|
Olağanüstü bir gece

Cumhuriyet tarihinin son yarım asırlık kısmına yaşayarak şahitlik ettim. Doğduğum tarihte 27 Mayıs Darbesi'nin üstünden henüz beş, merhum Menderes'in idamının üstünden 4 yıl geçmişti. 12 Eylül Darbesi olduğunda daha lise yıllarının başındaydım. 28 Şubat'ı, 27 Nisan'ı yaşadım. Ve nihayet 15-16 Temmuz'un da herkes gibi canlı şahidiyim.



Evim hem Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü'ne, hem de MİT yerleşkesine yakın bir yerde... Haber kanalları Boğaziçi Köprüsü'nün kapatıldığına ilişkin ilk haberleri geçmeye başladığında, Ankara'da da jetler alçak uçuşlarına başlamış durumdaydı. Sonrasında yıkan patlama ve tarama sesleri gelmeye başladı. İki Körfez Savaşı'nı televizyon canlı yayınlarından izlemiş biri olarak, hava saldırısı altındaki bir şehrin neler yaşayabileceğine dair çok fazla bir fikrim olmadığını o birkaç saat içinde yaşadıklarımla anladım.



Türkiye çok önemli bir badire atlattı. İnanıyorum ki bu menfur girişim, şahit olduğumuz son darbe girişimi olacak. Buna inanıyorum; çünkü bu ülkenin gerçek sahipleri, sokaklara, caddelere, meydanlara, tankların ve ağır silahların önüne çıkarak zorbalığa, vesayete, darbeye geçit vermeyeceklerini en açık dille söylediler ve bu karanlık oyunu bozdular. Sadece bu ihanet senaryosunu değil, gelecekte millet iradesine ipotek koymaya yönelecek her muhtemel senaryoyu de şimdiden geçersiz kıldılar. Sadece bizim yakın tarihimiz için değil, dünya siyasi tarihi için de çok önemli, çok kritik bir kavşağın dönüldüğü bir tarih olarak daima hatırlanacak bu yaşananlar...



Elbette önemli kayıplarımız var ama çok değerli kazanımlarımız da var. Bu ülkenin insanları olarak çeşitli vesilelerle yaşadığımız fikir ayrılıklarının, gerilimlerin, tartışmaların, ülkenin kendisinden, bekasından daha önemli olmadığını yaşayarak öğrenmiş olduk. Aynı gemide olduğumuzu anladık. Ve hatta; bu ülkenin varlığına, milli iradeye ve çocuklarımızın geleceğine yönelik bir tehdit ortaya çıktığında aramızdaki farklılıklara rağmen aynı tarafta olduğumuzu idrak ettik. Bu çok önemli bir kazanımdır ve her birimiz bunun değerini iyi bilmeli, bunun üzerinde düşünmeliyiz. Mutlaka fikir ayrılıklarımız, tartışmalarımız, hatta zaman zaman gerilimlerimiz olacak; bütün bunlar olurken unutmamamız gereken şey bu olmalı, dirayetsiz davranır ve gemiyi batırırsak, hepimiz aynı denizde boğuluruz. Sadece darbeye karşı bilinçli bir karşı çıkış gösteren güvenlik birimleri değil, siyaset, medya, sivil toplum unsurları da iyi bir sınav verdi, bu zemini korumalı ve geliştirmeliyiz.



Öte yandan, nasıl olup da, böyle kendi içinde tutarsız ve çılgınca bir planla bu ülkeye ve bu millete karşı böyle bir saldırı yapılabildiği üzerinde de düşünmek durumundayız. Ortada, muhasebesi yapılması gereken birtakım zaafların ve düzeltilmesi gereken bazı yanlışlıkların olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bunları düzeltmek için gereken neyse yine hep beraber bunlara yoğunlaşmak gerekiyor. Bu musibeti, ülkemiz için, insanlarımız için bir altın fırsata çevirmek, birbirimizi kazanmak mecburiyetindeyiz. 15-16 Temmuz Türkiye için, bütün insanlarımız için umudun başlangıcı olabilir ve olmalıdır.



...



Bu haince saldırıda yüzü aşkın canımızı kaybettik. Şehitlerimiz arasında sevgili dostumuz Erol Olçok ve oğlu Abdullah, gazetemiz çalışanı, sevgili kardeşim Alparslan'ın babası Mustafa Cambaz, İlhan Varank, Halil Kantarcı ve daha birçok kardeşimiz var. Elbette onlar ölmediler, diridirler ve Allah katında rızıklanıyorlar. Allah şehadetlerini mübarek kılsın, mekanları cennet olsun. Allah ailelerine, biz sevenlerine ve milletimize sabr-ı cemil ihsan etsin.


#FETÖ
#Darbe
#MİT
#Mustafa Cambaz
8 yıl önce
Olağanüstü bir gece
Viagralı alçaklar
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!