|
Yine geldi şapka, rep rep!

Bu memlekette ciddiye alınması gereken şeyleri ciddiye almak giderek zorlaşıyor. Bakınız CHP''nin yeni liderinin halkçılığı bile kasket-gömlek ikileminde tartışılıyor. Bu işler ne kadar kolay oldu, aynı insan bir gün falanca, ertesi gün filanca olabiliyor. Aynı kılık kıyafetle, aynı yüz ifadesiyle, aynı vurgusuz konuşma biçimiyle… Dün rejimin teminatı olanlar, bugün geçimin teminatı sayılabiliyor. Dün alaşağı edilmek istenenlerin bugün kasketi kafaya geçirilebiliyor. Mesela kökten Dersim''li aynı genel başkanın parti listesinin epeyce bir kısmını hızlı ulusalcılara ayırmasına da "Bu ne ya!" diyen yok. Nasıl olacak peki? Ayakkabıları çıkarıp sandalye üzerine çıkmakla, "Yaşasın memleket kurtuldu" demekle devran değişecek, paça-faça kurtulacak mı? Varsayalım parti kurtulacak, memleket de kurtulacak mı? Mesela Türkiye''nin gölgeleri aydınlatılacak mı? Demokrasiyi otomatik pilota bağlamak isteyenlere hiç olmazsa bir "ayıp oluyor beyler!" itirazı yapılabilecek mi? 12 Eylül Anayasası''nı kurtarmak için atılmış adımlar geri alınabilecek mi? Her sıkışıldığında Meclis''i kırıp Anayasa Mahkemesi''ne kapağı atma alışkanlığı terk edilecek mi? İşler her zora girdiğinde topu siyasetin dışına atma adeti rafa kaldırılabilecek mi? Siyaseti devre dışında bırakmaya kalkışanlar ortaya çıktığında Önder Sav''ın ya da Kemal Anadol''un ne diyeceğini biliyoruz, Kılıçdaroğlu onlardan başka bir şey diyebilecek mi? Yani Gandi''lik Gandice sürdürülebilecek mi? Ya da bir başka tez vakitte koltuğundan bir vesileyle kalktığında yerine başkasının oturmayacağından emin olabilecek mi çiçeği burnunda genel başkan? Etrafından emin olabilecek mi? Kasetle gelenin hasetle gitmeyeceğinden emin olunabilecek mi? Soru çok tabiatıyla… Partiyle barışık olununca halk nasıl memnun edilecek? Halkla barışık olununca parti nasıl idare edilecek? Çünkü Halk Partisi''nin halkla arası yok, sandık öyle diyor! Personel değiştirmeden aynı vitrinle halka nasıl gidilecek, ara nasıl bulunacak? Ankara''nın ötesine nasıl gidilecek, ne söylenecek? Doğu''ya, Güneydoğu''ya ne götürülecek? Üstelik bir de hemşehrilik durumu var şimdi! Mesela ulusalcı taifesini yanına katıp memleketine seçim gezisine gidebilecek mi Dersim''li? Dersim''e ayıbın okkalısını edenlere bir ders verebilecek mi? Denge nerede kurulacak? Tamam, çocuklar yatağa aç girmeyecek, ne güzel! Ama sofra nerede kurulacak, nasıl kurulacak, neyle kurulacak? Kuru ekmekle doymayan karınlar kuru sözle nasıl doyacak? Tarih boyunca yürümemiş peynir gemisi bu defa yürüyecek mi lafla? Bugüne kadar tek proje üretmemiş bir kadro, sadece başlarındaki isim değişti diye gümbür gümbür proje mi üretecek? O Meclis''in bir vekili olarak ne üretti bugüne kadar Kemal Bey? Kürt meselesine, özgürlüklere, demokrasi dışı yapılanmalara, Meclis iradesini askıya alma girişimlerine ilişkin tek laf etmeden nasıl Türkiye''nin umudu olunacak? Hani demokratik cesaret? Hani projeler? Kasket takanları da, gömlek giyenleri de çok gördü bu memleket! Medyanın alkış kıyamet bir yerlere çıkardıklarının nasıl tepe taklak aşağı düştüklerini de... En kralının bir seçimlik saltanatı oluyor.

Siz siz olun kralcılara inanmayın Kemal Bey, varsa memleketle ilgili gerçek bir davanız, oturup kafa yorun, dirsek çürütün! Çıkıp öyle şeyler söyleyin ki inanalım halkçılığınıza, biz de alkışlayalım! Ama böyle olmaz, bu demode vitrinle, bu köhne kadroyla, kendi halkçılığını tekzip eden bu söylem ürkekliğiyle bu işler yapılmaz. Ya çevrenizi saran alkışçılara umut vereceksiniz, ya halka! Dolmuyor ikisi bir arada. Olmuyor, olmaz da! Halktan defalarca veto yemiş bir kadroyla yine de halkçılık yapmaya kalkacaksanız, siz bilirsiniz! Taksimetreniz çoktan çalışmaya başladı, ona göre…

٪d سنوات قبل
Yine geldi şapka, rep rep!
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?
Netanyahu’ya tutuklama tehdidi ve Amerika’nın uluslararası itibarı