|
Köy Yazılarının sonu

Esasında yaz boyunca köy yazılarını sürdürmeyi ve sonbahar ile birlikte bu yıllık nihayete erdirmeyi planlıyordum. Fakat hiç ummadığım bir ilgi ile karşılaşınca hiç olmazsa Ekim boyunca sürdürmeye karar verdim.

Bu hafta zaman zaman telefon ile zaman zaman mektup ile sormuş olduğunuz soruları topluca cevaplandırmak niyetindeyim.

Yozgat''ta öğretmenlik yapan Ali Rıza bey (soyadını hatırlayamadığım için lütfen beni bağışlasın) kendisinin de köyünü anlatmak istediğini nasıl bir metod takip etmesinin yerinde olacağını soruyor. Benim kaleme aldığım köy yazılarında dikkat ettiyseniz zamansal bir sıralama sözkonusu değil. Daha ziyade konu ağırlıklı olarak kaleme aldım. Ve esas niyetim köyün değişen çehresini sevgili babamın yardımlarıyla kağıt üzerine aksettirmekti. Önemli olan yaşadığınız yerin hafızasını oluşturmak. Biçim sonradan gelir diye düşünüyorum. Bu cevaba kadar sizin çoktan yazmaya başladığınızı ümit ediyorum.

Çorum''dan Mehmet-Fidan Öğüt çifti Otobüsnameleri kitap yapmayışıma sitem ederek köy yazılarını kitaplaştırıp kitaplaştırmayacağını soruyorlar. Her yazı kendi kaderini bulur. Aynı soru, kağıt üzerine yazdığı şiirleri gönlüme istinsah ettiğim şair İbrahim Tenekeci''den de gelmişti. Cevabım on kişi olunca düşünürüm olmuştu. Regaib kandilinde öylesine söylediğim söz beni ne kadar bağladı bilmiyorum ama o günden bu yana sayı 20''i aştı.

Yirmi kişilik bir okur sayısından bahsetmek bazılarının çok garibine gidebilir. Perihan Mağden kendi köşe yazarlığını butik yazarlık olarak adlandırıyor. Ben de butik yazarlıktan mülhem kendi köşe yazarlığımı tüccar terzi kategorisinde değerlendirmeyi tercih ediyorum. Dolayısıyla tüccar terzi için yirmi rakamı bir hayli önemlidir. Neden tüccar terzi? Çünkü tüccar terzi müşterisi ne isterse istesin kumaşından biçimine kadar kendisi karar verir. Dışardan etkilere modalara açık değildir tüccar terziler.

Avukat Recep Bey uzunca bir süre yazıları kurmaca ürünü olarak okumuş. Onun şahsında böyle okumuş okuyucular için bir düzeltmeye gidelim. Yazılanlar kurmaca ürünü değil. Bir kısmı benim çocukluğumdan bu yana hafızamda şekillenmiş bir birikime dayanıyor. Bir kısmı ise babamın anlattıklarından yola çıkarak kaleme alındı. Erkekler dünyasında olan biteninin teferruatını ise ağabeğime ve erkek kardeşime borçluyum.

Geçen sene anlatılanlarda kadınlar dünyasına ait renklerin neden daha az olduğuna dair açıklamalar yapmıştım. Tekrara düşmemek için bu konuda titizlik gösteren arkadaşlara yeni bir cevap vermiyorum.

Değişik fakültelerden bir gurup öğrenci küçük ölçekli tarih yazımına çok ilgi duyduklarını belirttiler. Bu konuda yardım istediler. Bazıları köy yazıları ile Türk Halk Müziğinin yükselen değeri arasında bir bağlantı kurma girişiminde bulundu. Bütün bunlar benim için değerli katkılar oldu.

Afyon''dan Dilek Memişoğlu köy romanı yazıp yazmayacağımı sorarak - sanıyorum kendisinin okul ödevi - köy romanlarının insana verdiği değer hakkında bilgi soruyor. Bunu başkalarına sormak yerine iki farklı yazardan köy romanı okuyarak cevabı kendisi de kolaylıkla bulabilir.

Hepinize geçmişini ve geleceğini kurma gayreti içinde olacak kadar benimseyebileceğiniz mekanlar diliyorum. Bir köyüm olduğu için şükürünü eda edemiyeceğim bir borç içinde olduğumu öğrendim. Toprak dostumuzdur, Tanpınar''ın tabiriyle bizi arkamızdan hançerleyen depremlere rağmen.

Not: Ramazan ayına kadar ara vermeyi düşünüyorum. Tekrar görüşmek üzere, Allah''a emanet olunuz.


24 yıl önce
Köy Yazılarının sonu
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet