|
"Hiç" telini titreten tını

Zamanı bir mezura gibi yuvarlayıp ortadan kaldırabileceğimizi sanıyor ve yanılıyoruz. Parçalarını yan yana getirerek ve her şeyi yerli yerine koyarak bir "puzzle" gibi tamamlayabileceğimizi düşünüyoruz ve aldanıyoruz.

Zaman böyle bir şey değil!

Zaman hem halkaların birbirine kenetlendiği bir zincir gibi uzayıp gidiyor, hem de sadece bir tek andan ibaret kalabiliyor.

Yaşanmış anlarımız var ve yaşanacağını umduğumuz başka anların var olduğunu umuyoruz.

Ama bu geniş bir zamanımız olduğu anlamına gelmiyor.

Bir kerede sadece bir tek anı yaşıyoruz ve o anın duygusu her seferinde bizim bütün dünyamızı kaplıyor.

Hikaye etmeye kalktığımızda onu bir zincire benzetebiliyoruz; ama yaşamaya sıra geldiğinde sadece bir andan ibaret kalıyor bizim hayatımız.

****************

Kafamızı kaldırıp baktığımızda bir tavan görüyoruz ve ayaklarımızı o tavanın tam karşısındaki tabana basıyoruz.

Etrafımızda bizi sarıp sarmalayan çok sayıda duvar var.

Kendimizi hep bir şeylerin içindeymiş gibi tarif ediyoruz.

Oysa çoğu zaman fazlasıyla dışında oluyoruz her şeyin.

Bizi ''içeride'' tutacak olan duvarlar, her şeyden dışarlıklı kalakalmamıza neden oluyor.

Bir mahkum bir hücrenin içine uçsuz bucaksız bir dünya sığdırabiliyor; ama hayal gücü olmayan bir seyyah, dünyanın bütün mesafelerini aştığı halde, bir adım bile ilerlememiş oluyor.

Mekanın ölçüsü içimizde; içimiz ne kadar elverirse o kadar uzağa atarız oltamızı.

Ne kadar uzayabiliyorsa ruhumuzun boyu, o kadar yükseğe çatarız gök kubbemizi.

****************

Bir karıncaya göre bir karınca ne kadar büyükse, bir insana göre bir insan o kadar büyüktür.

Ne daha büyük, ne daha küçük...

Bizim ilgimizi daha çok, bir karıncanın bir insandan ne kadar küçük olduğu ya da bir insanın bir karıncadan ne kadar büyük olduğu çekiyor.

Oysa karıncalar karıncalarla paylaşıyorlar dünyalarını, insanlar insanlarla.

Büyüklük ve küçüklük yok aslında aralarında.

****************

Erkan Oğur ve Okun Murat Öztürk''ün birlikte hazırladıkları "Hiç" isimli bir albümleri çıktı.

Oğur, "Uzaydaki iki yıldız arasındaki boşluğa bir bakış, Allah kavramına yaklaşım denemesi" diye açıklıyor "Hiç"in sırrını.

Dinlediğinizde bu hissi onlarla paylaşabiliyorsunuz.

"Hiç"in telini titreten tınıya kapılıp, "zaman", "mekan" ve "boyut" vurgularıyla varlığınızı elemeye başlıyorsunuz.

Yekûnunuzu "hiç"de toplamaya başladığınızda, varlığınızın en çıplak resmi çıkıyor karşınıza.

Bir kaset bu kadarını yapabilir mi?

Bir kaset?!

Ne kaseti?

25 yıl önce
"Hiç" telini titreten tını
TKP’nin 'Komünist başkan' lakaplı Maçoğlu’ndan, Fatih Portakal’a 'cancon' çıkışı nedeniyle sert tepki!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü