet talep etme adabını içselleştiremediğimiz için, verilen hizmeti bazılarının bazılarına verdiği ödül kategorisinde değerlendiriyoruz.

İHL öğrencilerinin umre ziyareti bir ödül mü? Evet. Ama bu ödülü veren DİB değil masrafı karşılayan aileler. DİB hizmeti sunan kurum.

Bendenizin bu yazıyı yazmasına sebep olan haberin dili şöyle: "Bu sene herkes umre hediyesi veriyor. Önce DİB arkasından alışveriş merkezlerinde gerçekleşen umre çekilişleri… Bakalım daha neler olacak!"

DİP umre hediyesi vermiyor. DİB, hac ve umre organizasyonundan sorumlu kurum. Dün de öyleydi, bugün de öyle. Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Mehmet Görmez''in konu ile ilgili açıklamaları gayet net:

"Müslüman bir ülkede Müslüman bir gencin, çocuğun Müslümanların kıblesi olan Kâbe''yi, sevgili Peygamberimiz''in (sav) doğup büyüdüğü yerleri görme arzusuna Diyanet İşleri Başkanlığı''nın öncülük ve rehberlik yapması kadar tabii bir şey olamaz. Bu konuyu eleştiren dostlarımızı, yarıyıl tatillerinde İspanya''dan, İtalya''dan, Almanya''dan Vatikan''a ne kadar öğrenci turlarının düzenlendiğini gidip izlemelerini tavsiye ederim"

Açıklama gayet net. Anlamayanlar neden anlamıyor? Suizan idrak damarını kurutur da ondan.

Edebi kamuya gelen armağanlar…

Bunca armağan yazısından sonra benim için armağan olan çalışmalardan bahsetmeliyim.

Zeytinburnu Belediyesi''nin himayesinde çıkan İsmail Kara ve talebesi Fulya İbanoğlu''nun Sessiz Yaşadım/Matbuatta Mehmet Akif 1936–1940 adlı çalışması 2012''nin en önemli armağanlarından oldu benim için. Mehmet Akif Ersoy''un ölümü üzerine basın dünyasında yer alan yazıları toplayan eser "tartışma /eleştirme" adabımızı, aydınların zihniyet dünyasını ele veren zengin bir hazine. Kim kimdir sorusunu İstiklal Marşı şairinin ölümünün ardından yazılmış yazılarda olanca berraklığı ile görmek mümkün.

İkinci armağan, TRT''nin Ramazan yüzü olarak evlerimizde ağırlamaktan mutluluk duyduğumuz Serdar Tuncer Safahattan şiirler okuduğu bir Bir Hilal Uğruna isimli çalışması. Şiirlere, merhum Akif''in eserlerinde bestelenmiş şarkılar eşlik ediyor.

Gerek Serdar Tuncer''in şiirleri yorumlayışı gerekse şiirlerin arkasındaki müzik parçaları insanı çok dinlendiriyor. Şiirin bağırarak değil içten gelen ses ile okunacağını gösteren hoş bir çalışma olmuş. Emeği geçenlerin gönlüne sağlık.

13 yıl önce
DİB öğrencilere armağan verebilir mi?
Terör değil, çokuluslu saldırı: Asla diz çökme Türkiye!
Ve gelecek geldi: Sadece “alo” diyecektik değil mi?
Vatana hizmet tertibinden maaşa bağlanan şâirimiz
Netanyahu soykırımı Batı Şeria’ya taşırıyor
Çorum kampımız da rüya gibi geçti “beşinci mevsim” gibi… (2)