|
"Hükümetlerini başlarına yıkarız"

27 Mayıs cuntası, Adnan Menderes''i idama götüren yolun taşlarını yolsuzluk iddialarıyla döşemişti.

Örtülü ödenek kaynaklarının Başbakan tarafından sınırsız olarak ve kayıt tutulmadan harcanabileceği yürürlükteki kanunda belirtildiği halde, Yassıada Mahkemesi bu harcamaları açıklamadığı için Menderes''i suçlu bulmuştu.

Yassıada''daki yolsuzluk yargılamalarından sadece biriydi bu.

CIA''in Türk istihbaratı aracılığıyla Başbakan''ın telefonlarını dinleterek elde ettiği bilgilerle yargılama yaptı cunta mahkemesi. Türkiye''yi bağımsızlaştırma adımları atan Menderes ve arkadaşları, ABD''nin yazdığı senaryoyla Yassıada tiyatrosunda cezalandırıldı.

Dönemin basını bu sahnede gönüllü oyunculardı. Menderes''i itibarsızlaştırarak halkı idam kararına hazırlamayı görev edinmişti.

Örnek çok ama bir tanesi oldukça çarpıcı...

Hürriyet, Yassıada yargılamaları başlamadan ''Menderes''in kasası: Yolsuzluk evrakı ve vesikalarla dolu'' (3 Temmuz 1960) başlıklı haberinde ''Demokrat Partililerin yolsuzluklarının delillerinin fotokopileri bulunmuştur. Ayrıca kasada Suzan Sözen''in resimleri ile sayısız kadın çamaşırları da ele geçti'' diye yazacaktı...

Yıllar sonra iç çamaşırlarının kasaya sonradan konduğu ortaya çıkacaktı...

Menderes ve arkadaşlarının idamı, ABD destekli cuntanın olduğu kadar bir yargı-medya cinayeti olarak tarihe geçti.

***

27 Mayıs''tan 28 Şubat''a yargı, medya ve ABD''nin rolü ile darbelerin gerekçesi hiç değişmedi. O gün Menderes, Erbakan, okyanus ötesinden bağımsız bir Türkiye inşa etmek istediği için darbelerle yıkıldı. Bugün, Erdoğan, Rabia işaretiyle ''Yeni Türkiye, yeni bölgesel güç'' dediği için boyun eğdirme operasyonuyla karşı karşıya.

O gün kasalara yerleştirilen kadın iç çamaşırları, ekranlara pompalanan sahte şeyhlerin yatak odası görüntüleriyle darbelere meşruiyet aranırken, bugün ayakkabı kutularında ele geçirilen paralar üzerinden ''Erdoğan''sız Türkiye'' için operasyon yapılıyor.

Cemaat üzerinden yargı ve emniyette yapılanan örgütün, 17 Aralık''ta düğmesine bastığı süreçle ortaya çıkan fotoğraf işte bu kadar nettir.

***

Cemaat medyasının ''Bizimle ilgisi yok'' deyip operasyonun sözcülüğüne soyunmasını bir yana bırakalım. Gezi kalkışmasında Doğan Grubu, CHP ve malum sermaye ile kurdukları gizli ittifakı koalisyona dönüştürmesi bile fotoğrafın net şekilde ortaya konması için yeterlidir.

Bazı bakan ve oğullarının yolsuzluğa, rüşvete bulaşmış olma ihtimali üzerinden yaygara koparanlar, Gezi''deki gibi iktidara gidici gözüyle bakıp ellerini ovuşturanlar bu yeni koalisyonu garip karşılamıyor. Zaman ve Hürriyet çizgisinin, CHP ile arkasındaki sermayenin birlikteliği şüphe uyandırmıyor.

14 ay sürdürülen, birbiriyle ilgisi olmayan üç soruşturmanın seçimler öncesi kamuoyunu etkilemek için torba operasyona dönüştürülmüş olması...

Hükümetin dershaneleri kapatmaktan geri adım atmayacağını açıklamasından bir gün sonra yani 2 Aralık''ta savcının harekete geçmesi...

Başsavcı, Emniyet Müdürü ve İçişleri Bakanı''ndan operasyonun gizlenmesi...

ABD ve İsrail''i rahatsız ettiği için, Türkiye''nin bölgedeki sermaye gücü olmaya başlayan Halkbank''ın hedef yapılması da onların nazarında anlamsız.

