|
Organize uyumsuzluk

İşittiklerimize, okuduklarımıza, haberdar olduklarımıza nasıl baktığımızla ilgili çetin bir sınanmadan geçiriliyoruz. Bize ulaşan herhangi bir şeyin doğruluğu ne kadar önem arzediyorsa, bizim bize ulaşana bakışımızın doğruluğu da o kadar önem arzediyor. Çünkü dışarıdaki gerçeği yalandan ayırabilmek için önce içimizdeki doğruda karar kılabilmiş olmamız gerekir.



Eskiden, biri bir yalan söylediğinde en büyük tehlike diğerlerinin o yalana inanması ihtimaliydi. Şimdi en büyük tehlike, söyleye söyleye kendisinin o yalana inanması...



Bizim içinde yaşadığımız her şeyin şahidi olduğumuz gibi, içinde yaşadığımız her şey de bizim şahidimiz olacak.



“Kargalar, tek bir karganın gökleri yok edebileceğini iddia eder. Buna hiç kuşku yok, ama bu yine de göklere ilişkin hiçbir şey ifade etmez, çünkü gökyüzü kargaların yokluğu demektir” diyor Kafka, aforizmalarından birinde.



Medyanın deforme edilmiş zihniyeti tek tek insanlara da sirayet etmiş durumda. Hemen herkesin kafasında toplumsal konumuna uygun kesin yargılar var; hayatın içinde yeni bir durum ortaya çıktığında ya da yeni bir söz söylendiğinde neredeyse bütün zihinler anında harekete geçiyor, olan biteni eğip bükerek kendi yargısına uygun bir hale getiriyor. Nihayetinde yeni ortaya çıkan o 'şey' hakkında birbiriyle hiçbir ortak noktası olmayan birçok kesin ve gürültülü tavır ortaya konuyor. Uyumsuzlukların gerçeği görülmez hale getirmek adına kurdukları uyumlu bir organizasyon sanki bu!



Çocukların dillerinden düşürmediği tekerlemelerin pek çok sevimli tarafı vardır. Yetişkinlerin, hem de hayatın en ciddi meselelerini izah ederken benzer bir tekerleme mantığına mecbur kalmalarıysa pek çok bakımdan sevimsiz!



“Kesin olan şu ki...” diye söze başladı biri. Telaşla zihnini yoklayarak, “Kesin olan şu ki...” diye başlayan kendi cümlesine sımsıkı sarıldı oradaki herkes!



Hali hazırda şöyle bir manzara arzediyor insanlık; herkes tek tek kendisinden çok emin ve maalesef hiç kimse bir başkasından hiç emin değil!



Kötülük, iddialı ve mükellef bir sofra kurduğunda herkesi tedbir alacak kadar tedirgin edebiliyor, ama kendini bir kuruyemiş tabağı olarak sunduğunda herkes için adeta gündelik bir eğlenceye, üstünde durulmayan bir alışkanlığa dönüşüyor.



Bir şeyleri anlayamaz hale geldiği ilk zamanlarda bu durumdan büyük endişeye kapılıyordu. Gün gelip artık hiçbir şeyi anlamaz olduğunda bunun aslında bilincinin kendini savunması olduğunu farkederek şükretti haline.



Bir gün gökyüzünden dünyanın ortasına “Neden?” diye bir soru düşse, sonra bir tane daha düşse, sonra bir tane daha... Ardından “Neden?” sorularından bir sağanak başlasa... Islansa bu sorulardan neredeyse iliklerine kadar bütün insanlığımız... Durup, düşünüp, bir mânâ verebilir miyiz buna? Yoksa yine kaçıp bir yerlere saklanır mıyız?



Geceleri, dünyanın en kanatıcı dertlerinden yapılmış çivili bir yatakta derin uykusuzluklara sarınarak uzanan insanlar da var.



“Ah ki dünya” dedi meczup, “dikkatimden hep bir fazla senin yalanın!”


#Yalan
#Kötülük
#Kafka
7 yıl önce
Organize uyumsuzluk
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî