|
Bahar gibi bahar

Uzun zamandır böylesi olmuyordu, bahar bu kadar kendini göstermiyor, bizi sevindirmiyordu. Tabii felaket senaryolarının en dehşet verici versiyonlarının arka arkaya sıralandığı şu dönemde, bir iklim sürprizi ile karşı karşıyayız.

Sizleri bilmem ama ben bu sürpriz baharı büyük bir sevinç ve coşkuyla karşılıyorum. Kapıdan çıkar çıkmaz aldığım o taze bahar kokusu, o tabiat heyecanı, o gözleri kör etmeyen tatlı ışık, çayırı çimeni saran yeşillenme telaşı, dallara düşen beyaz çiçekler, patlamaya hazır tomurcuklar, kuşların muhteşem sevinç gösterileri... Ne zamandır "Artık hiç bahar gelmiyor, kış bitiyor, yaz başlıyor" diye kendi aramızda konuşup duruyorduk değil mi? Aman bu sene de nasılsa öyle oluyordur deyip baharı ıskalamayın. Dışarıda gerçekten bahar var, bahar gibi bahar...

Doğrusu işler güçler nedeniyle kendimi henüz kırlara vuramadım. Pencereden bakarak, balkona çıkarak, işe gittiğim yolları hafiften uzatarak bahara dokunmaya çalışıyorum. Yani farkındayım, bu bahar bir yerlerden sızarak benim kıstırılmış hayatımı bile kaplayabilen bir bahar... Her şeyden çok sıkıldığım, çok yorulduğum bir zamanda beş dakika, on dakika başımı yastığına koyup dinlendiğim, tazelendiğim bir bahar... Sizler de yapın, lütfen yapın. Hemen şimdi, bulunduğunuz yerden çıkın, yapamıyorsanız bir pencere açın, bahara "Merhaba!" deyin. Sitemle nerelerde kaldığını sorun, gelmekle ne iyi ettiğini söyleyin, "Her zaman bekleriz" deyin. El sıkışın, kucaklaşın, baharı iki yanağından doyasıya öpün, koklayın.

Seneye yine gelir mi, etrafımızı kuşatır mı, yüreğimizi heyecana boğar mı, ruhumuzu canlandırır mı, bunların hiçbirinin garantisi yok artık. Bulduğumuz baharı bağrımıza basacağız çaresiz. Daha kaç bahar göreceğiz, bunu bile düşünsek yeri... Çünkü küremiz ısındı, mevsimlerin dengesi bozuldu. Yazlar kışlar uzadı, sonbahar azaldı, bahar neredeyse hiç kalmadı. Piyango gibi kırk yılda bir çıkıyor artık bahar... Öyle ki kazık kadar kimi çocuklar için bu bahar gerçekten ilk bahar!..

Şunu da düşünmek lazım, yazılan felaket senaryolarının elbette bilimsel temeli var, her şeyi o kadar tüketiyoruz ki bunları hak etmediğimizi de söyleyemeyiz. Ama unutmayalım, rahmet diye bir şey var, Allah isterse dünyanın bütün senaryoları durur, duruyor. Bu bahar, biraz da böylesine bahşedilmiş bir bahar...

Birazdan yazıya noktayı koyacağım. Sanal hayata düğümlenmiş gözlerimi çözeceğim, binlerce tonluk bir ağırlıkla aşağıya doğru çekilmekte olan bedenimi toparlayıp masanın başından uzaklaştıracağım. Ayakkabılarımı giyip kendimi baharın kucağına atacağım. Üç beş kare fotoğraf çekeceğim, bu baharın hatırası olarak... Sonra toprağa dokunacağım, çimlere dokunacağım, bahar dallarına dokunacağım. Ağaçları şenlendiren serçelere selam duracağım. Sonra direksiyonu bahara bırakacağım. Beni nereye götürürse oraya gideceğim. İtirazlarımla hiç canını sıkmayacağım. Gönlünü hoş edeceğim. Yine gelsin diye, yine gelip beni bulsun diye, rutini bozsun, güzelliğiyle hayatımı aksatsın diye... Bütün kapıların öyle ya da böyle aslında hayata açıldığını anlatsın diye...

Bu bahar gerçekten de bahar gibi bir bahar...

Ruhuma ne yaptı hele bir bakın!

17 yıl önce
Bahar gibi bahar
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık