|
Beyhude

Yüzümün rengi kaçtı. Ellerimin buğusu... Ne söylesem beyhude geliyor dudaklarıma.

Beyhude geliyor kulaklarıma ne işitsem.

Bir merdivenden yuvarlanır gibi dökülüyorum köpük köpük bir çağlayandan.

Korkuyorum yabancılığımdan, gökyüzüne tutunamayıp düşmüş bir bulut kadar.

Sanki bütün hikayemi çıkarsam; bir mumun bıraktığı is kadar iz bırakmayacağım.

Ne kadar debelensem; cürmümden daha fazla yer yakamayacağım.

Ve ne kadar başkalaşsam; herkesten daha başka olmayacağım.

Bir küçük ayrıntı olmak için bile, çok küçük kalacak ömrüm.

Bir gizli parantez olmak için bile, fazlasıyla aşikar...

Alıp verdiğim bütün nefeslerde, dünyanın dağdağasına biraz daha kapılıp gideceğim.

Sürekli kendimden ayrı bir yöne doğru yürüsem; sadece kendi fasit dairemi tamamlayacağım.

Durduğum yerde kalsam sürekli; kendimden çok uzaklara düşecek yolum.

Yürüsem yol alamayacağım; dursam yerimde duramayacağım.

Bütün kandilleri yaksam; aklımın alacağı en büyük karanlıkta kalacağım.

Söndürsem bütün ışıkları; ruhumun en küçük kıvılcımına esir olacağım.

Tanımaya çalıştıkça eşyayı; koskoca bir heyulanın ortasında kıvranacağım.

Unutmaya çalıştıkça her şeyi; en keskin hançerlerle kazıyıp duracağım hafızama gördüklerimi.

İsyanlarımın gerçeğe dair bir tınısı olmayacak hayatın yankısı olan vadilerinde.

Ne kadar nota bilsem; yine hiç şarkı söyleyemeyeceğim.

Hangi güzelliğe diksem gözlerimi; orada kaybolup gideceğim.

İnsanlığın bütün bilgisini bir potada eritsem; en basit yarayı iyileştirecek merhemi bulamayacağım.

Asırlarca açık tutsam yağmura avuçlarımı, bir kurak gönlü serinletecek yağmuru biriktiremeyeceğim.

Bir tebessüm çizgisi bile çizemeyeceğim ifadesiz kalmış bir yüze.

Bir sıtmalanmış yüreği bile sakinleştiremeyeceğim.

Bir yanlışı doğru niyetine yapsam; kendimi inandıramayacağım herkesten önce.

Bir doğrudan yanlış şüphesiyle kaçınsam; geri dönüp yüzleşecek cesareti bulamayacağım içimde.

Yapmakla yapmamak arasındaki bir yerde sıkışıp kalacağım.

Durup beklesem; ufka giden bütün trenleri belki de kaçıracağım.

Durmayıp savaşsam; kellesini koltuğunda taşıyan fedakar bir savaşçı gibi beyhude zaferler kazanacağım.

Karnı burnunda bir kadın gibi ıkınmaya başlasam; beyhude çocuklar doğuracağım.

Kendimi doldurdukça dünyayla; hayatımı boşaltıp duracağım.

...

Yüzümün rengi kaçtı.

Ellerimin buğusu...

Garip bir kuş gibi beyhude çırpıyorum kanatlarımı.

Ne söylesem beyhude!..

Ne yapsam beyhude!..

Yaşamaya dair...


25 yıl önce
Beyhude
Atatürk ve güreş
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü