|
Tabela

Dünyanın gidişatına baktığımızda yolunda giden, içimizi serinleten, geleceğe dair hepimize umut ve heyecan vaat eden bir şey görebiliyor muyuz? Belki ama çok az... Buna karşılık hepimizi derinden endişelere sevk eden, içimizi karartan, tedirgin eden pek çok şey var. İnsanlık olarak yanlış istikamete doğru gittiğimizi anlamamız için daha ne olması gerekiyor? Bu soru orta yerde duruyor ama onunla yüzleşmeye, bu muhakeme ve muhasebeden geçmeye kimsenin ne niyeti ne cesareti var. En yüzeysel düşünenlerle en fazla entelektüellik iddiasında olanlarımızı buluşturan ortak nokta bu. Yanlış giden şeylere dair yığınla çalışma yapılıyor, araştırma ortaya konuyor, dehşet verici vizyonlar kitlelere sunuluyor ama buna karşılık hiçbir şey olmuyor. Yanlış olduğu artık aşikar olan istikamete doğru yavaş ya da hızlı adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz.

Yüzyılın başında bilim ve teknolojide ortaya çıkan yeniliklerin getirdiği heyecandan eser yok şimdilerde. İnsan cinsinin elindeki imkanları herkesin lehine olacak sonuçlara tahvil etmek konusunda beklendiği kadar arzulu olmadığı ortaya çıktı. Aksine, gücü, imkanı, tekniği, hakimiyeti ele geçiren hep kendine çalışır, başkalarını ezer oldu. Bugün dünya bir yangın yeri, tehlikenin nereden geleceği belli olmayan bir tekinsizlik mekanı... İnsanı insanda tutan değerler hızla aşınıyor. Aşırılıklar, yozluklar, şiddet ve bağımlılıklar tehlikeli biçimde artıyor yeryüzünün her köşesinde. Bilgiyi çoğaltan ve yayan teknolojiler sanıldığı gibi aydınlatmadı zihinleri. Enformasyon çöplüğüne dönmüş zihinler analitik kabiliyetlerden, aklı selimden ve hassasiyetten tamamen yoksun yeni bir cehalet türü üretti ve bu yeni cehalet sanal mecralar üzerinden ve sınır tanımadan bütün zihinlere ulaşıyor ve bir zayıflık olarak, bir arıza ve hatta bir hastalık olarak hızla yayılıyor. Buna karşılık büyük uygarlıklar inşa edeceğine inandığımız kalkınmacı fikirler, büyüme hülyaları, aydınlanma rüyaları dumura uğramış durumda. Gelişme adına vaatlerde bulunarak güç toplayanlar, bırakın bütün bunlara bir çare bulmayı, o çareyi neredeyse aramıyor bile. Bilim, teknoloji, aydınlanma, refah, ardına karanlığı takıp getiren ışıltılı fragmanlar gibi görünüyor artık herkese. İnsan nerede peki, bütün bunlar olurken insanlık nerede? Bu tehlikeli illüzyonla akli melekelerini yitirmiş, bir kalbi ve zihinsel donma yaşıyormuşçasına şuursuz bir halde bu ucu kayboluşa çıkacağı belli yolu yürümeye devam ediyor.

“Bilim beyefendi, kediler için bir bulamaçtır. Bakteri yetiştirmek biliniyor da çocuk yetiştirmek artık bilinmiyor. Atomla da oynanıyor ama incelik artık bilinmiyor. Uzaya gidiliyor ancak denizler pis kokuyor, balıklar ölüyor. Açlıktan ölenlerin gıdasına harcanandan daha fazlası füze yakıtları için harcanıyor. Gerçek şu ki, çok şey bildikçe daha az yaşanıyor. Bilim, toplulukları aptallaştırmaktan ve gezegenimizi her tür rahatlığı bulunan karınca yuvasına çevirmekten başka bir işe yaramıyorsa, ben ne yapayım öyle bilimi?” diyor Henri Frederic Blanc, ‘Uyku İmparatorluğu’ isimli kitabında.

Bir yer bataklıksa, bunu oraya bir tabela ile yazmak gerekir. Aksi halde bu tehlike görünmez bir tuzak haline gelir, gittikçe büyür ve içine düşen herkesi dibe çekerek boğar.

“Biraz fazla kötümser değil misin?” diye sordu yakınlarındaki biri. “Çünkü ben insanı daha iyi şeylere yakıştırıyorum!” dedi beyaz saçlı adam.

#Enformasyon
#teknoloji
#Henri Frederic Blanc
2 yıl önce
Tabela
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu