|
O uzak ülkeye zap!

Dünyayı ayağımıza getirdiği söylenen uzaktan kumanda aletlerinin tuşlarında gezdiriyoruz sürekli parmaklarımızı.

Tuştan tuşa iştahla atlayan dokunuşlarla, konakladığımız kanallar boyunca hayatı kendimizden gizliyoruz aslında.

Tercihlerimiz, içine acılar karışan yaşanmışlıklardan çok, cıvık, yapışkan, ama acıları gözlerden uzak tutma becerisine sahip sahte parıltılar yönünde...

Sadece izlemek ve sonra geçmek istiyoruz.

Ne kendimizin, ne başkalarının acılarıyla başa çıkacak durumdayız.

Nasıl olsa elimizin altında çok tuş var; canımızı sıkan, içimizi daraltan, endişelerimizi artıran her şeyden kaçabiliriz.

Etrafa hediyeler saçarak başımızı döndüren çarkıfelekler, sakız çiğner gibi çiğnenip yutulan melodramlar, egoları okşamaktan öte işe yaramayan kayıkçı kavgaları, beş kuruşluk değeri olmayan star parçalarının her yeri kaplayan rezillikleri, ihale dalaverelerinin zemini haline getirilmiş zavallı haber bültenleri, çok bilmişlikler, aklı evvellikler, sululuklar, provokasyonlar, saptırmalar, kokuşmuşluklar...

Hepsi bir küçücük kumanda aletinin tuşlarında emrimize amade bekliyorlar.

Ne için?

Dünyaya hiç bulaşmadan, anlamın suyuna ayaklarımızı sokmadan, sorumlulukların ağır yükünü sırtımıza almadan, sadece bir derenin taşlarının üstünde seker gibi dolaşabilelim diye hayatın yalancı görsellikler galerisinde...

Hiçbir yerde uzun boylu durmadan, hiçbir konuya derinden yaklaşmadan, hiç kimsenin ne dediğini can kulağıyla dinlemeden, durmadan dönerek, durmadan zaplayarak, kendimizi sarhoş ettiğimiz çılgın bir seyirliğin gönüllü tutsakları oluyoruz hepimiz.

Ürettiğimiz her muhteris teknoloji gibi uzakta kumanda teknolojisi de dönüp dolaşıp ele geçiriyor ruhlarımızı.

Televizyonlarımızdaki görüntü seçeneklerine kumanda etmesi için geliştirdiğimiz bu çoktan seçmelilik şaheserleri, şimdi hayatlarımıza, duyarlılıklarımıza, zaaflarımıza ve insanlığımıza kumanda eder hale geliyor.

Bu trajik gerçeği itiraf edebilmek için, geliştirdiğimiz yeni izleme ahlakına, yani uzaktan kumanda aletlerinin tuşlarında gezinen sinsi parmaklarımızın usta işi kaçınma hamlelerine dikkatli bakalım.

Çeçenistan''da toplu bir katliamın fitili tutuşturuldu ve Çeçen direnişçiler vatanlarını ve insanlarını koruyabilmek için kendi gövdelerinden bir savunma duvarı oluşturuyorlar.

Her gün onlarcası, kirli toprak hesaplarına acımasızca kurban ediliyor.

Tıpkı üzerine bombalar yağdırılan diğer masum ve savunmasız insanlar gibi...

Onlar, tarafı olmadıkları bir senaryonun gereği olarak kırılıp gidiyorlar.

Bu kocaman trajedileri ile bizim uzaktan kumandalı hayatlarımızdaki ağırlıkları ise, haber bültenlerine iki dakikalık görüntü malzemesi sağlamaktan fazla bir şey değil!

Biz hayatın bütün acı görüntüleri gibi, onların trajedilerini de zaplayıp geçiyoruz.

Dokunamıyor bize böyle şeyler, bizim gerçeği bertaraf eden uzaktan kumandalarımız var!

25 yıl önce
O uzak ülkeye zap!
Muhafazakâr aydınlar ellerindeki haritayı define avcılarına kaptırdı
Hüzünlü bir portre üzerinden siyaset analizi
Darü’l-harpte faiz meselesi
Zehirleyici ittifaklar..
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!