|
Dilini kaybeden yolunu kaybeder

İzahı sayfalar süren meseleleri tek kelimelik kavramların içine sıkıştırıyor ve sonra o meselelerin muhtevasına bir daha geri dönmeksizin sadece o kavramlar üzerinden konuşuyoruz. Oysa insan, dolayısıyla da sosyal hayat, sınırsız değişkenle gerçekliğini her gün yeniden üretiyor ama biz adeta bir lego oyunu gibi birbirine monte etmeye çalıştığımız statik kavramlara kilitli kaldığımızdan bu canlılığı büyük ölçüde ıskalıyoruz.



“Nasıl oluyor bilmiyorum” dedi karşısındakinin gözlerinin içine kederle bakarak, “sanki aynı kelimelerle iki ayrı dili konuşuyoruz biz ikimiz!”



Hiç kimse, başkalarının kelimeleriyle düşünerek kendi gerçeğine ulaşamaz.



Şüphe yok ki bugün en can yakıcı gurbeti, kendi konuştuğu kelimelerinin yabancısı olanlar yaşıyor.



“Harflerini, kelimelerini, cümlelerini kaybedenler, dizelerini, kubbelerini, çinilerini, şehirlerini ve bin yılların imbiğinden geçen değerlerini de kaybetti. Kaybettiklerini aramaya çıkan fakat bu yolu eskilerin kalkanlarına sığınmadan adımlamak mecburiyetinde kalanlar, yolun ortasına koyduğu taşın üstüne oturan modern şeytanları ve onların şeytanca fikirlerini de aşmak zorundaydı. Modern dayatmaların gölgesinde yürüyenler, farkına bile varmadan dayatıldığı gibi düşündü; çıkış yolunu çıkmaz sokakta aradı” diyor M. Yahya Coşkun kardeşimiz tarihe tatlı dokunuşlar getiren dumanı üstünde kitabı 'Eskilerin Masalları'nda.



Bizim bugün hayat lisanımızla ilişkimiz o kadar yavan, o kadar üstünkörü bir hal aldı ki, silkinip bir an önce kendimize gelemezsek nesilleri nesillere bağlayan anlam zincirinde dramatik kopmalar yaşanabilir.



Bazı çenebazlar, boşluğu fırsat bilerek incir çekirdeğini bile dolduramayacak küçüklükteki meramlarını anlatmak adına getirip bir kamyon kelimeyi hafriyat kıvamında döküyor zihnimizin güzelim bahçelerine.



Anlatacak doğru dürüst bir şeyi olmayanların söyleyecek ne çok sözü var!



Farkında mısınız, daha ikinci kelimesinde soruyu çoktan unutmuş oluyor bazı cevaplar!



Bir Fransız ile bir Hintli yolda karşılaşırlar, Fransız başıyla selam verir, Hintli gülümseyerek selamı alır. Bu sessiz alışveriş yeryüzünde yaşayagelmiş bütün insanların bildiği ortak dilin kelimelerinden biridir.



Kimi geceler insanı dürtüp uykusundan uyandırıyor bazı huzursuz



kelimeler!



“Bazı şeyler vardır/ Bulut gibi seni seyreder” diye yazmış Mayıs ayında kaybettiğimiz Talha Cavga kardeşimiz. Görmeye ömrünün vefa etmediği kitabının adı 'Kafam Dünyadan Büyük”... Belli ki kalbi de öyleymiş. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.



Lisan-ı haliyle kelimelere güzellik aşısı yapan, bildiğin kuru çalı çırpıyı bağa bostana çeviren insanlar da var.



“Nafile sallama” dedi meczup, “boş testiden su sesi gelmez!”


#Meczup
#Dil
#Yahya Coşkun
8 yıl önce
Dilini kaybeden yolunu kaybeder
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...