|
Ol söz ki kırk kilitle kilitli
Bazen biz hızlı yaşıyoruz, günler geride kalıyor. Bazen günler hızlı geçiyor, biz geride kalıyoruz.

Bir ömür geçer anlatacak bir ân etmez, bir ân olur anlatmaya ömür yetmez.


Saatlerce konuştular ve fakat, kısa bir sessizlik ânının söylediğinden daha fazlasını söyleyemediler.



Ol söz ki kırk kilitle kilitli, bîçare kalan dil neylesin, neylesin?



“Bir şeyler anlatmaya çalışırken insanın dili bir anda neden düğümlenir ki?” diye sordu ve sonra cevabı yine kendi mırıldandı: “Belki de canımız oradan çözülüp gitmesin diye”



İnsan hafızası galiba en baştan her şeyi “unutulabilir” ya da “unutulamaz” diye tasnif ediyor.



Karşımızdaki kişinin içinden ne geçirdiğini hepimiz merak ederiz; çünkü biliriz, konuştuklarımız hayatlarımızın sadece küçük ve daha önemsiz bir kısmıdır.



İnsanlar birbirlerinin iç seslerini duyabilselerdi bu iyi bir şey olur muydu peki? Ben olsam “evet” demeden önce biraz daha düşünürdüm!



Her insan kendi insanlığının yükünü taşır, hafiflemek isteyen vazgeçmekte olduğunun ne olduğunu bir düşünsün!



“Bir demir dağı boynuna almak gibidir/ Her kişi âşık olurdu eğer âsân olsa” demiş bir gazelinde Taşlıcalı Yahya Bey, rahmet olsun.



Her gönül yangınından bir duman tütse idi, belki de dünyada göz gözü göremezdi.



Her hafta bir başkasına meyil verirsen, gün gelir sürümden kaybedersin, hayat böyle!



Şairin sözünün dahi kifayetsiz kaldığı yerde duracaksın, fazladan izahat lisanen kabahat bahsine girebilir.



Her şeyini bakışlarına emanet ettiği için gözlerini herkesten kaçırıyordu.



İnsanın canı gönülden beklemesi için illa birinin çıkıp gelecek olması mı gerekir?



“Bu dünyada her gönül hasret konağında yaşar” dedi beyaz saçlı adam, “vuslatın sarayı bu dünyada değildir.”



Kayserili Pesendî içini yakan meramı aşikâr ediyor: “Ey bâd-ı sabâ yâr ile vuslat ne zamandır/ Bir kerre suâl eyle ki ruhsat ne zamandır/ Dağ olsa bile eyleyemez hicre tahammül/ Taş olsa erir âteş-i hasret ne zamandır”



İçinde bir avuç kor gibi yanan derdiyle, koca bir şehrin ayazını ısıtan insanlar da var.



“Yandım!” dedi su. “Söndüm!” dedi ateş. Bir sayhadan ibaret kaldı kelam! Bir noktanın içine düştü kalem! Kalmadı alemde aşktan gayrı hiçbir şey!



Bülbülü haristana sürseler, içi yine gülistan, yine gülistan!


“Seviyorsan git söyle!” dediler, “Dili lâl etmeyen sevda nicedir?” diye sordu meczup.


#meczup
#kırk kilit
#hasret
#gönül
8 лет назад
Ol söz ki kırk kilitle kilitli
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle