|
Kaideleri bozamasalar bile, istisnalara selam!

Geçen hafta Ademir Kenoviç''in Saraybosna''daki zor savaş günlerini çarpıcı detaylarla aktaran "Kusursuz Çember" filmini izledim.

Salonda bir avuç insan vardı.

Geçtiğimiz yılın bana ve sinema eleştirmenlerine göre en iyi filmi "İnce Kırmızı Hat"ı aranızda kaç kişi seyredebildi, bilmiyorum.

Geçen hafta Erkan Oğur ve Okan Murat Öztürk''ün muhteşem albümleri "Hiç"ten sözeden bir yazı yazdım, ilgi gösteren oldu mu acaba?

Ya Mustafa Şahin''in "Refüj" ve Hasanali Yıldırım''ın "Kimse" isimli öykülerini okudunuz mu Hece''de?

Son zamanlarda ilk kitapları yayımlanan genç şairlerden hangilerine ilgi gösterdiniz peki?

İçinizden yukarıdaki sorulara gönül rahatlığıyla cevap verebilecek olanların sayısının, değil kaideyi bozmak, gıdıklayabilecek yekûna bile ulaşmayacağının farkındayım.

İstisna sayılmak için bile azız korkarım! Bun

ların yerine gazete manşetlerinden, dedikodu haberlerinden ya da politik kulislerden üretilmiş sorularla çıksaydım karşınıza, eminim şaşırtıcı oranda ''donanımlı'' saymam gerekecekti sizi.

Birkaç gün sonra unutulup gidecek ateşli tartışmalar, uzayıp giden lastikli kayıkçı kavgaları moda şimdi.

Herkes onlarla dikmeye çalışıyor hayatının devasa söküklerini.

Ama biliyor musunuz; hayat aslında başka bir yerde yaşanıyor.

Her gün gazeteleri okuyup öfkelenerek, televizyon haberlerini seyredip küfrederek, "kimin yerinde kim olursa daha az kötü olur" hesaplarıyla zaman öldürerek, kendi hayatlarımızın üstüne bir çarpı çekiyoruz aslında.

Birkaç ay önce bir seçim yapıldı bu ülkede; şimdi o seçimden geriye ne kaldı söyler misiniz?

Günde neredeyse 10-15 saat konuşup durduğumuz o seçimin, ayırdığımız zamanla orantılı bir karşılığı var mı bugün hayatlarımızda?

İnanın bugün seçim tartışmalarının yerine koyup didiklediğimiz ''malzemeler''in de, yarın bir kıymet-i harbiyesi kalmayacak.

Konuşa konuşa tüketecek ve başka bir elverişli malzemeye geçeceğiz.

Deredeki bu sallantılı taşların üstünde sekip duracağız ama suyun ne kadar güzel olduğu hiç aklımıza gelmeyecek.

Hiç ayaklarımızı sokup serinlemeyi düşünemeyeceğiz o suya.

Üstelik her birimiz, bu kaidede bir bozukluk olduğuna bir şekilde inanıyoruz.

Ama nedense hiçbirimiz, kaideyi zorlayacak bir istisna olmaya gönüllü olmuyoruz.

Bunun yerine istisnaların kaideyi bozamayacağı şeklindeki "kaide"ye inanmayı yeğliyoruz.

Oysa aha ben iddia ediyorum ki, harbiden istisna olabilenler, kaidenin en azından keyfini kaçırabilirler.

Denemekten ne çıkar!

Biraz okuyalım, biraz dinleyelim, hayata biraz dokunalım; bakın o zaman kaideler ne hale geliyor!

Kaidelerin dümen suyuna gideceğimize, hayatın istisnai sularına kıralım dümenimizi.

Belki bu ülkenin kara sosyolojisini kökünden değiştiremeyiz ama, inanın kendi hayatlarımızı epeyce değiştirebiliriz.

Bu da hiç fena bir başlangıç sayılmaz, öyle değil mi?

25 yıl önce
Kaideleri bozamasalar bile, istisnalara selam!
Memurlar ve işçiler arasındaki 14 önemli fark
Yanlı ve yanlış hesap!
Türkiye’nin seçimi: Afganistan büyük haritayı doğuya çekiyor…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!