|
Onlara protokol yolları, bize fenalıklar!..

Onlar yanardöner halleriyle geçerler dünyadan, biz seyretmek için bulunuruz varlıklarımızın içinde. Onlara saltanat rolü dağıtılır meçhul senaristlerce, bize nimet-i figürasyon kalır haysiyet torbasında. Onlara protokol yolları düşer kendiliğinden, biz asılıp kalırız fenalıklar ağacının dallarına. Onlar tek celsede indirirler midelerine onurlarımızı, biz öderiz adımıza çıkarılmış fahiş faturaları. Onlar yutarlar bir yudumda develeri hamuduyla birlikte, biz getiririz çene yoran gevişini hazımlarının. Onlar geğirdikçe çok yemenin basıncıyla uluorta, biz kapatırız ağızlarımızı utancın telaşeleriyle. Onlar gazı kökleyip gittikçe toz duman arasından, bize düşer yolların kaçınılmaz yalınayaklığını taşımak sırtımızda. Onlar kasım kasım kasılıp böbürlendikçe, bizim abartmamız gerekir mütevazı hallerimizi. Onlar soktukça ellerini olmaz olası pisliklerin içine, biz çitileyip dururuz ruhumuzu, arıtmak için. Onlar ucuzlattıkça insanlık pazarının mallarını, biz iflas eder dururuz bu ticaretten sebepsiz yere. Onlar akıllarına eseni olurlaştırırlar düşüncesizce, biz kaybederiz olmazlarımızı olmaz olarak saklama hakkımızı. Onlar ardısıra yürürlüğe koyarlar beşpara etmez kelimelerini, biz toplayadururuz onları cümlelerden, aşikar olmasın diye beşpara etmezlikleri. Onlar havanın bütün nemini kaparlar oburca, biz bir nefeslik boşluk bulamayız kaygılarımızı kurutmak için. Onlar durmadan tıraşlanıp parlatırlarken kılıksız yüzlerini, biz bir insan ifadesi tutturmaya çalışırız bakımsız bahçeler gibi çürüyen simalarımızda. Onlar bal gibi serinlerken dönüyormuş gibi görünen değirmenin seraplarında, biz bile bile taşırız taşıma suyun anlamsızlığını değirmene. Onlar uzata uzata sakıza çevirirken mevzuları, biz kısa keseriz mecburen aslı uzun hikayelerimizi. Onlar kırıntılarına kadar toplayıp atarken hayatı kirli heybelerine, bizim boş kalır avuçlarımız uzayıp giden çöller misali. Onlar gürültülü şarkılar tuttururken kaba keyiflerinden, biz detone oluruz boğaz düğümleyen sırça melodilerde. Onlar basarlar her hantal adımlarında anlam çiçeklerinin üstüne, biz menediliriz neşenin yeşil bahçelerine girmekten. Onlar çalıp çalıp kaçarlar mahrem evlerin kapılarını, biz özürler dilemek zorunda kalırız bir yere kaçamayıp. Onlar bütün mülkiyetine sahipken ahmaklık durumunun, biz ıslanırız nedense her yağdığında ahmakıslatan. Onlar bir kerecik olsun kulak asmazlar sözlerimize, biz bir kerecik olsun kurtulamayız buna karşılık kulak memelerimizdeki ağır tonajlı küpelerinden. Onlar "onlar" olmaktan hiç şikayet etmezler, biz "biz" olsunlar diye çırpınır dururuz haybeye. Onlar galebe çalarlar deliklerden başgösteren bütün iyiniyetlere, biz düzelir diye bekleriz kötü huylarının en bariz kötüniyetleri. Onlar ceplerindeki hormonal şişmanlığa aldırmadan büyürler, biz ceplerimizdeki talihsiz göçüklerde tüketiriz varlığımızı. Onlar şiltler ve payeler ısmarlarlar utanmayıp kendilerine, biz hemzemini olmaktan vazgeçmeyiz yine de küstah raconlarının. Onlar yağlı uzantılarıyla dokunurlar saf elbiselerimize, biz üfürürüz safça, sahte kıyafetlerine konan yalan tozlarını. Onlar bütün paslı kapıları açarlar maymuncuklarıyla, biz bakar bakar dururuz ruhumuzdaki parıltılı anahtarlara. Onlar eser ve gürlerler olmadık anlarda sonradan görme cüretleriyle, biz açıklamalı iklim normalleri çıkarırız örtbas etmek için suni afetlerini. Onlar çoğaltıp dururlar tükürük bezlerinden kendilerini, biz seyreltir dururuz dünyadan kendimizi. Onlar bakarlar aslında burunlarının önünden geçen trenlere, biz "öküz" damgası yeriz vekaleten de olsa yerlerine. Onlar sokarlar uzun kollarını bacalarından aile ocaklarına, bizim üstümüz başımız islenir susup kaldığımız için iddia makamının karşısında. Onlar hem berberi olurlar hem tellalı bütün oyunların, biz pire ile deve arasında çalkalandığımızla kalırız mukaddimelerde. Onlar aşarlar son model binekleriyle yalanın aşılmaz mesafelerini, biz yetiniriz arpa boylarının ağır çekim santimleriyle. Onlar doldururlar sepetlerini gökten üçer üçer düşen elmalarla, biz yutkunuruz bakıp bakıp masalların elmasız kuyruklarına. Onlar ererler herşeye rağmen o berbat muratlarına, biz çıkarız dımdızlak vaziyette tahtaları gıcırdayan kerevetlerine. Onlara protokol yolları inmiştir sanki zembille gökyüzünden, biz fenalıklar geçirmekten fenalaşmışızdır sanki gerçeğin içyüzünden. Dünya onların torpilleriyle döner de sanki fırıl fırıl kaidesinde, hak kazanırlar geçmeye, biz öylece seyrederken tarihin resm-i geçidinde.

25 yıl önce
Onlara protokol yolları, bize fenalıklar!..
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle