|
Lekeyi çıkaran leke

Bir şeyin siyah olduğunu söyleyenler ile beyaz olduğunu söyleyenler aslında birlikte aynı gündemin içini doldurmuş oluyor ve son tahlilde, çok daha gerekli başka şeylerin konuşulmasına da yine birlikte engel teşkil ediyor.

Saatlerce nelerin yanlış olduğunu konuşmak, çok uzun süredir yaşayarak gördüğümüz gibi bizi doğrulara eriştirmiyor.

Biz genellikle yanlışların az ya da çok farkında olan ama vaktini o yanlışlardan kurtarıp doğrularını inşa etmeye vakit bulamayan bir yerde yaşıyoruz. Burası ne içimizi serinletecek kadar cehennemden uzak bir yer, ne de içimizi ısıtacak kadar cennete yakın bir yer... Belki sadece tedirginlik verici bir Araf!

Bizi daha fazla insan edecek kelimelere bugün de sahibiz ama onları daha ziyade kişiliğimizi stilize edecek birer aksesuar gibi kullanıyoruz.

“İnsanlarda hiç ahlak kalmadı!” dedi tepeden bakan biri. “Belki de sen aşırı stokladığından bulamıyorlar!” diye lafı gediğine koydu yavaşça diğeri.

İyi kelimeleri kötü kelimelerden ayırmaya yetecek kadar bilincimiz var; ama bu, o iyi kelimelerden iyi haller üretmemize yetmiyor.

Bütün uğraşımız, güncelin sivri uçlarının gövdelerimizi kanatmasını engellemeye çalışmaktan ibaret... Oysa o yaraların açılması ve acının insanlığımızın derinlerine kadar inmesi gerekiyor belki de!

Ortaya atılan her toplumsal sorunun otomatikman yanında ya da karşısında olmak, bizi kaçınılmaz biçimde reflekslerimizin esiri kılıyor.

Nerede duracağımıza topluca karar veremeyiz. Hakkı batıldan, ahlakî olanı olmayandan, yanlışı doğrudan ayırmak mecburiyeti, yeryüzü varedildiğinden bu yana herkesin kendi başına girdiği bir imtihanın gereğidir.

Kimseyi incitmemek için keskin tarafından daima kendisi tutuyordu kelimelerin.

“Nasıl bu kadar acımasız biri olabildin?” diye sordu biri. Düşündü ve hatırlayamadı diğeri.

Hakkaniyet paket halinde hazır satın alabileceğimiz bir şey değil, onu bir ömür boyu insanlığımızda biriktirmemiz gerekiyor.

Başkalarında kendi hukukumuzu korumak için yaptıklarımızla değil, kendimizde başkalarının hukukunu korumak için yaptıklarımızla hakkaniyete doğru yürümüş oluyoruz.

Bütün bu hijyen endüstrisine rağmen, temizlik hissine bir türlü sahip olamayan insan! Görünür bütün kirler çok yönlü operasyonlarla imha edilirken, derinlerimizde bütün bu kirlilik alarmlarını harekete geçiren nedir?

Sık sık soralım kendimize; her gün bir başkasına az ya da çok haksızlık etmediğimiz kaç tane tertemiz cümle kurabiliyoruz?

Etraftaki bütün mikropları öldürdüğümüzde temiz olmuyor dünya, geriye kendi pisliğimiz kalmış oluyor sadece!

“Dünya her tarafıma bulaştı, içim rahat etmiyor” dedi biri. “İçinden bir abdest al!” dedi diğeri.

“Bir gün huzura ermek istiyorsan” dedi meczup, “onu her gün huzursuzlukta ara!”

#siyah
#beyaz
#hakkaniyet
9 yıl önce
Lekeyi çıkaran leke
Kim demiş meçhul asker diye?
Filistin ve benzerleri niçin unutuluyor?
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?