Kaset şantajları, siyasetçilere montajlı videolarla saldırılar, tehdit, iftira gibi her türlü pespayeliğin harç yapıldığı bir siyasi algı mühendisliğine paralel bir soruşturmayı sorgulayanları ise hedef gösteriyorlar.

***

Yolsuzluk soruşturmasının altında yatan, 28 Şubat yöntemleriyle 7 Şubat 2011''deki MİT krizindeki gibi henüz tamamlanmamış bir algı yaratma hazırlığıdır.

2011''de Başbakan ameliyat masasındayken KCK soruşturmasına dahil edip MİT Müsteşarı Hakan Fidan''ı tutuklamak isteyen yapı amacına ulaşsaydı Ergenekon''daki gibi operasyon dalgalarıyla siyaset yeniden dizayn edilecekti.

PKK ve sol örgütlere sızan, çözüm sürecinde görev alan 300 kadar MİT mensubu tutuklanacaktı. Cezaevine gönderilecek isimlerin, tutuklamayı yapacak hâkimlerin dahi önceden belirlendiği tuzak soruşturma, Erdoğan''ın etkin müdahalesiyle engellendi.

Operasyonun can alıcı hedefi ise Fidan''ın ikinci sırada yer aldığı örgüt şemasının başına Başbakan''ı koymaktı. Evet buna cüret ettiler.

Yargı ve Emniyet''e MİT''i de ekleyecek, çözüm sürecini bitirecek plana, Erdoğan''ın, darbe girişimi demesinin nedeni buydu.

300 kadar MİT mensubunun isminin nasıl tespit edildiği soru işaretidir. Hakan Fidan''ın MİT Müsteşarlığı''na atanmasına karşı çıkan İsrail''in rolü var mıydı? Fidan hakkında daha atanmadan kara propaganda yapan MOSSAD özel bir çalışma yaptı mı?

7 Şubat sürecini planlayanlar, bir gün yargı önüne çıkarılırsa, bu sorular cevap bulur. Ondan önce belki dershane tartışması ve operasyonla ortaya çıkan gerilimi Mavi Marmara sonrası İsrail''le ilişkiler üzerinden yorumlayan cemaatin resmi ve gayri resmi sözcüleri bu paralelliği yorumlar.

***

17 Aralık''a kadar ikinci 7 Şubat''ın hazırlığını, hükümet aleyhine kullanabilecek soruşturma dosyaları üzerinde çalışarak yapanlar, teknik takip ve dinlemeyle elde ettiklerini Erdoğan''a tehdit mesajı olarak göndermekten de geri durmadı. Sonuç alamayınca, operasyon için düğmeye bastılar.

Şimdi elde ettikleriyle, bir örgüt şeması kurmak için soruşturmayı genişletecek adımlara hazırlanıyorlar. Amaçları, Erdoğan''ı oğlu Bilal Erdoğan üzerinden dosyaya dahil etmek.

Gazetesiyle, televizyonuyla, sosyal medyasıyla ''malum koalisyon''un çıkardığı ''Yolsuzluğun üstü örtülüyor'' yaygarasının hedefi, bu şemayı oluşturmak için soruşturmanın genişletilmesini sağlayacak kamuoyunu oluşturmak. Bu yüzden gürültü çok çıkıyor, hiç beklenmedik ittifaklar kısa sürede kuruluyor. ABD Büyükelçisi de ''Bir imparatorluğun çöküşünü izliyoruz'' diyorsa nedeni budur.

***

Hükümetin, yolsuzluğun üstünü örtüyorlar eleştirilerini göğüsleyerek emniyete, adliyeye yaptığı atamalara bir de bu gözle bakılmalı.

Emniyet üzerinden dinlenen meslektaşlarını üstü kapalı uyaran, sağa sola ''örgüt'' derlerse hükümetlerini başlarına yıkarız tehditleri savuranların içinde olduğu bir operasyon söz konusu ise, kimse kusura bakmasın şüphelenmek iktidarın da hakkıdır.

O şüpheyi cemaat tabanı dahil millet de paylaşıyor.

Ve karşı operasyonu sandıkta millet yapacak. O zaman hükümet kimin başına yıkılır belli olmaz.

Er ya da geç, bu devletin paraleli millet olacak. Başka çıkış noktamız yok.

10 yıl önce
"Hükümetlerini başlarına yıkarız"
Kara dinlilerle milletin savaşı
Muhafazakarlığın muhalif hali
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı