|
Kısayollar kıssası

Allah'ın lütfettiği kulları dışında, 'insan'ı mücehhez ve müzeyyen kılan hiçbir varış noktasına kolaylıkla ve kolaycılıkla varılmamıştır. Hiçbir esaslı varış noktasının bir kestirmesi bulunmaz. Her varış noktasına çileli bir yolda yorularak varılır. Hamlıktan pişmeye doğru sabır isteyen, dirayet isteyen, mukavemet isteyen zorlu ve o ölçüde bereketli bir yolculuktur bu. Derler ki insan yapısının harcı bin bir meşakkatle karılmamışsa kavî olmaz. En ufak bir esinti, onu kaidesinden söker atar. Geriye zamana yayılmış beyhude bir sürüklenme hali kalır.



Zamane kültürü dedikleri şey insanla her şey arasında kısayollar oluşturmayı marifet addediyor. Bu kısayollar insana mesafe aldırmak için değil gerçekte, mesafe almış hissini vermek için... İnsanı; her şeyin iki adımda, hatta bir adımda ve hatta oturduğun yerden elini uzatarak ulaşılabilir olduğuna inandırmak, ikna etmek için... Bu kısayollarla iki satır kitap okuyan bir konuya vakıf olduğunu, azıcık sohbet dinleyen koca koca tarih ciltlerinin esasına erdiğini, iki film izleyen sinemanın dibini bulduğunu, iki menkıbe duyan ceplerinden hikmet taştığını, iki satır karalayan edebiyatta çığır açtığını ve nice uyanık bir üfürük ve iki dokunuşla nice mevzuun kilidini çözdüğünü düşünebilir ve düşünebiliyor.



Onlara had bildirecek olan zevat, yani işin ehli, erbabı uzun yolların meşakkatinde meşgul ve belki de bitap halde olduklarından meydan da bir parça boş oluyor. Daha doğrusu istedikleri gibi at koşturabilmek için onlar er meydanlarını değil, taşrasındaki boş meydanları buluyor. Bu kısayol dahileri; daha ziyade nevzuhur meydanlarda boy gösterdiğinden, sözde saltanatlarının süslü çadırlarını ehil olanların dikkatinden uzakta kurmuş, bu sayede güdük meselelerini hakikatli gözlerden kaçırmış oluyor.



Elbette “Bırakalım bunlar kendi kısır döngüleri içinde boş yere dönedursunlar” denebilir. Ve fakat, kendilerinden sonra gelenlere karşı takındıkları okkalı bilirkişi pozlarına kapılan taze meraklı tıfıl masumların akıbeti ne olacak? O masumlar, bu adı konmamış tuzağa düşerek, her meselenin aslını bu aklıevvellerin, bu kifayetsiz muhterislerin, bu turfanda bilirkişilerin etrafını çevirdiği kadarcık zannedebilir ve zannediyor. Bu hastalığın sirayeti ve mikrobun habisleşmesi demektir ki; nice zorlu asırlar devirip tam tekmile yakın vaziyette ayakta kalmış bu müstesna vücudun orası burası işte bu yüzden durmadan uyuşuyor!



Taze çağlarında irili ufaklı nice zihinsel çukura düşmüş, nice allı pullu fırıldağın döngüsünden sarhoş olmuş fakir derim ki: Aman ha, bedeli ödenmemiş, cefası çekilmemiş, hakkı verilmemiş hiçbir sözün, iddianın, kanaatin, malûmâtın, cakanın, tafranın paçasına, eteğine, kelamına gevşek tutuşla olsa dahi tutunmayın sevgili genç kardeşlerim! Ehil olmak için, adı üstünde ehliyet sahibi olmak icap eder. Ehliyeti olmayan şoförün dolmuşuna binilir mi? Muslukçuluktan uzay mühendisliğine, estetikten hikmete, edebiyattan musikiye kadar ne kadar meslek varsa hepsinin ustası hamlıktan pişmeye giden o yolu adımlamak mecburiyetindedir. Her aslı olan şey hakikatin bir parçasıdır ve hakikatin hiçbir cüzünün de asla ve kat'a kısayolu yoktur. Asılsızlara kapılarak, onlarla oyalanarak, o kifayetsizliklerle kifayet ederek, aman ha kıymetli vaktinizi, mesainizi, enerjinizi kendi asılsızlığınızı inşa etmek için tüketmeyin! Mesele, konu, saha ne olursa olsun; bilmenin, anlamanın, idrakine varmanın, öğrenmeyi bypass ederek vakitten kazandıracak o kestirme güzergâhlarını aramakla ömrünüzü israf etmeyin! Diz çökmeden, dirsek çürütmeden, mürekkep yalamadan, hakkını vermeden, çilesini çekmeden, çerağında yanmadan kim nereye varmışsa, siz de maazallah bu kısır döngülerde dönedurarak ancak oraya varırsınız. Yani lâ teşbih, her dolap beygirinin vardığı yere!



Ne deniyor o Binboğa yöresi türküsünde: “Çift sürüp ekin ekmeyen/ Meydana sofra dökmeyen/ Arının kahrın çekmeyen/ Ne bilir balın kıymatın”



İşte mesele aynen öyle!


#Ehliyet
#Kültür
٪d سنوات قبل
Kısayollar kıssası
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler