|
“Mızmız çocuk”!

“Sen kimsin kardeşim?” sorusuna gıcık olurum.. “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” repliğini duyduğumda ise çileden çıkarım. İşte bu soruları sormamak veya bu sorulara muhatap olmamak için sık sık kendi kendime “Ben kimim?” diye sorarım..

Ben “şöyle bir adamım..”:

1) Tanımadığım, 1 yaş civarındaki bir çocuğun, yüzüme “dik dik” ve uzun süre baktıktan sonra yeni çıkmış iki dişini göstererek gülmesi otuz iki dişimin ortaya çıkmasına vesile olur!

2) Yazılarının içinde “Yiyin efendiler yiyin..”, “Nush ile uslanmayanın..”, “Tarih tekerrürden ibarettir..”, “Hadi canım sen de..”, “Tevhid-i tedrisat..”, “Turgut Özal, ''ben zenginleri severim'', ''benim memurum işini bilir'' derdi..”, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz..” gibi klişe cümleleri yazan köşe yazarlarına çok kızarım..

3) 9 yaşındaki kızımla animasyon tekniğiyle çekilmiş bir çocuk filmine gittiğimde, kızımın o günkü rüyasında neler gördüğünü tahmin etmenin güzelliğini severim.

4) Yazın akşamüstü, hafif bir esinti eşliğinde çay içmekten hoşlanırım. Ama çay mutlaka ince belli cam bardakta olmalı, çay tabağı beyaz kırmızı klasik desenli olmalı ve kesinlikle kristal bardak olmamalı...

5) Mızmız çocuklara ("ağlaması geldiğinde" ağlayan çocuklara değil..) tahammül edemem..

6) Türk sinemasının en komik üç filminin “Kibar Feyzo”, “Çiçek Abbas” ve “Şekerpare” olduğunu düşünür, söyler ve Yavuz Turgul, Kemal Sunal, Şener Şen, Sinan Çetin, İlyas Salman''a teşekkür ederim.

7) Gülay''ın ve Zeki Müren''in sesini, Selda Bağcan''ın ve İbrahim Tatlıses''in “eski sesini” hayranlıkla dinlerim. Ahmet Koç''tan bağlama, Cahit Berkay''dan yaylı tambur ve cura dinlemek beni mest eder.

8) Radyolarda, tam şarkı çalındığı esnada konuşmaya başlayan ve şarkının ortasına kadar konuşup şarkıyı başa almadan çalmaya devam eden “dicey”lerin tavrına illet olurum.

9) Partnerli programlardan söz açılıp “Emre Kongar mı Mehmet Barlas mı?” sorusu ile “Ergun Babahan mı Yılmaz Özdil mi?” sorusunun cevabını “Barlas ile Babahan” diye cevaplarım.

10) Sabahları Türk Sanat Müziği''ni, öğlen ve ikindi zamanı yerli ve yabancı pop müziğini, akşamları, özellikle geceleri Türk Halk Müziği''ni dinlemekten, hele Kerkük türkülerini dinlemekten ayrı bir keyif alırım.

11) Cem Yılmaz''ın esprilerini beğenir, Yılmaz Erdoğan''ın senaryo yazma kabiliyetine gıpta ile bakarım.

12) Turan Güneş''in, İsmail Rüştü Aksal''ın, Kasım Gülek''in, Sırrı Atalay gibi donanımlı insanların üst düzey görev yaptığı CHP''nin şimdiki vitrininde Haluk Koç, Kemal Anadol, Ali Topuz gibi isimlerin olmasını içine sindiren sosyal demokratların “hazmetme kapasitesini” anlamakta ciddi olarak zorlanıyorum.

13) İslamiyet''in “Yarın ölecekmiş gibi ibadet ediniz; hiç ölmeyecekmiş gibi çalışınız”; “Yarın kıyamet kopacağını bilseniz dahi ağaç dikiniz”; “İşçinin alın teri kurumadan emeğinin bedelini veriniz”; “Her şerde bir hayır vardır”; “Allah, buyruklarını yerine getirmeyenleri affedebilir ama kul hakkını yiyenleri affetmez”; “Peygamberimiz, sırtına binen çocuk sırtından inmedikçe secdeden kalkmayacak kadar çocukları düşünürdü” gibi hikmet dolu şiarları bünyesinde barındıran bir din olduğu için, Müslümanlığın yüceliğine inanırım..(Bu, diğer semavi dinleri tahkir ettiğim anlamına elbette gelmez..)

14) Asık surat ile ciddiyet; sırıtmak ile gülümsemek; cömertlik ile savurganlık; cimrilik ile tutumluluk; kıskanmak ile gıpta etmek; alçakgönüllülük ile siliklik; kendine güvenmek ile böbürlenmek arasındaki nüansı görebilmek ve tatbik edebilmek için kafa yorarım ve bu kafa yorma işleminden ayrı bir “hoşlantı” duyarım.

15) Kedilerin iple oynaması beni acayip gevşetir; sokak kedilerinin (Nedense, erkek kedilerin..) ağzının burnunun kirli oluşunu çok sempatik bulurum.

16) Her gün ama her gün google.com''a, youtube.com''a, eksisozluk.com''a girmeyi ve bu sitelerdeki geniş ağ sayesinde eğlenerek bilgi sahibi olmayı severim; bu sitelere girmediğim günü eksik tamamladığımı düşünürüm.. ("Düdük" lafına hiç sinirlenmedim; çünkü bana "borazan" ya da "zurnanın son deliği" de diyebilirlerdi!.)

Evet, bu satırları okuduktan sonra, “Memleket Araplara, Yahudilere peşkeş çekiliyor, üniversiteler medreseleşiyor, rektörler yani Cumhuriyet elden gidiyor; sen ise kalkmış neler yazıyorsun..” şeklinde “pazar pazar” yorum yazacak olanlar varsa ve bu kişiler büyükse ellerinden, küçükse gözlerinden öper; akranımsa yanaklarından sıkarım.

Sıktıysam da özür dilerim!.

ALINTI:

“….''Otarşi'' politikamıza bir geri dönebilsek, tek parti diktasının ''devr-i saadeti'' bir geri gelebilse, zaten pis emperyalistlerin kitabına da dergisine de beğenisine de onayına da ihtiyaç kalmayacaktır… O zaman da bin çiçek açsın, bin yeni yüksek lise açılsın; üniversitelerin kapılarında ilkokullarda olduğu gibi simitçiler, macuncular, gofretçiler, pamuk helvacılar, iyi sucular çoğalsın, esnafın da yüzü gülsün!.” (Engin Ardıç.. 06.12.2006.. AKŞAM)

17 yıl önce
“Mızmız çocuk”!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle