|
GDO"lu pirinçler(!) ne oldu?

Komik hallerimiz var. Bir yıl önce medyadaki GDO tartışmalarına değindim ve küresel rekabet açısından bazı konuların açıklığa kavuşmasını istedim.

Bırakın küresel pazarlardaki durumumuzu, içerde büyük kargaşaya sebep olan gelişmeler yaşandı. Mersin"de GDO"lu pirinç yüzünden birkaç tane işadamı gözaltına alındı. Ramazan öncesi bu operasyon tüketicileri de kuşkuya düşürdü.

31 Ağustos 2012 tarihinde "GDO konusu yine karıştı" diyerek şunları yazdım: "Hormon, ilaç, GDO, fonksiyonel gıda, modifiye ürünler gibi pek çok tanım tüketicilerin kafasını karıştırıyor. Daha serada bir domatesin 14 metre uzamasını ve onlarca kilo ürün vermesini bile anlatamadık. Onca tanımı nasıl anlatacağız?"

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=31.08.2012&y=Fikri_Turkel

Yazının tamamını okumanızı tavsiye ederim.

Gıda olduğu için Ramazan"da bu konuyu yazmak istemedim. Bundan sonra benzeri olaylarla karşılaşma ihtimali olduğu için tekrar ilkesel olarak konuyu ele almak istedim.

Öncelikle bilelim; pirinçte GDO olmaz. Sadece bizde değil, dünyada da yok. Osmancık, Hamdi Bey pirinçlerini bilir misiniz? Dünyada verimlilikte büyük başarı kazanmış olan bu melez ürünler, Türkiye"nin zorunlu pirinç ihtiyacını karşılayacak kadar üretim artışı sağladı. Üretim başarısında ithalat kadar, üretim şartı aranması da etkili olmuş olabilir.

Peki, gümrükte olan neydi? Bir yıl önceden uyarmıştım. Eğer GDO"lu bir ürün taşıyan gemiyle başka bir GDO"suz ürün taşısanız bile, "bulaşıklılık" veya "bulaşma" yaşanabiliyor.

Eğer bir sabotaj yoksa "bulaşma"dan bahsedebiliriz. Hemen gümrük idaresinin bilgisizliğine laf atılabilir ama durum bundan ibaret değil. Türkiye"de ürünlerde GDO bulaşma veya karışmayı düzenleyen bir mevzuat yok.

Sonu vur abalıya. Gümrük memuru ne yapsın, dosya önüne gelen savcı ve hakim nasıl karar versin?

Kamuoyunda o kadar kafa karışıklığı var ki geçen yıl, 29 gıda ürünüyle ilgili tanımlama isteyen Türkiye Gıda ve İçecek Dernekleri Federasyonu talebini geri çekti.

Kaybeden kim?

Türkiye"nin dünyadaki en rekabetçi ürünleri tarım ve gıda sektöründen gelmektedir. Son 10 yıl içinde tarım ve gıda ürünlerindeki ihracatımız 58 milyar doları aştı. Her yıl, ihracatı artan ürün kalemlerinin başında gıda geliyor.

Bir meyve cennetinde yaşıyoruz. İlk 10 arasında 35 çeşit meyvemiz var. Sadece fındık değil, kiraz, kara incir, armut, kayısı gibi ürünlerimizin yanı sıra meyve nektarı ve işlenmiş gıdalarda da rekabetçi pozisyonumuz var.

Eğer en fazla istihdam sağlayan ve katma değeri en yüksek olan tarım ve gıdada konumumuzu daha da güçlendireceksek; yapılması gerekenlerin şunlar olduğu söylenebilir:

- Bilimsel konularda devletin kurumu olan TÜBİTAK, GDO konusunda bilimsel görüşünü açıklamalıdır. GDO konusundaki hükümler sadece gıdayı değil, ilaç aşıları, yem, bilimsel araştırmalar gibi alanları da doğrudan etkiliyor. BIO Convention"nın Nisan ayındaki toplantısında neredeyse en önemli konu biyolojik ilaçlardı. Bunun ne anlama geldiğini bir araştıralım.

- Gıdacıların daha önce istediği "29 gıda ürünü tanımlaması" gibi muğlak konular kalmamalı.

- GDO"lu ürünlerin başında soya geliyor ve Türkiye"de yeterli üretimi yok. Yerli soya üretimini artırmak zorundayız.

- GDO"lu ürünlerin yem sanayiinde kullanıldığına dair duyumlar var. Türkiye"de yem ve gübreyi ucuzlatacak politikalar geliştirmeliyiz.

- Bu tür belirsizlikler, genelde yerli üreticileri mağdur ediyor. Bu yönüyle de, komplo teorileri geliştirmeye müsait bir alan.

Olması gereken AB"nin gıda ve veterinerlik konusundaki en üst birimi olan EFTA kuralları pratik bir çözüm sağlayabilir.

Biz oyalanırken; Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Fransa, İspanya neler yapıyor ona da bakılmasında fayda var.

٪d سنوات قبل
GDO"lu pirinçler(!) ne oldu?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî